I haven't got one tradutor Turco
128 parallel translation
Don't bother, because I haven't got one.
Hiç acele etme, çünkü zaten yok.
I suppose no one's ever had his arms around you except your brother... only you haven't got one.
Sanırım hiç olmayan kardeşin dışında kollarını sana dolayan biri olmadı.
I really haven't got one.
Açıklamam yok aslında.
I haven't got one.
Gazetem yok ki.
Well, I know I haven't got one.
Bende olmadığını biliyorum.
- I haven't got another one.
- Ama bildiğim başka şarkı yok.
Anyhow, I haven't got one shred of evidence against you.
Zaten, sana karşı tek parça kanıtım bile yok.
I know you haven't got one iota of evidence against her and without witnesses, you'll never prove it couldn't have been an accident.
Cora'ya karşı elinde zırnık kadar kanıt olmadığını biliyorum tanık olmadan da, olayın bir kaza olmadığını asla kanıtlayamazsın.
I haven't got one.
- Ben de yok.
No. I haven't got one yet.
Hayır, henüz yok.
I'd like to go out there and stop one, but I haven't even got the guts to... A man hasn't got the guts to live, he hasn't got'em to die.
Ben de oraya çıkmak savaşmak istiyorum ama buna cesaretim yok yaşamaya bile cesaretim yokken, ölmeyi nasıl göze alırım.
But it's the only one I haven't tried and I've got to get something.
Ama başvurmadığım bir bu kaldı ve bir işe girmeliyim.
- I haven't got one.
- Hiç kalmamış.
I haven't got one good reason...
Benim iyi bir nedenim yok...
Well, I haven't got one. I wasn't able to find anybody.
Pekala, böyle biri yok bulamayabilirim de.
I haven't got any clothes to wear, for one thing.
Birincisi, giyecek hiçbir şeyim yok.
- You can try those tricks on your sister. - I haven't got one!
Bunları git de kız kardeşine yap!
That's one thing I'm sure I haven't got.
Eminim bilmediğim bir şey kalmıştır.
I haven't got one.
Benim babam yok.
I haven't got my powder puff. Have you got one?
Pudram kalmamış, sende var mı?
- Let's have your tie. - I haven't got one.
- Kravatını ver bakayım.
- I haven't got one.
- Bende yok.
- I haven't got one.
- Silahım yok.
I haven't got a girlfriend, I can't get to know anyone, no one wants to get to know me... and everything is hopeless.
Bir sevgilim bile yok. Kimseyle tanışamıyorum. Kimse de benimle tanışmak istemiyor.
I don't know. I haven't got one yet.
Bilmem, daha bir patronum yok.
How can I convince you friend... that I haven't got even one dollar.
Seni nasıl ikna edeceğim, dostum? Hiç param yok.
I haven't got one.
- Kız arkadaşım yok.
The ticket... I just.. haven't got one!
Bilet... benim biletim yok!
Well, you haven't got one, and neither do I.
Sizde de bende de yok.
You haven't got one thing on here I ordered.
Ismarladığım hiçbir şey yok burada.
I haven't even got the money to buy you one back.
Paramı ödediğine göre, karşılığında bir şey istiyorsundur.
Haven't you noticed I've got only one arm?
Tek kolum olduğunu fark etmedin mi?
Yeah. Well, I wish you'd just tell me rather than try to engage my enthusiasm, because I haven't got one.
Beni gaza getirmek yerine, direkt söylemenizi tercih ederim, çünkü gaza gelmem.
Sure, but right now I haven't got one myself
Tabi veririm ama simdi bende de yok
I haven't yet got one tender gesture from you.
Sizden henüz bir işaret almadım.
I'm afraid I haven't got one.
Korkarım biletim yok.
I haven't got one.
Kimseye bağlı değilim.
- I haven't got one there!
- Parmağımın üzerinde "şey" yok ki!
- I haven't got one.
- Odam yok.
Why haven't I got one?
Neden madam alayım ki?
I haven't got any matches, so you'll just have to wait here while I go and get one,
Yanımda kibrit yok, öyleyse ben gelene kadar bekle, gidip alayım.
You're giving me a problem when I haven't got one.
Hiç yoktan bana bir sorun çıkarıyorsun.
I haven't got another one.
Bende başka mektup yok.
I haven't got anybody to give one to.
Benim verecek kimsem yok.
- Well, um... an ultrasound is warranted, but I haven't got one, so... I'm gonna take a wild stab and suggest you might be pregnant.
- Pekala, um... bir ultrasonla daha kesin olurdu ama burada bir tane yok, o yüzden büyük bir adım atıp hamile olabileceğini söyleyebilirim.
Yes, that's right, and there's one thing I've learnt that you still haven't got.
Doğru, ve senin hala bilmediğin bir şey öğrendim.
I haven't got one
Bende yok.
I mean, everybody knows that... you haven't got one. How can I?
Nasıl olacak?
But I haven't got a clean one!
Ama hiç temiz önlüğüm yok ki!
I haven't got one yet, but I'm working on it.
Şimdilik yok ama üzerinde çalışıyorum.
And the one in the middle, she's got burn scars all over her body. I haven't seen them, but friends of mine have.
Ortadakinin her tarafında yanık izleri var, o yüzden arkadaşlarım...
i haven't heard from you 21
i haven't seen you in a while 35
i haven't yet 29
i haven't got it 40
i haven't seen it yet 23
i haven't 1248
i haven't decided yet 126
i haven't got time 37
i haven't the faintest idea 43
i haven't done anything 204
i haven't seen you in a while 35
i haven't yet 29
i haven't got it 40
i haven't seen it yet 23
i haven't 1248
i haven't decided yet 126
i haven't got time 37
i haven't the faintest idea 43
i haven't done anything 204