I don't know him tradutor Turco
6,243 parallel translation
You know, I don't know him very well, but he seems... Off.
Aslında onu iyi tanımıyorum aklı başka yerde gibi.
I said okay, but I don't know how much I believe him.
Tamam dedim, ama bilmiyorum kaç dolar ona inanıyorum.
I don't know him very well.
Onu iyi tanımıyorum.
I don't know, but there's pictures of him up all over the place.
Bilmiyorum ama her yerde resimleri var.
I don't know, maybe big sister was, uh, helping him out financially.
Belki, büyük kız kardeşi finansal konuda... yardım ediyordu.
Crawford's willing to hold him for 48 hours, but I don't know if that's gonna help Dina Bryant and her kids.
Crawford, 48 saat boyunca onu tutmaya hazır, ama bunun Dina Bryant ve çocuklarına yardımı olur mu bilmiyorum.
You know what? I don't believe him.
Ama ben inanmıyorum.
I don't even know that it's him.
O olduğundan bile emin değilim.
I don't know where he learned it, or what wonderful woman taught it to him, but it's wave after wave of ecstasy. Whoo!
Bunu nereden öğrendiğini bilmiyorum, ya da hangi muhteşem kadının öğretiğini de, ama onun sallamasından sonra ekstasi almışcasına sarsılıyorum.
I'd like to thank him, but I don't know his name.
Adama teşekkür etmek isterdim ama, adını bilmiyorum.
Ramona strings him up because... I don't know. Ramona.
Belki belki Ramona onu bağlıyordu çünkü bilmiyorum.
I don't know him, and I want need him sucking a chunk out of a deal that can't happen without me.
Onu tanımıyorum ve ben olmasam yapamayacağı bir anlaşmanın kaymağını yemesini istemiyorum.
But now my dad can't go and I don't know what to say to him.
Ama şimdi babam gelemeyecek ve ona ne diyeceğimi bilmiyorum.
Yeah, you know, I don't know about that Frank. It's... He thinks he can charm me into going out with him after he betrayed Dina and me?
bu nasıl olur bilemiyorum frank... bu... dina ve bana ihanet ettikten sonra beni yemeğe çıkarıp etkileyebileceğini mi düşünüyor?
Well, I don't know him from a hole in the ground, but I know that you're keeping stuff from me.
Onun hakkında bir bok bilmiyorum ama benden bir şeyler sakladığını biliyorum.
I don't know if you've been paying attention around here, but we need to wrap this thing up, so I need to know if whatever you and Logan were up to can force him to end this thing with Mike once and for all.
İkiniz etrafınızda olanlara ilgili misiniz bilmiyorum ama bu işin bitmesi gerekiyor onun için Logan ile ikiniz Mike ile olan bu husumeti tamamen bitirebilecek bir şeyin peşindeyseniz bilmek istiyorum.
I told him to shove it up his ass, and don't think I don't know good cop, bad cop when I see it.
Anlaşmasını götüne sokmasını söyledim ve iyi polis kötü polisi gördüğümde anlamayacağımı sanma.
I don't know how "a" found him...
A onu nasıl bulmuş bilmiyorum.
I don't know how, but it's him.
Nasıl yaptı bilmiyorum ama o Scott.
I don't want you to know him, Jack.
Onu tanımanı istemiyorum, Jack.
I don't know if you can push him too hard here, Walter.
- Sylvester, hızlan dostum.
I don't even know him...
Onu tanımıyorum bile...
What can I say... we don't know who killed him... are we sure it was him?
Ne diyebilirim ki... Onu kimin öldürdüğünü bilmiyoruz... onun olduğundan emin miyiz?
- Rachel- - I don't know how to be near him without being near him.
Onun yanındayken onsuz olmak nasıl olur bilmiyorum.
He was okay by the time I dropped him off, but he seems really- - I don't know. Something's up.
Okula bıraktığımda iyiydi ama öyle bilemiyorum... bir sorun var.
I don't know what's going on with him.
Onunla neler geçtiğini bilmiyorum.
Look, I told you. I don't know him.
Bakın, size onu tanımadığımı söylüyorum.
I don't know, but whatever it was, it got him killed.
- Bilmiyorum, ama her neyse onun ölümüne sebep oldu.
No reason ; I just know that you usually feel better when you talk to him, don't you?
Onunla konuşunca kendini daha iyi hissediyorsun da ondan sordum.
Of course I don't know him.
Tabi ki tanımıyorum onu.
I don't even know if he's alive any more..... but I made him a promise many years ago and... No, not exactly.
Hayır, pek sayılmaz.
- I don't know how he got him the right number, but if this meant something, someone would've said something.
- Ona nasıl doğru numarayı verdi bilmiyorum... ama eğer bu bir şey ifade ediyorsa, birileri bir şey söylerdi.
- I don't know about you, but if I was him, and I wasn't able to see my father one last time before he died, I'd certainly blame the governor.
- Seni bilmem ama o olsaydım, ve babamı göremeseydim ölmeden önce, kesinlikle valiyi suçlardım.
I tried to tell him that caffeine would stunt his growth, but... you know kids. - They just don't listen.
Kafeinin gelişmesini önleyeceğini anlatmaya çalıştım ama çocukları biliyorsun.
Now, I know we're taking a risk in reactivating him, but I'm more concerned about the risk if we don't.
Şu an onu yeniden göreve sokmakla bir risk alıyoruz ama beni, onu sokmazsak alacağımız risk daha çok endişelendiriyor.
- I don't even know where to find him, though,'cause Zaz hadn't talked to the guy in ten years.
Onu nerede bulabileceğimi bile bilmiyorum çünkü Zaz adamla 10 yıldır konuşmamış.
I don't know anything about him and he doesn't know anything about me.
Ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve o benim hakkıma hiçbir şey bilmiyor.
I just don't know what Jane's doing with him.
Jane'in onda ne bulduğunu anlayamıyorum.
- I don't know anything about him.
- Hakkında bir şey bilmiyorum.
- I don't know why, but we all feel a bit sorry for him. - Oh.
Niye bilmiyorum ama onun için biraz üzgün hissediyorum.
I was approached by an associate I don't know his name... about providing him with viable material.
Adını bilmediğim biri ulaştı bana ona, uygun materyaller satmamla ilgili.
I don't know how to get a hold of him.
Onunla nasıl iletişime geçeceğimi bilemedim.
I don't know. I've never seen him before in my life.
- Bilmiyorum, daha önce hiç görmedim.
Have you seen him before? I don't know.
- Daha önce gördünüz mü?
I mean, like- you don't really know if you're cutting it off, and the thing is, if it keeps going on and then you tell him, it's gonna seem like you were lying the whole time.
Eğer bu şeyin devam etmesini istiyorsan, o zaman ona söylemelisin yoksa onca zamandır yalan söylüyormuşsun gibi görüneceksin.
You know, Crosby, I don't want to hear it, just- don't leave him with your mom.
Biliyor musun Crosby, bunu dinlemek istemiyorum. Annenle bırakma onları.
I look at him differently, and I don't know if I can go back.
Ve eskiye dönebilir miyim bilmiyorum.
A couple years ago, there was this... I don't know, this vigilante, I guess you'd call him. He protected people.
Birkaç yıl önce huzuru sağlamak için kurulan yasadışı örgüt üyesi bir adam vardı.
They know it, and they don't want us to have him!
Her şeyin farkındalar ve Penguen'i bizim tarafımızda görmek istemiyorlar.
I don't know anything about him.
- Onunla ilgili bir şey bilmiyorum.
I don't know whether you've heard about him or not.
Onunla ilgili bir şey duyup duymadığını bilmiyorum.
i don't care how long it takes 27
i don't think so 6892
i don't speak russian 17
i don't know 71756
i don't care 5140
i don't smoke 209
i don't understand 6275
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400
i don't think so 6892
i don't speak russian 17
i don't know 71756
i don't care 5140
i don't smoke 209
i don't understand 6275
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400
i don't care what happens to me 20
i don't care anymore 101
i don't mind 890
i don't know what you mean 438
i don't care what you think 60
i don't remember 1361
i don't think so either 27
i don't know you 553
i don't want to bother you 51
i don't want to lose you 137
i don't care anymore 101
i don't mind 890
i don't know what you mean 438
i don't care what you think 60
i don't remember 1361
i don't think so either 27
i don't know you 553
i don't want to bother you 51
i don't want to lose you 137