I have to go somewhere tradutor Turco
171 parallel translation
I have to go somewhere.
Hemen döneceğim.
Listen, everyone, I have to go somewhere
Dinleyin, millet, bir yere kadar gitmem lazım.
Hey, I said, I haVe to go somewhere.
- Bir yere gitmem lazım dedim.
Look, I have to go somewhere but...
Bak, Bir yere gitmem gerekiyor ama...
I have to go somewhere.
Şimdi gitmek zorundayım.
I have to go somewhere.
Gitmem gereken bir yer var.
'Cause I know when things change, I have to go somewhere.
Çünkü işler değiştiğinde başka bir yere gitmem gerektiğini bilirim.
- I have to go somewhere. - Where?
- Bir yere gitmem lazım.
- I have to go somewhere.
- İşim var.
But I have to go somewhere tomorrow.
Başka bir yere yarın gideriz.
I have to go somewhere with Mr. Eddy.
Bay Eddy ile bir yere gitmem gerekiyor.
I have to go somewhere with my sister anyway.
Zaten kardeşimle gitmem gereken bir yer var.
Now I have to go somewhere for a little while... but I promise, I won't be gone for long, okay?
Şimdi bir süreliğine bir yere gitmem gerek... ama söz, çok uzun sürmeyecek, tamam mı?
Listen, I have to go somewhere for a little while.
Dinle, bir süre biryere gitmem gerekiyor.
I have to go somewhere today.
Bugün bir yere gitmem gerek.
I have to go somewhere else first.
Önce bir yere uğramam gerekiyor.
I have to go somewhere else first.
Önce birini görmem gerek.
So I have to go somewhere else.
Ben de başkasına gittim.
Sweetie... I have to go somewhere.
Çiçeğim, bir yere gitmem gerekiyor.
I have to go somewhere else... Take me to your house, witch. Now!
L başka bir yere gitmek zorunda - bana ev, cadı götür.
I have to go somewhere!
Benim bir yere gitmem gerek.
- I have to go somewhere in the morning.
Sabah bir yere gitmem lazım.
I have to go somewhere first.
Önce bir yere uğramam gerek.
I have to go somewhere.
Bir yere gitmek zorundayım.
Yes, I have somewhere that I need to go.
Evet, bir yere gitmeliyim.
- I'm sorry, folks but we'll have to go somewhere else.
- Üzgünüm dostlarım başka bir yere gitmemiz gerekiyor.
Look, why don't you just go away, somewhere, so I don't have to see you.
Bak, Neden herhangi bir yere çekip gitmiyorsun, böylece seni görmek zorunda kalmam.
If you have somewhere to go, I can drive you.
Gidecek bir yerin varsa seni bırakabilirim.
You have to go somewhere I'll go to a hotel
Bir yerlere gitmem lazım. Otele gideceğim.
Afterwards, we're gonna go and have something to eat somewhere, I expect.
Daha sonra belki bir yerlere gidip bir şeyler yeriz.
Okay, I'll just have to go where my beard's appreciated, somewhere where looks aren't important...
Tamam, ben de sakalımın değerinin bilindiği bir yere giderim görünüşün önemli olmadığı bir yere.
I do have to pee, and I better go somewhere.
Çişim geldi. Bir yere gitsem iyi olur.
Let's go sit somewhere. - Not now. I have to go for rehearsals
Haftaya pazar bir dans yarışması var.
I knew he had somewhere else to go, but I found myself asking him to have dinner with me.
Bir yere gitmesi gerektiğini biliyordum, ama yine de onu davet etmekten kendimi alamadım.
Owen and I would like to be alone, and for that to happen you would have to go somewhere that's away.
Owen'la baş başa kalmak istiyoruz. Bunun için senin uzak bir yerlere gitmen gerekiyor.
I think that I have to go wash up somewhere.
Bence gidip biryerde elimi yüzümü yıkamalıyım.
I think you're gonna have to just go somewhere else.
Sanırım başka bir yerle anlaşman gerekiyor.
Yeah, she did. I remember, because it was right before she told me I have to go pick up something from somewhere.
Evet, bunu hatırlıyorum çünkü bir yerden bir şey almamı söylemeden tam önce olmuştu.
I need to go somewhere new, where nobody knows who I am and I don't have to worry about anybody but myself.
Yeni bir yere gitmeliyim, kimsenin beni tanımadığı ve kendimden başka kimse için endişelenmek zorunda olmadığım bir yere.
I have somewhere to go.
Bir yere gitmeliyim.
But right now, Hye-won and I have somewhere to go.
Ama şimdi Hye-won ile bir yere gitmeliyim.
I have to have somewhere to go.
Gidecek bir yerim olması gerekiyor, Manny.
I guess we'll have to go somewhere else to find our tava beans, but...
Sanırım tava fasülyeleri bulmak için başka yere gitmemiz gerekecek, ama...
Just once I'd like to go somewhere and have everyone stay alive.
Sadece bir kez bir yere gidip herkesin canlı olmasını istiyorum.
Like I have somewhere to go.
Sanki gidecek bir yerim var da.
Whom are you trying to scare? I have a lot of friends We'll go and live somewhere.
Evi temizle, arabaları yıka, bahçeyi süpür o zaman burada kalabilirsin makul mü?
And when I think about Leonard... I'm reminded of, like... the very early days of Christianity... where pretty early on, they figured that... to hear God's voice... you have to kind of go somewhere very, very quiet.
Leonard'ı düşündüğümde... Hristiyanlığın ilk günleri... tanrının sesinin duyulduğu... günler aklıma geliyor...
Now, I have a few questions that I have to ask, and then we'll let you go somewhere in private so you can grieve.
Sormam gereken birkaç soru var. Sonra sizi üzüntünüzle baş başa bırakacağım.
I need to go somewhere and have a little talk with you.
Bir yere gidip seninle biraz konuşmalıyım.
I just have to go somewhere where I can have the thing and no one will know.
Bebeği doğurabilecek ve kimsenin öğrenemeyeceği bir yere gitmem lazım.
- I'll have to go somewhere else.
- Başka bir yere gideyim.