I got it for you tradutor Turco
1,325 parallel translation
I got it for you at the airport.
Havaalanında senin için almıştım.
I got it for you.
Sana bir tane buldum.
You know, I just got this beautiful lawn put in, really amazing shade of green, and the guy who put it in for me, he told me that I have to keep each bade of grass very moist for the first few days while the roots take,
Yeşilin çok hoş bir tonu. Adam, onları birkaç gün boyunca sulamamı söyledi. Kökleri tutana kadar.
The reason I put "lf" it's in you is if I waste time and money looking for it and I can see it's not in you, I don't want to be sued because you haven't got it.
"Eğer" içinizde varsa dememin sebebi, ararken zaman ve para harcayıp da... onu göremezsem yargılanmak istemem. Çünkü ona sahip değilsinizdir.
You see, timeshare has made it possible for even working-class people like you to say, "I've got a little place in Aspen."
.. aranızdan birinin onunla evlenmesi gerek. Evlenmek mi? İnanın bana bugüne kadar karşılaştığım bütün kadınlarda bu işe yaradı.
Yeah, I noticed you got real brave when it was your turn to take one for the team.
Yeah, I noticed you got real brave when it was your turn to take one for the team.
So I got Will the raisin and I bought the chocolate chip for myself and I ate it in the ladies'room Are you happy now?
Ben- - Anla- - Şaka muydu bu?
This thing on the side for me... I got enough to turn a New York quarter on it... but I don't have what you got right here with the distribution.
Benim açımdan bakıldığında istediğim kadar mal bulabilirim fakat senin elindeki gibi bir satış durumu bende yok.
Well, if you're up for it, I've got something to show you.
Eğer kendine geldiysen sana bir şey göstereceğim.
- Let me get this for you. - I got it.
- Kapıyı tutayım.
I've got nothing for you right now, so... maybe it's time to start thinking about someone other than yourself.
Şu an sana verebilecek hiç bir şeyim yok... belki de başkalarını da düşünme zamanı gelmiştir artık.
It's all right. You won't even have to see me for a bit. I got a telegram from Leda.
Tamam, beni bir daha görmek zorundakalmayacaksın.londra'ya çekim için gidiyorum.
Before I let you have all my money, I have got a right to know what it's for don't I?
Paramı size vermeden önce, ne olduğunu bilmeye hakkım var değil mi?
You said the Pasadena freeway was all clear... so I took it and got stuck behind a jackknifed big rig... for, like, three hours.
Pasadena otoyolu açık demiştin... ben de oradan gittim ve üç saat boyunca... koca bir kamyonun arkasında kaldım.
I bust my ass all night and got nothing to show for it. You know what, dog?
Bütün gece kıçımı bu iş için terlettim hiçbirşey için mi ha?
You're worried for them because if they eat it, not only are they gonna go through a heavy experience, but now I got to go in front of the next wave and try and get them out of it.
Onlar için endişelenirsin çünkü eğer bir hata olursa sadece onlar değil sen de çok önemli bir problemle karşı karşıya kalacaksın ama hemen peşlerinden gider ve onları oradan çıkarmaya çalışırsın.
¶ For these wasted blues... ¶ - So you wanna know how I got it? - What?
- Nasıl olduğunu bilmek ister misin?
I got you a flashlight that floats if you drop it in the ocean for any reason.
Sana bir el feneri aldım. Okyanusa düşecek olursan yüzebiliyor.
If you look for it, I've got a sneaky feeling you'll find that love actually is all around.
Onu arayınca, içten içe biliyorum ki aşkın her yerde olduğunu görürsünüz.
Well, you got yourself a good man and a good dog, and I'm inclined to agree with Boss about holding a grudge against you for it.
İyi bir adamın ve iyi bir köpeğin vardı. Boss'un onlar için sana karşı kin tutmasına hak veriyorum.
I think it's time you got washed up for dinner.
Yemek için elini yüzünü yıkama vakti.
I mean I've got a nice little packet of 34 thou waiting for you to condescend to pick it up!
Yani 34.000 pound paketlenmiş şekilde gelip onu almanı bekliyor.
I only got you word for it.
Sen böyle diyorsun.
Hey, Stallions, I got a message for you and it goes like this.
Hey, herifler, size bir mesajım var. Aynen şöyle.
You've got what im looking for i take it, Chep?
İstediğim şey sende mi, Chep?
I never got flogged for me cooking it, if that's what you mean.
Pişirdiğim yemeklerden dolayı hiç dayak yemedim, sorduğun buysa.
I've got nothing. You've got the money! It's aunt who sends tickets for me
hiç bir şeyim yok, para sende, biletlerde Anna haladan ve çocukluk rüyaların İsveç'te
If you want it. I've got a game for you to play.
Seninle bir oyun oynayacağız.
I've got a feeling it's not looking good for you.
İşler, senin için pek iyi gitmeyecekmiş gibi bir his var içimde.
Until it's time for that, I've got no use for you.
Onun zamanı gelinceye kadar, senin işine yaramam.
You know what I got for it?
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?
I've got another one for you. It turns out you're more than just legal counsel for the club. You're the majority owner.
Dahası da var, kulübün sadece avukatı değil, aynı zamanda da çoğunluk hissesine sahipsin.
- You got it. I'll wait for you right here.
- Anladın.Ben seni burda bekleyeceğim.
God Mom, you wanted me to get my license for hand controls. I got it.
Ehliyet almamı istedin ve bunu anlıyorum.
OK, first of all, I got to tell you I think it's great for your father.
Tamam, ilk olarak bence bu baban için harika bir şey.
I got an eye for talent, and, baby, you've got it.
Yeteneği gören bir gözüm vardır, ve, bebeğim, başardın.
I know you do, buddy, but for this last session, they've got to cut it, I'm sorry.
Sevdiğini biliyorum ahbap, ama son uygulama için saçını kesmeleri geriyor, üzgünüm.
I don't know how many times I'm going to have to tell you until it actually penetrates that little pinata you've got for a brain.
Beyin diye kafanda taşıdığın bezelyeye girene kadar sana daha kaç defa anlatmam gerekiyor bilmiyorum.
For you, O'Reily, I got only 28 seconds, but the way you double-talk, it should be plenty.
Senin için O'Reily, 28 saniyem var, ama laf kalabalığı yaparsan uzayabilir.
The truth is, you've been complaining about work since the second I got here, dying for an excuse to blow it off.
Gerçek şu ki geldiğimden beri işinizden yakınıyorsunuz. İşten kaytarmak için bir neden arıyorsunuz.
Look, he knows full well what he's doing. And he's just waiting for us to buy into it, and then he'll laugh and point in our faces and say, " I got you guys to believe me!
Ne yaptığını çok iyi biliyor, sadece bizim de sazan gibi atlamamızı bekliyor, böylece gülüp suratımıza
Hey, Forman, I got you a plant for your new apartment... - but, um, I can't give it to you in front of your parents. - Oh!
Hey, Forman, yeni dairen için sana bitki almıştım... ama ailenin önünde veremem.
You know I would've been down here sooner, it's just... with Terrell being sick and all... But, Dee, I got everything we need paid for.
En kısa zamanda tekrar gelirim, biliyorsun Terrell hasta biraz fakat Dee, ödemeler için gerekli param var.
I ain't got it for you, Zig.
Param falan yok, Zig.
For the record, I think you've got more chance of making it with a... with a thornbacked ray than with another human being this or any other evening.
Bilin diye söylüyorum, bu akşam veya başka bir akşam... bir vatozla birlikte olma ihtimaliniz... bir insandan daha fazla.
Well, all right, I got it right here for you.
İşte burada.
I got a layer of juice built up for the pork roll, and I don't want you scrubbing'it off.
Üzerindeki ince katman biftek pişirirken yapışmasını önlüyor.
For me, it's all a matter of bubble gum ice cream. I only like one flavor on my cone. And when the ice cream is gone, you still got gum to chew.
Benim için..... sadece dondurmadaki bir sakız meselesidir Külahımda tek bir tadı severim ve dondurma bitince hala çiğneyecek sakızın vardır Ve sakız sonsuza kadar dayanır hatta kazayla yutsan bile...
Check it out, I got my 60 " high-def, flat-screen TV with 6-speaker surround, CD, DVD, PlayStation hook-up and an 8-track player for days when you're feeling a little... old school.
6 surround hoparlörlü, 90 ekran plazma televizyonum var. CD, DVD, PlayStation bağlantısı ve 8'li kasetçalar, kendinizi biraz eski moda hissettiğiniz anlar için.
I got the letter today, for the exam, didn't you get it?
Bugün sınav sonuçları belli olmayacak mıydı?
I've got a Cub Scout uniform I couId wear if that would do it for you.
Ben eskiyen bir Cub Scout üniforma var o sizin için bunu yapmak olsaydı.