I know it's a lot tradutor Turco
916 parallel translation
You know, I don't know how much money you've pumped into your assorted charities, Margaret, but it's a lot more than any $ 10 trophy they're going to hand you.
Biliyor musun, çeşitli hayır kurumlarına ne kadar para pompaladığını bilmiyorum, Margaret, fakat 10 dolarlık kupalardan çok daha fazlasını sana verecekler.
I know a lot of girls back in the States but... I think it's because when you get out here you're close to things.
Amerika'da bir sürü kız tanıyorum ama sanırım savaşı tanıdığında birçok şeyle yüzleşiyorsun.
I know it's all a lot of rot, but, um -
Hepsi biraz saçma gelebilir ama...
- I know it's none of my business but you've been seeing a lot of Amy, haven't you? I guess so.
- Biliyorum, üstüme vazife değil ama Amy'yle çok sık görüşüyorsun, değil mi?
I know it's a lot to ask, but... if I could owe you the rent for a couple weeks -
Biliyorum, biraz fazla ama... kirayı bir kaç hafta borçlanabilirsem sadece kirayı.
I didn't know you felt that way about it but seems like a lot of fuss and grief over little furniture and stuff.
Bu şekilde hissettiğini bilmiyordum, ama o küçük mobilyalarda ve eşyalarda çok fazla kavga ve acı varmış.
I know I've made a lot of promises in the past, but... This time it's not just talk.
Geçmişte çok söz verdim ama... bu sefer boş konuşmuyorum.
But sometimes it seems to me that I'm a lot older than Isak, if you know what I mean.
Ama bazen Isak'tan çok daha yaşlıymışım gibi geliyor. Ne demek istediğimi anlarsın.
You may be surprised to know it... but I've got quite a lot to give.
Şaşırmış olabilirsin ama benim vereceğim çok şey var.
Now, I know it's a lot of money, but...
Şimdi, bu para çok, biliyorum, ama...
I know you'll say no. It's a lot of money.
Hayır diyeceğini biliyorum.
I know it's asking quite a lot...
Biliyorum çok şey istiyorum...
Now, I know you've saved up a lot to say, but would you mind spreading it out?
- Konuşacak çok şey birikti biliyorum ama biraz zamana yayar mısın?
Yes, I know. There's a lot of it about.
Evet, bu konuda bir sürü şey olduğunu biliyorum.
Well, I know it's a lot, but he was rich and he had a title, so, what the hell.
Çok olduğunu biliyorum ama zengindi ve unvanı vardı. Boş ver.
L-I know it's a lot, but that's all I'll ever ask for.
Çok fazla olduğunu biliyorum, fakat talep edeceğimin hepsi bu kadar.
Look, I don't know what's going on around here, or if it's happening anywhere else, but we're a bunch of damn fools if we don't face the fact that we're in a hell of a lot of trouble, and we're gonna have to get together and fight it.
Burada ne olduğunu bilmiyorum, yada başka yerlerde ne olduğunu... ama zor durumda olduğumuz gerçeğinle yüzleşmezsek bir yığın lanet aptalız demektir... ve hep beraber kalıp, direnmek zorundayız.
I think about it a lot... on every job... about how, when it's over... I'll come home and the three of us will get to know one another.
Bunu çok düşünüyorum her işe çıkışımda iş biter bitmez eve döneceğimi ve birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı kuruyorum kafamda.
I know there's a lot of things to say... but it really isn't worth saying... so please just get out.
Söyleyecek çok şey var ama... biliyorum faydası yok... onun için, lütfen git.
You know, before you, I had a lot of lovers, it's true.
Senden önce,... bir sürü sevgili vardı, bu doğru.
I hate it. But you got to know, buddy, there's a lot of strange things happening.
Ama bilmen gerekiyordu ahbap, çok tuhaf şeyler oluyor.
I'm working on this book and it, you know, takes a lot of my energy up.
Yazdığım kitap üzerine çalışıyorum ve bu bütün enerjimi alıp götürüyor.
I know it's a lot to ask.
Biliyorum biraz ağır bir soru.
Well... er... Miss Miss Blake, you're gonna save you a lot of trouble by finding this uh, this Ted from out of town and getting him in town and down town and in here to sign this statement as to exactly what he saw and when he saw it. How the hell am I supposed to know where he is?
Bayan Blake, şu şehir dışından gelmiş olan, Ted'i bulup, bu şehre ve bu merkeze getirip, tam olarak ne gördüğünü ve ne zaman gördüğünü anlatan bir ifade verdirirseniz, başınızı büyük derde sokmaktan kurtulursunuz.
But it's not as terrible as I originally thought it was, because, you know, we like each other, and we have some laughs, and there's a lot of closeness and the whole thing is a lot easier to take.
Bu başta düşündüğüm gibi kötü bir şey değildi çünkü biz birbirimizi seviyoruz, birlikte gülüyoruz. Çok yakınız, ve bütün bunlar daha katlanılır oluyor.
I know a lot of you soccer jocks think it's okay to go out there and try to pull one over on the referee when he's not watching, but I'm here to tell you that nobody...
Birçok futbolcu için sorun olmadığını düşündüğünü biliyorum... Hakemin göremediği zamanlarda kuralları çiğnemeyi... Buradaki kimseyi itham etmiyorum.
It's just that we're gonna be spending a lot of time together and I just wanted a chance to get to know you better.
Uzun bir süre birlikte çalışacağız. Ve sadece seni daha yakından tanımak istedim.
" I know it's asking a lot.
"Biliyorum çok şey istiyorum."
I know it's a lot to ask of a boy your age... but it seems like you're the best friend he's got.
Senin yaşındaki bir çocuktan bunu istemek fazla... ama görünüşe bakılırsa, onun en iyi dostu sensin.
I imagine being in the Navy, you must know quite a lot about the sea and what's in it.
Donanmada olduğunuzdan deniz hakkında epey bir şey öğrenmişsinizdir.
Look, I know it's not much... but it's a whole lot better than letting that club you're in walk all over your life.
Bak, fazla bir şey vaad etmiyoruz ama katıldığın o kulübün hayatını ele geçirmesinden iyidir.
I don't know who it is, but somebody spent a lot of money to get this guy off the hook.
Kim bilmiyorum ama, birileri bu herifi kurtarabilmek için bayağı para harcamış.
- Once you've done time, you're never sure with yourself, even if I know I didn't do anything wrong, there's this crisis in the world they write a lot about it.
Bir kere sabıkalı oldun mu, senden hep şüphelenirler. Bir şey yapmadığımı biliyorum ama şu an dünyada bir kriz var. Herkes çok dikkatli.
I know it's a lot to ask - to work in silence for once!
Sessiz çalışmanı istemeye hakkım yok biliyorum.
I know it's a Mercedes, but it's still a lot of money.
Mercedes olduğunu biliyorum ama yine de çok pahalı.
You know, I know that's just an afternoon shopping at Neiman-Marcus to you, but to some people it's still a lot of money.
Senin için sadece Newman Marcus'ta öğleden alışverişi olabilir... ama bu bazı insanlar için hala büyük para.
I know it's a lot, but April and I have this catering idea.
Yüksek bir meblağ olduğunun farkındayım.
- I know it's a lot to ask.
- Büyük bir istek olduğunu biliyorum.
I've been looking at it a lot, you know, because it's art.
Bu resme uzun uzun baktım ben, çünkü sanat bu.
I know it's a lot you don't understand, but this is my move, this is the one that's gonna make me cop of the month. I'm gonna take you with me.
Anlamadığını biliyorum ama bu beni ayın polisi yapacak.
He's away a lot. I know. It's a hardship.
Sürekli dışarıda, onunla fazla ilgilenmiyor.Biliyorum bu onun için zor bir durum!
I know it's not very fair to me, but, um, I realize there's a lot of sentimental attachment here, and I'm prepared to offer you a 1 0 % royalty on all the petrocite
Benim için adil olmadığını biliyorum, ama, hım, burada çok fazla olduğuınun farkındayım buradaki duygusal bağın, ve size bir teklif hazırladım.
I know where you can find a lot of gold coins... but you've gotta keep it a secret.
Bir sürü altın parayı nerede bulacağını biliyorum ama bu sırrı kimseye söylememelisin.
Because I think it's my time. You know, Evan took a lot of key people with him to Japan.
Evan kilit pozisyonlardaki bir sürü insanı da Japonya'ya götürdü.
I know it's been a lot of trouble.
Biliyorum, başınıza bela oldum.
It's gonna take a lot longer, and then i don't even know if i can get into the bitch.
açabilmek için çok ugraşıcam ama bu orospunun üzerine bir delik açabilirmiyim bilmiyorum.
You know, usually when I treat a man that good he seems a whole lot happier about it.
Başka zaman bir erkeği bu denli şımartırsam çok mutlu gözükür.
- I know it's asking a hell of a lot.
Büyük bir iyilik istediğimin farkındayım.
And I know it's not exactly reasonable to expect a lot of attention under the circumstances.
Bu şartlar altında çok fazla ilgi bekliyor olmam pek te mantıklı değil, biliyorum.
I know it's asking a lot, but if anyone can do it, you can.
Biliyorum, çok şey istiyorum, ama bunu birisi yapabilirse ancak sen olabilirsin.
I know if she criticized me it's because she had high hopes for me too high, and I had a lot to live up to.
Beni tenkit etmesinin sebebinin benimle ilgili beklentileri olduğunu biliyorum. Ama onlara ulaşmam zor.