I don't know how to explain it tradutor Turco
145 parallel translation
Now I don't know how I can explain this to you but it's not only against the law, it's wrong.
Bunu size nasıl anlatacağımı bilemiyorum... ama bu yaptığınız yalnız yasalara aykırı değil, aynı zamanda yanlış.
Stanley, I don't know how to explain, but a wedding, a church wedding well, it's what every girl dreams of.
Stanley, bunu nasıl izah ederim bilmiyorum ama bir düğün, kilise düğünü her genç kızın hayalidir.
It's only that I don't quite know how to explain.
Sadece nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know how I'm going to explain it to him.
Bunu ona nasıl açıklayacağımı bilemiyorum.
I don't know how to explain it to someone like you.
Senin gibi birine nasıl açılacağımı bilmiyorum.
I don't know how to explain it, but I assure you this comes to me as a great surprise.
Nasıl açıklayabilirim bilmiyorum ama sizi temin ederim ki buna çok şaşırdım.
I don't know how to explain it.
Açıklaması güç.
I don't know quite how to... how to explain it.
Tam olarak nasıl açıklanır bilmiyorum.
- I don't know how to explain it.
Nasıl açıklayacağım?
I don't know how to explain it.
Size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
I-I just don't know how to explain it.
Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know how to explain it.
Nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
A feeling she has female forms, I don't know how to explain it to you.
Nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama dişi bir form olduğunu biliyorum.
I don't know how to explain it. It's just a feeling.
Bunu nasıl açıklarım bilmiyorum, sadece bir his.
I don't know how to explain it, but it lifted- -
Nasıl desem, sanki içimden...
God, I don't know how to explain it.
Tanrı'm, bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know. How can we explain it to her?
Anlamasını nasıl sağlamalı bilemiyorum.
I don't know how to explain it, but it has something to do with those pills.
Dediklerini nasıl açıklarım bilmiyorum, ama olanların kesinlikle bu haplarla bir ilgisi var.
Look, I don't know how to explain it.
Bak, bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know how to explain it exactly.
Bunu tam olarak nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I don't know how else to explain it.
Nasıl açıklayabileceğimi bilemiyorum.
I don't know how else to explain it.
Başka nasıl açıklanır bilmiyorum.
I don't even know how to explain that photo, or even what it proves.
Bu fotoğrafı nasıl açıklayacağımı, hatta neyi gösterdiğini bile bilmiyorum.
I don't really know how to explain it to you, Syd.
Sana nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum, Syd.
- I don't know how to explain... it was in a word...
- Nasıl içıklanır bilmiyorum... sadece bir kelime...
I don't know how to explain it, but I feel that we can make an arrest.
Nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama bir tutuklama yapmamız gerek bence.
I don't know how to better explain this to you, but... it's over.
Bunu sana nasıl daha iyi anlatabilirim bilmiyorum. Bitti.
It's... I don't know how to explain it exactly, but it's right up there.
Tam olarak nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama orada duruyor işte.
I don't know how to explain it to you any better than that, but... you cannot go on this way because you don't know anything about it... and you don't kow what you're doing!
Sana daha iyi nasıl anlatabilirim bilmiyorum, ama... bu şekilde devam edemezsin çünkü hiçbir şey bilmiyorsun... ve ne yaptığının farkında değilsin.
I don't know how to explain it.
O adamlardan, polislerden, herkesden bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum.
Peter, I don't know how to explain it any clearer than that.
Peter, bundan daha güzel nasıl açıklanır bilemiyorum.
I don't even know how to explain it, Maria.
Bunu nasıl açıklayacağımı bile bilmiyorum, Maria.
Look, I don't know how to explain this, but I had this... dream. You were in it.
Bak, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum, ama bir rüya gördüm... Sen de vardın.
I don't know how to explain it. It's their deity.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
You can't you can't explain it logically. I don't know how to explain it. They adapt to the acoustics of the room.
Tam olarak tam olarak açıklayamazsın.
It's hard to explain. I mean, I don't know how to explain.
Anlatması zor, yani nasıI anlatacağımı bilemiyorum.
As I told the prosecutor, it's hard to explain. I don't know how to.
Savcıyada söyledim, bunu anlatmak çok güç ; yani nasıI anlatılır bilmiyorum.
I don't know how to explain it, but that's what I like.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, ama benim sevdiğim şey bu.
I don't even know where to begin or how to explain it.
Açıklamayı bırak, nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.
I don't know how you explain it but I explain it to her the way I learned it.
Nasıl açıklarsınız bilmiyorum. Ama ben öğrendiğim şekilde anlatacağım ona.
I don't know how to explain it, exactly.
Nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
I don't know what your dreams are, so I don't know how to explain it. lt- -
Senin hayallerini bilmiyorum bu yüzden bunu sana nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
I-I DON'T KNOW HOW TO EXPLAIN IT.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
- I don't know how else to explain it.
- Başka nasıl açıklardım bilemiyorum.
Well, I don't know how else to explain it Do you?
Bencil, beş parasız, cılız birinin teki.
Look, I don't know how to explain it, but I saw the pileup before it happened.
Bak, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Ama kazayı olmadan önce gördüm.
I don't know how to explain it, sorry, I know, but...
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama...
Um, I'm, I, I... I don't know how to explain it.
Nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
I just don't know how I'm gonna explain it to my parents.
Bunu aileme nasıl açıklayacağımı bilmiyorum sadece.
No, I don't know how to explain it.
Hayır nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
Anyway, I don't quite know how to explain this cuz it's kinda complicated.
Herneyse. Nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Çünkü biraz karışık bir durum.