I have nothing to do with it tradutor Turco
150 parallel translation
I have nothing to do with it.
Ben bir şey yapmadım.
I have nothing to do with it!
Benim o olayla hiçbir ilgim yok!
I have nothing to do with it.
Elimden bir şey gelmez.
I have nothing to do with it!
Benim bu işle bir ilgim yok!
I have nothing to do with it.
Hiçbir ilgim yok.
These are problems for you. I have nothing to do with it.
İşinize karışmak istemiyorum.
Swear to God? - I tell you, I have nothing to do with it.
Söylüyorum, hiçbir alakam yok.
I have nothing to do with it.
Bu konuda yapabileceğim birşey yok.
I have nothing to do with it!
Onunla yapabileceğim bişi yok!
I have nothing to do with it!
Elimden birşey gelmez!
- I have nothing to do with it.
- Bununla hiç bir ilgim yok.
I have nothing to do with it.
Benim bununla ilgim yok.
- I have nothing to do with it.
- Ben bu işte yokum.
I have nothing to do with it.
hiç bir şey yapmıyorum onunla.
Almaz, I have nothing to do with it. I swear!
Almaz, yemin ederim ben birşey bilmiyorum.
I have nothing to do with it.
Bu konuyla hiçbir alakası yok.
I will have nothing to do with it!
Artık ne söylesem boş!
I have nothing to do with any of it. And I have nothing to do with Teck anymore.
Benim tüm bunlarla hiç bir ilgim yok ve artık Teck'le de bir işim yok.
I might have killed someone, but it doesn't matter, it has nothing to do with it.
Birini öldürmüş olabilirim, ama fark etmez, bununla hiç ilgisi yok.
I'll have nothing to do with it.
Bununla ilgili bir şey yapmayacağım.
I didn't have nothing to do with it.
Benim ilgim yok.
Do you pretend you have nothing to do with it? I don't pretend anything.
- Hiç mi suçunuz yok?
Granville will see you tomorrow... with a proposal so disreputable... that I can have nothing to do with it publicly.
Granville seni yarın görecek öyle rezil bir öneriyle alenen hiçbir şeye tahammül edemem.
I borrowed it from a friend, not being one of those rich ladies who have nothing better to do with their time than dilly-dally with seamstresses.
Zengin olmadığım için, bir arkadaştan aldım... terzilerde oyalanmaktan başka işi olmayan birinden.
Number two, even if I do have it, it has nothing to do with Karl Lessing because I never touched that vial.
2. Bende bulunsa bile, Karl Lessing ile bir ilgisi yoktur çünkü ben o viyala hiç dokunmadım.
Damn it, I have nothing to do with the kidnapping!
Lanet olsun, benim kaçırmaya bir ilgim yok!
I don't have to point out to you that... if we can prove it had nothing to do with Israel, we could be averting one mother of a major flare-up.
Bunu açıklamak zorunda değilim... Eğer, İsrail'le alakası olmadığını kanıtlayabilirsek, ateşi söndürmüş oluruz.
I would like you to know about it. Even if you have nothing to do with that.
Çünkü bu seni ilgilendirmese bile, bilmeni istediğim bir konu.
I have nothing to do with my father's business, Uncle Scalese's business, or any of it.
Babamın işleriyle ilgimin olmadığını anlayacaksınız, Scalese amcamla da, ya da bir başkasıyla.
That has nothing to do with it. I just have something against safes.
Kasaları sevmiyorum, ne yapayım.
But I didn't have nothing to do with it.
Ama benim bu işle bir ilgim yok.
It's strange, but the strongest memory I have has nothing to do with any of the churches.
tuhaftı, ancak en net hatırladığım şeyin kiliselerle hiçbir ilgisi yoktu.
I didn't have nothing to do with it.
Ben hiç bir şey yapmadım.
I wish I could have done something to change all of this- - you know that- - but I had nothing to do with it.
Ama benim olayla bir ilgim yok.
I'm changing, like right now and full moons have nothing to do with it.
Değişiyorum, şu an olduğu gibi ve dolunayın bunla bir ilgisi yok.
i didn't even have time to tell him mark had hepathitis and it had nothing to do with aids.
Ona Marc'ın AİDS olmadığını ve hepatit olduğunu söylememe fırsat bile vermedi.
I said stupid things, and I said them for reasons... that have nothing to do with you, I hate myself for doing it... and I know you do, too, and I am sorry.
Aptalca şeyler söyledim. Ama seninle hiç ilgisi yoktu. Bunu yaptığım için kendimden nefret ediyorum.
He said that I have violent tendencies, that it had nothing to do with the medication.
Şiddet eğilimim olduğunu olanların ilaçla hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.
Repeat it after daddy, I have nothing to do with Maya.
Babacıktan sonra tekrar et, Maya ile hiçbir şey yapmayacağım.
It could be that I have some unresolved anger towards society that has nothing to do with you.
Topluma karşı henüz çözemediğim ve seninle hiçbir ilgisi olmayan bir öfkem var.
I swear to God, I don't have nothing to do with it.
Yemin ederim, bununla hiçbir ilgim yok.
I really have nothing to do with it.
Koca Göz'ün bu işle alakası yokmuş
Nothing serious, but I do have to deal with it.
Ciddi bir şey değil, ama ilgilenmem gerekiyor.
Respect has nothing to do with smoking, I said have it here.
Saygı sigarayla olmaz. İç dedim.
Woman # 3 : I'm changing- - full moons have nothing to do with it.
Dolunayla birlikte değişiyorum bunula ilgili yapabileceğim bir şey yok.
The only time I ever leave my cul-de-sac is when Jon takes me to the vet. Which he's been doing a lot recently, and it appears to have nothing to do with me.
Yuvamdan sadece Jon beni götürünce çıkıyorum, ve son zamanlarda çok sık gidiyoruz, galiba benimle bir ilgisi yok.
Now, Cady, if we want this to work, you are gonna have to keep hanging out with them like nothing is wrong. Can you do it? I can do it.
Cady, bu plan işleyecekse onlarla hiçbir şey olmamış gibi takılmalısın.
Well, whilst it's been a delight and a pleasure, whilst I can think of nothing finer than spending my life with a certifiable lunatic, I do have things to do, so if you will excuse me...
Seninle tanışmak bir zevkti, hayatımı bir zır deliyle geçirmekten daha iyi yapabilecek bir şey gelmese de aklıma, yapacak işlerim var, o yüzden izin verirsen...
May I ask if those in possession have made it known what they intend to do with this material? Well, nothing good.
Sorabilir miyim, acaba bu maddeyle ne yapmayı tasarladıklarını düşünüyorsunuz?
It has nothing to do with your sex life or me not wanting to be here. I just have to get home and protect my room.
Cinsel hayatımla ya da beni burada istememenizle ilgisi yok.
( When people die... ) (... it's destiny! I'll have nothing to do with it!
İnsanlar ölüyorsa bu kaderlerinde var demektir!