I gave it to her tradutor Turco
424 parallel translation
I gave it to her.
İlettim. Gerçekten çok mutlu oldu.
I gave it to her.
Ona ben vermiştim.
No, somebody gave it to me, and I gave it to her.
Hayır, biri bana verdi, ben de ona.
When I gave it to her, this moose blew his cork.
Parayı verir vermez bu sersem kendini kaybetti.
- I gave it to her.
- Ona ben verdim.
- I think I gave it to her.
- Sanrm, bu fikri ben verdim.
In fact, I gave it to her, and, uh, she - she had a ceremony with it... six months later, in France, with some friends... in which, uh, they did burn it.
Ben de bayrağı ona verdim, o da bir tören düzenledi... Altı ay sonra, bazı arkadaşlarıyla beraber Fransa'da bayrağı yakmışlar.
She asked for it, and I gave it to her.
O istedi, ben de ona istediğini verdim.
Said she wanted a divorce, so, hell, I gave it to her.
Boşanmak istediğini söyledi, ben de istediğini verdim.
I gave it to her in high school.
Bir İrlanda düğün yüzüğü.
- I gave it to her!
- Ben verdim.
Marcie hasn't let go of that Barbie doll since I gave it to her.
Marcie, ona verdiğimden beri, Barbie'yi elinden bırakmıyor.
I gave it to her on her 15th birthday.
Bunu ona 15. doğum gününde vermiştim.
I gave it to her. Tell her, dora.
Söyle ona, Dora.
I gave it to her. Just like I can give you one.
Aynı sana verebileceğim gibi.
I feel like I gave it to that woman but she said that I threw something away during the time that I spent with her.
Ona vermişim gibi hissediyorum ama onunla oynaştıktan sonra attığımı söyledi.
I sent a telegram begging her to come home. I sent it to a general delivery address, the one she gave.
Bana verdigi posta kutusu adresine... eve dönmesi için yalvaran bir telgraf yolladim.
I gave her her start... but it was her own talent and imagination... that enabled her to rise to the top ofher profession... and stay there.
Önünü ben açmış oldum ama mesleğinde en üste çıkmasını ve orada tutunmasını sağlayan şey tamamıyla onun kendi yeteneği ve hayal gücüydü.
I remember when you gave it to her.
Yüzüğü ona verişini hatırlıyorum.
It's corny, but my mother gave it to me so I wear it to please her.
Demode ama annem verdi... -... onun için takıyorum.
I took it from the Princess and gave it to her.
Onu prensesten almıştım ve kendisine iade edeceğim.
I want to tell her I've always loved her and the children, even if I couldn't show it... and to get my money back from the mechanic, and that I gave the bike to Giulia's brother.
Gösteremesem de onu ve çocuklarımı her zaman sevdiğimi söylemek istiyorum. Tamirciden paramı ve Giulia'nın kardeşine verdiğim bisikleti almasını da söyleyin.
It didn't make sense for her to stay just for me, so I gave her the night off.
Ben dönmenizi beklemiyordum. Sadece benim için, onun kalması mantıksız geldi bende ona gece için izin verdim.
You told her to let you handle it... after I gave you the money?
Sana parayı verdikten sonra işi halledeceğini ona söyledin mi?
I gave my love, such as it was elsewhere, putting service to my earthly king before my duty to you.
Sevgimi verdim, senden başka her yere... Dünyaya ait kralımın hizmetine sundum, kendimi sana adamadan önce...
Masae gave it to her, but when I handed it to her, she...
Masae onun için vermişti, ama kimonoyu verdiğimde, Otoyo...
From the pawnshop where Diane Redfern took it after he gave it to her. I don't believe it.
Diane Redfern'e verdikten sonra, onun götürdüğü rehinciden.
I gave it to my niece, Emily, on her 18th birthday.
Yeğenim Emily'ye 18'inci doğumgününde vermiştim.
- I already gave it to her.
- Çoktan kadına verdim.
- I gave it all to her.
- Hepsini ona verdim.
I paid her two dollars, and she gave me some uncooked turtle heart to bring me luck for the lottery, and I swallowed it whole!
Ona iki dolar verdim, o da bana piyangoda... şans getirsin diye birkaç çiğ kaplumbağa... kalbi verdi, ben de hepsini yuttum!
I recommended Katarina Krafft, gave him her address... and promised to talk to her about it. That's the whole story.
Katarina Krafft'ı önerdim, adresini verdim ve ona bundan bahsetmeye söz verdim.
But I wanted it, too. But finally I gave in and gave it to her.
İlk başta satmak istemesem de sonunda pes ettim ve paltoyu ona verdim.
But one time, I caught my sister alone I really gave it to her then
Ama bir keresinde kız kardeşimi yanlız yakaladım ve ona hakettiğini verecektim.
She would only return it to me if I gave her a kiss.
... ve eğer ona bir öpücük verirsem -... geri vereceğini söyledi.
But one time, I caught my sister alone. I really gave it to her then.
Ama bir keresinde kız kardeşimi yanlız yakaladım ve ona hakettiğini verecektim.
I gave her a police radio, showed her how to use it.
Polis radyosunu onlara bırakıp, nasıl kullanılacağını gösterdim.
Don't tell her I gave it to you, but give her some from time to time.
Bunu sana verdiğimi söyleme, ama ara sıra ona biraz para ver.
I just couldn't hand her over to a woman who called her husband "sir." It gave me the chills.
Kocasına "efendi" diyen bir kadının kucağına bırakamadım onu.
I gave it to Bunny Zackmeyer so I could look up her dress.
Bunny Zackmeyer'e verirdim ki elbisesinin altına bakabileyim.
I usually gave it to her in water.
Genellikle suyla verirdim.
I gave you five hundred bucks to get Audry and bring her back! You didn't do it and kept the money
Audry'i gezdirmen için 500 $ verdim sana ve sen yapmadın.
I know what happened. She probably heard him play the flute, and then she took it off her ear and gave it to him.
Muhtemelen Claudio'nun flütünü dinlemiş ve kulağından çıkarıp hediye etmiştir.
"It gave me permission to become the person I've always longed to be - a hermit, living in a shack in the middle of nowhere."
"Bu bana her zaman olmayı istediğim insan olma fırsatını verdi.." ".. hiçbiryerin ortasında, barakada yaşayan bir münzevi "
She came up and wanted the drawing, so I cut it out, gave it to her.
Gelip çizimi istedi. Ben de kesip verdim.
And then I gave a finger to her hand and she grabbed it.
Parmağımı minicik parmaklarına doğru uzatmıştım. Hemen eliyle kavradı parmağımı.
I just thought that it was time that I gave something back to the community.
Her neyse, düşündüm ki, topluma bir şeyler vermenin zamanı geldi.
Don't tell her I gave it to you, all right?
Benim verdiğimi söyleme. Tamam mı?
Oh, I'll tell her I met some guy who knew her and he gave it to me.
Oh, Onu tanıyan birisiyle tanıştığımı söyleyip numarayı ondan aldığım yalanını uydururum.
The advice I gave to her to change the will, was it was good, or was it bad?
Vasiyetini değiştirmesini tavsiye ettiğimde iyi mi yaptım kötü mü?
AND SO WHEN YOU ASKED ME TO BE GAY FOR YOU, I GAVE IT A LOT OF THOUGHT, AND, UH... LET ME SAY FIRST OFF HOW HONORED I AM THAT YOU CHOSE ME.
Senin için eşcinsel olmamı istediğinde baya düşündüm ve her şeyden önce ilk beni seçtiğin için onur duydum.