I don't know about that tradutor Turco
3,924 parallel translation
Whew... no, I don't know anything about that.
- Yok, hayır, ondan hiç anlamam.
M-maybe I was hoping she'd introduce me to some girl, someone who'd make me forget about you... although, honestly, I don't know if that's even possible.
Belki de beni bir kızla tanıştırmasını umuyordum seni unutmamı sağlayacak biriyle. Tabii bu mümkün mü onu da bilmiyorum ya.
I don't know about that woman.
Bu kadını tanımıyorum.
'Cause I know you don't want to be stuck at the station on the biggest story that's about to start racing down the tracks.
Çünkü bu yarış başlamak üzereyken en büyük haber istasyonunda takılıp kalmak istemediğini biliyorum.
I don't know about that.
- Bilmem artık orasını.
I don't know about that.
Ondan pek emin değilim.
I don't know anything about that.
Tamam mı? İstiyoruz.
I don't know what you're doing, but I was about to insinuate that I had coitus with Raj's mother for a dollar.
Sen ne yapıyorsun bilmiyorum ama ben Raj'ın annesiyle cinsel birleşmeye girdiğimi ima edecektim, bir dolara.
I don't know about that.
Orasını bilmem.
I know I didn't achieve all my work goals, but, Leslie, I don't care because for me, the best part about working in the Parks department was that I got to be home every night with my family at 5 : 00.
Leslie, biliyorum, tüm hayallerimi başaramadım ama umursamıyorum çünkü benim için Parklar departmanında çalışmanın en iyi yanı her akşam saat 5'te ailemle birlikte evde olmak.
That little wedding town in Italy, don't get any ideas about turning me into a vampire so we can live eternally ever after, you know what I mean?
İtalya'daki o küçük evlilik kasabası falan. Kafana sonsuza dek mutlu mesut yaşayabilmemiz için beni vampire dönüştürmek gibi fikirler sokma sonra. Beni anlıyor musun?
Which is a weird thing for me because I don't really know what that means, but... you know, I had forgotten about Kono leaving.
Bu benim için garip bir şey çünkü mutluluğun ne olduğunu pek bilmem ama Kono'nun ayrıldığını unuttum.
You know, the only nice thing about you two doing this mission off-book, is that I don't have to file any paperwork.
Bu görevi kayıt dışı yapmanızın en iyi tarafı hiçbir evrak falan doldurmamın lazım olmamasıdır.
I don't know about that.
Bilmiyorum.
I am telling you, Angie, there is something going on with Booth that we don't know about.
- Sana söylüyorum, Angie Booth ile ilgili bizim bilmediğimiz bir şey var.
I don't know about that. He was very hospitable.
Orasını bilemem ama fazlasıyla misafirperverdi.
You know, I get worried that, uh, our internals are being overly optimistic about our numbers, and I just don't want to get caught with my pants down.
İçimiz her ne kadar rakamlarımız konusunda oldukça iyimser olmuş olsa da,... ben bundan dolayı endişeliyim, -... ve kötü biçimde yakalanmak istemiyorum.
I don't know, but it ain't about that today.
Bilmiyorum ama bugünün olayı o değil.
It was at about, I don't know, 3 : 00 or 4 : 00 in the morning, and Terry and me, we used to always say that the reason we worked was on account of we always took turns freaking out.
Sabah 3, 4 falandı herhalde. Terry'le ben hep ilişkimizin yürümesinin sebebi olarak sırayla delirmemizi gösterirdik.
I don't know about that last part, but, um, I won't deny I... I'm thrilled to be back with Emily.
Son kısmı bilmem ama Emily'yle yeniden birlikte olduğumuz için ne kadar heyecanlı olduğumu inkar etmeyeceğim.
Well, you just put me through to the people who handle that, you tell them it's me, and I don't want to answer a lot of questions about if I really am who I say I am, you know?
O zaman beni konuyla ilgili kişilere bağlayın benim aradığımı söyleyin. Ayrıca gerçekten olduğumu söylediğim kişi olduğuma dair bir sürü soru cevaplamak istemiyorum, tamam mı?
I don't even know why I'm talking about that.
Neden bunun hakkında konuştuğumuzu bile bilmiyorum.
Come on. I don't know about that.
Onu bunu bilmem.
- Okay? - Well, I don't know about that.
- O kadarını bilemem.
No, I just have a "don't ask, don't tell" policy about the things that I know.
Hayır, sadece bildiğim şeyler hakkında "sorma, söyleme" prensibim var benim.
I need to say that there's something you don't know about me.
Benim hakkımda bilmediğin birşeyi söylemem gerekiyor.
I don't know if it's the beautiful decorations, or the impending floral archway, but there's something about this that feels so right.
Dekorların güzelliğinden mi yoksa çiçekli taraçaya bu kadar yakın olmamızdan mı bilmiyorum ama, bu çok doğru geliyor.
I don't know what you've heard about me, but that's the past.
Ne yapıp ta seni incittiğimi bilmiyorum, ancak bu geçmişte kaldı.
It doesn't seem like any of my business, but I think you've always been someone... who's extremely passionate about your life and what you're doing, and if you have a partner that seems to hesitate all the time, with things of life, I don't know if that's gonna make you happy.
Burnumu sokmuş olmak istemiyorum ama bence sen hayatı ve işiyle ilgili ekstrem tutkuları olan bir insansın ve partnerin senin hayatındaki şeylere sürekli tereddüt eden biriyse...
I don't know anything about that, ma'am..
Onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum, efendim...
Hmm, I don't know about that.
Ben emin değilim.
- Oh, I don't know about that.
- Bilmiyorum ki.
The thing is, I don't really know that much about MPresario's credit-card scam.
Aslında, MPresario'nun kredi kartı olayıyla ilgili çok bir şey bilmiyorum.
Jim, okay, I know that you're still bummed about Karen, but please, don't just dump your negativity on us.
Karen hakkında kötü hissetiğini biliyorum fakat lütfen, üstündeki negatif enerjiyi bize boşaltma.
Oh, I don't know about that.
Bunu bilmiyordum.
I don't know about that.
Onu bilemem.
Well, I've been thinking about that and I realized... I don't think you even know why.
Onu düşünüp duruyordum ve nedenini senin bile bildiğini sanmadığımı fark ettim.
I don't know about that.
Orasını bilemem.
I don't know anything about that.
Bunun hakkında bilgim yok.
The truth is that she's chosen me, and I don't know why yet, that for the first time in my life... I'm a little scared about what's gonna happen.
Gerçek şu ki, beni seçti ve nedenini henüz bilmiyorum ama hayatımda ilk kez olsun olacaklardan dolayı korkuyorum.
Yeah, I-I don't know about that.
Evet. Bilmem yani...
I know you don't want to talk about it, but that language that you spoke...
Biliyorum bunun hakkında konuşmak istemiyorsun. ama orada konuştuğun o dil..
I don't know about that!
Cidden bir fikrim yok.
I don't know about that.
- Bundan haberim yoktu.
I know we put that childhood drawing to rest, but... I still don't have any answers about what it means or what you are.
Çocukluk çizimini ortadan kaldırdığımızı biliyorum ama hala resmin veya senin ne anlama geldiğin hakkında bir fikrim yok.
I don't know how I can convey the sheer excitement that I was feeling almost the whole time about being able to do this.
Bu heyecanı doğrudan aktarabilmenin bir yolu var mı bilmiyorum. bütün bir yol boyunca bunu yapabildiğim konusunu düşündüm durdum.
I don't know anything about that.
O konuda bir fikrim yok.
I don't know anything about that, but I saw his car at the lake.
Bu konuda bir şey bilmiyorum. Arabasını gölün orada gördüm.
I don't know about that.
Bunu bilemem.
Well, I don't know about that.
Bunu bilemem.
Is there something going on that I don't know about?
Benim bilmediğim bir şeyler mi dönüyor?