I guess that makes sense tradutor Turco
82 parallel translation
I guess that makes sense.
Mantıklı sanki.
- I guess that makes sense.
- Galiba mantıklı. - Evet.
Yeah. Well, I guess that makes sense.
Sanırım şimdi her şey rayına oturdu.
I guess that makes sense.
Sanırım burda anlam kazanıyor.
I guess that makes sense.
Mantıklı.
I guess that makes sense.
- Evet, beni buraya bırakacak. - Mantıklı sanırım.
I guess that makes sense, in a really sad way.
Sanırım acıklı bir şekilde anlamı var.
Well, i guess That makes sense, in a... Weird sort of way.
Şey, sanırım bu, bütün bunları açıklıyor... biraz garipte olsa.
Well, I guess that makes sense.
Sanırım söyledikleriniz makul.
I guess that makes sense.
Sen de haklısın tabii.
- Yeah. I guess that makes sense.
- Evet, sanırım bu mantıklı.
Well, I guess that makes sense if it's a clown college and the car seats 20.
Sanırım böylesi daha mantıklı. Eğer palyaço üniversitesi ve araba 20 koltuklu ise.
It just has to get me in. Oh, i guess that makes sense.
- Sadece okula girmemi sağlamalı.
I guess that makes sense, yeah.
Bu biraz anlam ifade ediyor gibi.
Yeah, yeah, I guess that makes sense.
Evet, galiba doğru.
I guess that makes sense.
Sanırım mantıklı.
I guess that makes sense.
Sanırım mantıklı olan bu.
Well, I guess that makes sense... on opposite day.
Mantıklı mı acaba?
I guess that makes sense.
Bu mantklı sanırım.
I guess that makes sense.
Sanırım bu mantıklı.
Well, I guess that makes sense if you're planning to flip one.
İki seçenek bulundurmak daha iyi tabii.
But they don't want you to get up there, so I guess that makes sense.
Oraya çıkmanı istemiyorlar. O yüzden mantıklı.
I guess that makes sense.
Bence gayet mantıklı. "Budama" nın "B" si.
Oh, well, I guess that makes sense.
Sanırım bu mantıklı.
I guess that makes sense.
Bence uygundur.
Well I guess that makes sense.
Bu kulağa mantıklı geliyor.
Well, yeah, I guess that makes sense, but you said you were gonna take some time before you decided.
Evet, sanırım bu mantıklı, ama karar vermem biraz vakit alacak demiştin.
Well, I guess that makes sense.
Sanırım dediğin mantıklı.
I guess that makes sense.
Mantıklı konuştun.
I guess that makes sense.
Mantıklı görünüyor.
That makes sense, I guess. No, it doesn't.
İşte şimdi anlamlı oldu.
That makes sense, I guess.
İşte sanırım bu mantıklı.
That kind of makes sense, I guess.
Sanırım bu biraz daha mantıklı.
- I guess that makes more sense.
- Sanırım biraz daha dikkatli bakmalıydım.
If that makes any sense... I guess.
Kulağa mantıklı geliyorsa yani. - Sanırım.
Right, yeah. That makes more sense, I guess.
Bu daha mantıklı.
Wow. Well, that makes sense, I guess.
- Mantıklı tabii.
I guess that makes sense.
İlk uyandıklarında insanları savaş ve ekonomiyle sinirlendirip üzebilirsin.
Yeah, I guess that makes sense.
Sanırım bu mantıklı.
It was, like, this thing that you want to just keep it to yourself, I guess, if that makes sense.
Mantıklı gelir mi bilmiyorum ama bir şeyi kendine saklamak istersin ya sanırım öyle bir şeydi.
Well, that makes sense. I guess I'm going to Palmyra.
Sanırım Palmyra'ya gidiyorum.
That makes sense, I guess.
Mantıklı. Sanırım.
Yeah, I guess that makes sense.
Sanırım mantıklı.
Well, I guess it makes sense that we fight like siblings.
Neden kardeşler gibi kavga ettiğimiz belli oldu. Evet.
I mean, I guess it makes sense, given that she's, you know...
Mantıklı aslında. Yani onun açısından bakarsak...
Yeah, I guess that makes as much sense as anything else.
Sanırım bu da diğer sonuçlar kadar mantıklı.
Well, the chocolates are a nice touch, I guess, t buy her back, if that makes any sense.
Çikolata anlamli olmus. Ama sana geri gelmesine yeter mi bilemiyorum.
- Oh. That makes sense, I guess.
Mantıklı.
So I guess it makes sense, then, that she needs to be punished.
O zamanlar cezalandırılması gerekiyor, öyle mi dersin?
It makes sense, I guess, that you'd find each other.
Aslında birbirinizi bulmanız mantıklı.
I guess that's the point. It doesn't always makes sense.
Bunun olacağını tahmin ettim her zaman mantıklı olmaz