I haven't seen it yet tradutor Turco
58 parallel translation
- I haven't seen it yet.
- Henüz görmedim.
I haven't seen it yet, but they tell me you can't miss it.
Henüz görmedim ama kaçırmana imkan yok.
- I haven't seen it yet.
Henüz görmedim.
- I haven't seen any of it yet.
- Benim elime henüz bir şey geçmedi. Kendine acımayı bırak.
I haven't seen it yet. Now...
Ben de daha görmedim.
I haven't seen it yet.
Daha henüz görmedim.
- I haven't even seen it yet. - You're gonna die!
- Bu filmi beşinci kez izleyeceğim.
I haven't seen it yet.
Daha filmi görmedim.
- I haven't seen it yet but it's a two-bedroom, it's on West 83rd... -... about a half-block from the park. - How much?
- Henüz görmedim ama iki yatak odalı, Batı 83. caddede parktan yarım blok ötede.
- I haven't seen all of it yet.
- Henüz görmedim.
It's great. I mean, I haven't actually seen it yet... but we had our best guys working on it... and, you know, we just put some titles on... and shaped it a little bit.
Daha görmedim ama en iyi adamlarımız üstünde çalışıyor ve üzerine yazılar yazıp biraz değiştirdik.
- No, I haven't seen it yet.
- Hayır, henüz görmedim.
I haven't seen it yet.
Henüz izlemedim.
Now, I haven't seen it yet, so if you don't like it so what? None of you ever made a video.
Henüz bende izlemedim, eğer beğenmezseniz ne farkederki?
I haven't seen it yet.
Ben daha izlemedim.
No. I haven't even seen it with permission yet.
Hayır, daha onu görme iznim bile olmadı.
I haven't seen the best of it yet, have I?
En iyisini daha göremedim, öyle değil mi?
Maybe it's because I haven't really seen anyone yet... like Elena or Julie.
Belki de daha kimseyi görmediğim içindir Elana veya Julie.
I haven't seen any of it yet.
Henüz hiçbirini izlemedim.
The Matrix. I haven't seen it yet.
The Matrix. Henüz izlemedim.
I don't know. I haven't seen it yet.
Bilmiyorum, daha önce böyle bir şey görmedim.
Herr Hitler, I haven't yet seen a photograph that captures your eyes.
Fotoğrafta gözlerinizin ışıItısını yakalayamadım.
Why haven't I seen it yet?
O zaman neden görmedik bunu?
I haven't seen it yet.
Daha görmedim.
I haven't seen anybody taking to the streets to defend it yet.
Onu korumak için sokaklara dökülen birini hiç görmedim.
I haven't even seen it yet.
Nereden bilebilirim ki?
- I haven't seen it yet.
Daha görmedim ki.
Listen, I appreciate the offer, but I think I'm gonna pass. On the Bentley. But you haven't even seen it yet.
Teklifin için minnettarım ancak sanırım pas geçmekliyim... yani arabayı, Bentley'i.
It's just that I haven't seen jenny yet.
Sadece henüz Jenny i görmediğimi söylüyorum. Onunla konuşmama izin ver.
- No, I know, I haven't seen it yet.
- Hayır, daha görmedim.
Absolutely not, I haven't seen it yet.
Onu hiç görmedim
Be that as it may, unless you have some evidence that you haven't shown me yet- - something to prove that what you've seen is true- - there's nothing I can do, Allison.
Öyle olsa bile gördüklerini kanıtlayacak bir şey göstermedikçe yapabileceğim hiçbir şey yok Allison.
Yes, I haven't seen it yet.
Hayır, daha izlemedim.
And I haven't even seen it yet.
Daha görmedim bile.
All right, I haven't seen the pyramids yet, but I bet most of the locals haven't,'cause that's what happens, isn't it, when you live somewhere?
Ama bence buradaki insanların çoğu da daha görmemiştir. Tamam, piramitleri daha görmedim. Memlekette iseniz bu işler böyle oluyor.
I haven't seen it yet.
Henüz görmedim.
I haven't seen it myself yet, but I'm convinced it's in the safety deposit box at the bank.
Henüz görmedim. ... ama bankadaki bir kasada olduğuna inanıyorum.
I was just stood here thinking, "Well, it can't be too bad," "because we haven't seen rocks starting to blow around yet,"
Oradayken "Çok da kötü değildir çünkü daha etrafta uçuşan kayalar görmedik" diye düşünüyordum.
Um, I haven't seen it yet. Um, but as soon as I get my Internet, I'm gonna...
Yok, daha görmedim ama internetim bağlanır bağlanmaz ilgileneceğim.
Ah-ba-ba-ba-ba, I haven't seen it yet.
- Ben daha izlemedim.
- I haven't even seen Dark Knight Rises yet. - Oh, it was good.
- "Dark Knight Rises" filmini bile daha seyredemedim.
I haven't even seen it yet, but it's supposed to be bonkers.
Henüz görmedim ama söylenene göre olağanüstüymüş.
Actually, I was saving it for Jason, but I haven't seen him yet.
Jason'a saklıyordum aslında ama onu henüz görmedim.
I cannot believe you haven't seen it yet.
İzlememiş olmana inanamıyorum.
And while I know that you haven't chosen me as your photographer yet, I also know that you haven't seen some of my most recent work, and I thought maybe if you saw it, you'd change your mind.
Henüz bir fotoğrafçı olmadığım için beni seçmediğini biliyorum, zaten son dönemde yaptığım işleri de görmedin.
I haven't even seen it yet, and I already popped a chub.
Fotoğrafı görmeden ereksiyon oldum.
I haven't seen it yet!
Ben daha seyretmedim!
I haven't seen you do it yet.
Seni hiç uyurken görmedim.
I haven't seen it work like that yet.
Öyle olduğunu görmedim hiç.
I just haven't seen it yet.
Sadece daha görmedim.
Haven't seen it yet, but I'm sure we'll get down there.
Daha görmedim ama illa uğrarız.