I have to go to work tradutor Turco
811 parallel translation
- Thank you. Well, I haVe to go to work.
Çalışmam gerekiyor.
I have to go to work now.
Şimdi işe gitmeliyim.
But I have to go to work.
İşe gitmem gerekiyor.
I have to go to work in a minute.
Bir dakika içinde işe gitmem lazım.
I have to go to work.
İşe gitmeliyim.
I have to go to work. I don't do this for a living, you know.
Çalışmam gerek, bu mesleğim değil benim.
I have to go to work.
İşe gitmem gerek.
I have to go to work.
İşe gitmem lazım.
- Yes, let's get it over with, I have to go to work.
- Evet, hadi bitirelim, işe gidecem daha.
But now I must hurry. I have to go to work.
Benim şimdi acelem var, işe gitmek zorundayım.
- I have to go to work now.
- İşe gitmeliyim.
- I have to go to work today.
- İşe gitmek zorundayım. Gidemezsin.
I have to go to work. Hey, what do you think of her?
Hey, ne düşünüyorsun?
- I have to go to work all day.
Bütün gün çalışmak zorundayım.
Listen, Walter, I have to go to work now.
Bak Walter, benim artık çalışmam gerekiyor.
I have to go to work.
Söz. - İşe dönmeliyim.
Help me waking up, I have to go to work.
Uyanmama yardım et, çalışmaya gitmeliyim.
I have to go to work.
İşe gitmem gerekiyor.
I have to go to work.
Şimdi işime dönmeliyim.
Well, I have to go to work, and...
- Pekala, İşe gitmeliyim, ve... - Fevkalade.
There's work to do, I have to go. Come on, quickly.
Gitmeliyim, çalışmam gerek.
I'd like to finish this work for you. Then I'd like to go have my passport checked.
Şu çalışmanızı bitirip, sonra da pasaportumu çek ettirmeye gideceğim.
I thought we'd finish our work, our people would go free. And we would have a number of years still to live.
İşimizi bitereceğimizi düşünüyordum, halkımız özgür kalacaktı ve bizim yaşayacak birkaç yılımız daha olacaktı.
I have to go. I have some materials to buy. Materials for my work.
Çalışmalarım için satın almam gereken... bazı malzemeler var.
I have to get ready and go to work.
Çünkü iş için hazırlanmam lazım.
I mean, she didn't have to go to work or anything like that. He left her a little money.
İşe gitmesi gerekmedi, babam ona biraz para bırakmıştı.
I'll have him back here Monday morning ready to settle down and go to work.
Pazartesi günü döndüğümüzde de okumaya hazır olacak.
I'll have him Monday morning ready to go to work!
Pazartesi sabahı eğitim almaya hazır bir şekilde gelecek.
Lord, I praise you to have given me hands to work, eyes to see the marvels of the world hearings to listen beautiful melodies and feet to go wherever wants.
Allah'ım, bana çalışabileceğim eller verdiğin için sana şükrediyorum. Dünyanın mucizelerini görebileceğim gözler verdiğin için sana şükrediyorum. Güzel melodileri dinleyebileceğim kulaklar verdiğin için sana şükrediyorum.
I have to go back to work... and I can't invest everything in one old lady you choose for me.
İşe dönmek zorundayım... ve benim için seçtiğin yaşlı bir kadına her şeyimi yatıramam.
And if we have to, I'll even be happy to go and work with you in Timbuktu.
Ve biz seninle, ve seninle çalışırken çok mutlu oluyorum.
Want me to go and beg work when I have a record?
Albümüm varken gidip iş için yalvarmamı mı bekliyorsun?
I thought that I'd really... have to go to work, think about it...
İşe gitmem gerektiğini düşündüm...
I have to go back to work in Friday.
Cuma günü işe geri dönmek zorundayım.
Son, I've been in the service all my life, and have seen thousands of men like you go to work for a meal.
Oğlum, hayatım boyunca burada çalıştım ben. Senin gibi yemek için işe giden binlerce insan gördüm.
I would have brought it myself, but I hadda go to work, man! Tell it to the judge.
- Bunu hakime anlatırsınız!
But I have to work another hour and a half before I go.
Ama gitmeden önce bir buçuk saat daha çalışmalıyım.
All right, but I have to go see my mother at the hospital after work.
Pekâlâ, ama işten sora hastaneye gidip annemi görmeliyim.
- I have to go back to work now.
- İşe geri dönmem lazım.
Go away I have lots of work to do! - Really, go away!
# Hayırdır inşallah?
I have to go back to work.
İşe dönmek istiyorum.
I have to go back to work.
İşe geri gitmek zorundayım.
I have to get up and go to work in the morning.
Sabaha erken işe gitmem gerek.
I have to go back to work.
İşe dönmek zorundayım.
I am sorry about the movie, but this is work. I have to go.
Sinema için üzgünüm ama iş bu. Gitmek zorundayım.
He told me, his big advice was to go to Europe, to find some handsome guy, to have a love affair, if that didn't work, I was suppose to be creative, paint.
Bana Avrupa'ya gitmemi tavsiye etti. Yakışıklı bir adam bulup aşk yaşamamı söyledi. Bu da olmazsa kendime bir hobi bulmalıymışım, resim gibi...
I have to go work for about an hour.
Bir saatliğine işe gitmem lazım.
- I have to go back to work.
- İşime dönmeliyim.
It's a week where I don't have to go to work.
Benim de işe gitmem gerekmediği bir hafta.
now, you can go and tell les and bobby and charlie that i threw you out, but i ain't going to have you going to work eating cafe breakfasts. here.
Şimdi gidip Les, Boby ve Charlie'ye seni evden kovduğumu söyleyebilirsin, ama işe gidip, kahvaltını kafe'lerde yemene izin vermeyeceğim. İşte.
I should go, it is late and I have work to do.
Gideyim, geç oldu. İşlerim var.