I don't mind waiting tradutor Turco
90 parallel translation
Look, Lieutenant, if you don't mind, I've got to go now, my limousine is waiting.
Bakın, Komiser, sakıncası yoksa, şimdi gitmem gerekiyor, limuzinim bekliyor.
Now, if you don't mind waiting for just a couple of moments, I have a little surprise for you.
Eğer bir kaç dakika beklemenin bir mahsuru yoksa sana ufak bir sürprizim var.
I don't mind waiting
Fark etmez, bekleyebilirim.
I hope you don't mind my walking in and waiting for you.
İzinsiz içeri girip, sizi beklememin umuyorum bir sakıncası olmamıştır.
No, I don't mind waiting, I feel kind of lonely tonight.
Beklememin bir sakıncası yok, bu gece kendimi biraz yalnız hissediyorum.
I don't mind waiting.
Beklemek umurumda değil.
I don't mind waiting.
Beklemeye aldırmam.
I don't mind waiting.
Bekleyebilirim.
I don't mind waiting, really I don't.
Beklemek beni rahatsız etmez, gerçekten etmez.
I don't mind the action, it's the waiting.
Aksiyonu dert etmiyorum, illaki olacak.
That's all right. I don't mind waiting.
Peki, mahzuru yok ben beklerim.
No, but I don't mind waiting until he's free.
Hayır ama müsait olana kadar beklerim.
Still I don't mind waiting till your mama comes.
Annenizin gelmesini beklememizin bir anlamı yok.
I don't mind waiting.
- Sorun değil. Ben beklerim.
I've been upstairs having a little sleep. Hope you don't mind, but I'm got a little cold up there waiting for you.
Seni beklemek icin yukari cikmistim, beklerken uyuya kalmis olmaliyim.
If you don't mind waiting a while, I'll put a call through to Verona and see what happened. Yes, we'll wait.
- Beklerseniz Verona ile görüşebilirim.
Jerry? I'm short on cash, but if you don't mind just appetizers, I'll take you to dinner sometime. I got people waiting.
Jerry. biraz nakite sıkışığım ama atıştıracak birşeylerin sakıncası yoksa sana bir akşam yemek ısmarlamak isterim.
I don't mind waiting.
Beklemenin benim için sakıncası yok.
I don't mind waiting at all.
Beklerim sorun değil.
" Mind and write if you don't come, for I get no... sleep waiting.
"Eğer gelmezsen, dikkatli ol ve yaz. Çünkü uyumadan bekleyeceğim."
If you don't mind waiting, I'll wrap it up.
Eğer biraz beklerseniz size paketleyeceğim.
Well, in that case I don't mind waiting.
Peki. Bu durumda beklemek umurumda olmayacaktır.
I hope you don't mind me waiting for you here.
Umarım seni burada beklemem sorun olmamıştır.
I don't think he's lost his mind, but it's not easy sitting around a cell waiting to hang.
Aklını kaçırdığını sanmıyorum, ama hücrede oturup asılmayı beklemek kolay değil.
Honestly, I don't care about those idiotic women, there are 100 people out there, waiting to eat, and at this point, getting them fed is the only thing on my mind!
Açıkçası o aptal kadınlar umrumda değil. Yemek bekleyen 100 kişi var. Düşündüğüm tek şey onları doyurmak.
I hope you don't mind waiting.
Beklemekten sıkılmazsınız umarım.
But I thought it was Lucie Adams you'd come to see. And if you don't mind, she's waiting upstairs.
Lucie Adams'a geldiğinizi sanmıştım ve izninizle yukarıda beni bekliyor.
Don't you mind me. I'm just waiting for my very, very favorite shoulder masseur.
Dinle, mahsuru yoksa benim çok çok ünlü omuz masörümü bekleyeceğim.
I don't mind sitting here, waiting for an hour. My ass is not the least bit numb.
Bir saat burada oturmaya aldırmadım ve popom kesinlikle uyuşmadı.
I mean, I don't mind waiting.
Demek istediğim, beklemeye aldırmam.
I don't mind waiting.
Hanımefendi, şu an karakolda.
I don't mind waiting.
Bana ne, ben beklerim.
If you don't mind waiting, I might get you in... but I can't promise.
Beklemek sorun olmazsa, sizi alabilirim... ama söz veremem.
I don't mind waiting till you remember
Hafızan yerine gelene kadar beklemeyi sorun etmem.
That's okay. I don't mind waiting.
Sorun değil, beklerim.
Oh, I don't mind waiting.
Beklemeyi önemsemiyorum.
I don't mind waiting for the things that I want.
İstediğim şeyler için beklemek sorun değil.
THAT'S OK. I DON'T MIND WAITING.
- Sorun değil, ben beklerim.
That's okay. I don't mind waiting.
Tamam, beklemekten sıkılmam.
I will, if you don't mind waiting.
- Olur ama biraz bekleyebilirseniz.
If you don't mind, I have somebody waiting for me.
İzin verirsen, beni bekleyen birisiyle görüşmem gerek.
I asked you out, so I don't mind waiting.
Seni ben davet ettim. Bu yüzden beklerim.
I don't mind waiting with you.
Seninle beraber beklerim.
Look, I don't mind waiting for a couple hours until your lawyer gets into his office and we can get him down here.
Bakın, benim için, avukatınızın ofisine gidip sonra buraya gelmesini birkaç saat beklememiz farketmez.
Our nurses look like they're tied up. If you don't mind waiting I can get it for you myself.
Hemşirelerimiz biraz meşgul gibi görünüyorlar ama biraz beklerseniz ben gidip getirebilirim.
" You can finish your yoghurt, I don't mind waiting
# Meyveli yoğurdunu bitirebilirsin, bekleyebilirim #
"You can finish your yoghurt, I don't mind waiting..."
# Meyveli yoğurdunu bitirebilirsin, bekleyebilirim #
That's all I know. If you don't mind, I have a customer waiting.
İzin verirseniz, müşterim bekliyor.
- I don't mind just sitting in the waiting room.
- Bekleme odasında bekleyebilirim.
I don't mind the waiting.
Beklemek umurumda değil.
I tell myself I don't mind waiting.
Kendi kendime beklemenin sorun olmadığını söylerim
i don't care how long it takes 27
i don't think so 6892
i don't know 71756
i don't speak russian 17
i don't care 5140
i don't understand 6275
i don't smoke 209
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400
i don't think so 6892
i don't know 71756
i don't speak russian 17
i don't care 5140
i don't understand 6275
i don't smoke 209
i don't 12020
i don't understand what you mean 21
i don't give a shit 400