I know that you know tradutor Turco
72,650 parallel translation
I know that you're one of the protectors of the Spear of Destiny, and I know that you know where the other pieces are hidden.
Kader Mızrağı'nın koruyucularından biri olduğunu ve diğer parçaların saklandığı yeri bildiğini biliyorum.
I don't know. I just thought, if I was thinking it, it occurred to me that others might be too, and I thought you should know that.
Ben böyle düşünüyorsam, başkalarının da düşünebileceğimi aklıma geldi ve bilmen gerektiğini düşündüm.
I don't understand. See, Harvey, I know you like to make fun of me, and I know I might not mean as much to you as you mean to me, but you're my friend, and, because I don't have many, that friendship is important to me.
Harvey, benimle dalga geçmeyi sevdiğini ve senin benim için olduğun kadar benim senin için anlam ifade etmediğini biliyorum fakat sen benim arkadaşımsın ve çok fazla arkadaşım olmadığı için bu arkadaşlık benim için önemli.
No, no, I know what you told me... that you tried everything to save him, but the rescue team couldn't make it in time.
Hayır, hayır, bana ne söylediysen onu biliyorum onu kurtarmak için her şeyi denemişsin ama kurtarma ekibi oraya zamanında ulaşamamış.
I want you to know that I talked to Laurie Ann and JD.
Bilmeni isterim, Laurie Ann ve JD ile konuştum.
Well, I don't... I don't know how it works exactly, but that, uh, you were gonna do some kind of... Of review of the people you work with and how things can be done better.
Şey, bilmiyorum... tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ama bir şeyler yapacaktınız birlikte çalıştığınız kişilerin gözden geçirilmesi ve işlerin nasıl daha iyi yapılacağı ile ilgili.
I know that if spoken to, you'll speak wisely.
Dikkatli konusmam gerektigini biliyorsun.
I didn't know that you had a son.
Oğlun olduğunu bilmiyordum.
I thought I wanted to bring you on full time, but now that I know I can trust you, I'm certain I do.
Seni tam zamanlı olarak işe almak isteyeceğimi düşünüyordum ve şimdi sana güvenebileceğimi biliyorum, artık istediğimden eminim.
I know that. You know that.
Ben biliyorum, sen de öyle.
You know one of the things that I really like about the NFL?
Ulusal Futbol Ligi'nin en çok nesini seviyorum biliyor musun?
I know you believe that, but I choose to take a different lesson.
Buna inandığını biliyorum. Ama ben başka bir ders çıkartmayı seçtim.
I know you don't want me to have attachments, things that get in the way of winning... but you do.
Galibiyet yolunda önüme çıkabilecek engellerim olmasın istiyorsun. Ama senin de var.
You know, I heard that ghosts...
Duyduğuma göre hayaletler...
I did this once to a guy, you know, to, like, show him that I thought he had a small dick, and he thought I was a Crip.
Bir kere bir elemana aletin küçük demek için böyle yaptım, beni Crip çetesinden sandı.
I know that you have involvement.
İşin içinde olduğunuzu biliyorum.
Which reminds me, I know you've had a frightening and mystifying time with that horrible man, what, um, Count...
Demişken, biliyorum ki o korkunç adamın yanında korkunç ve esrarengiz anlar geçirdiniz, neydi adı, Kont...
You know, I'm pretty sure that penguins don't live in igloos.
Penguenlerin igloda yaşamadığından oldukça eminim.
Do you know what I had to do to get that?
Buna ulaşmak için ne yapmam gerekti, biliyor musun?
I-I spent years chasing down every lead, hoping against hope that, that Mitch would still be out there and alive somewhere j-just waiting for us to find him, but you know what?
Orada her bir ipucunu araştırmakla... her umudun peşinde koşmakla... Mitch'in hala orada... canlı bir şekilde bizi bekliyor olduğunu umut etmekle yıllarımı harcadım.
And I know there's a part of you that believes me, that never stopped believing.
Ve içinden bir tarafın bana inandığını biliyorumi asla inanmayı bırakmadığını...
I know that you're all scared.
Hepinizin korktuğunun farkındayım.
I know that you want me to follow my head, but I would rather be wrong about a dozen leads than not follow the ones I believe in.
Kafamı takip etmemi istediğini biliyorum, fakat inandığım ipuçlarını takip etmemektense düzinelerce ipucu hakkında yanlış olmayı tercih ederim.
I'm... I'm glad that you know.
Bunu bildiğine sevindim.
I know you're afraid because you think that I'm one of your captors, but that's a lie.
Seni tutsak edenlerden biri olduğumu sandığın için korkuyorsun ama yalan bu.
But I don't need to bond with you to know that J'onn J'onzz and the Kryptonian are your friends.
Fakat J'onn Jonzz ve Kriptonlu'nun arkadaşların olduğunu bilmem için seninle bağ kurmama gerek yok.
You are different. I know that now.
Farklısın, bunu şimdi anlıyorum.
Then you know that I can't just stay here and let these monsters hurt you and your friends.
O zaman sende biliyorsun ki burada kalıp o canavarların sana ve arkadaşlarına zarar vermesine izin veremem.
I will let them know that you're going away.
Gideceğini onlara haber veririm.
- Um, well, I just wanted to let you know that Maggie and I are dating.
- Maggie ve benim çıktığımızı bilmeni istedim.
I asked you here because I wanted to let you know that I forgive you. That I still love you.
Seni buraya çağırttım çünkü seni affettiğimi hala seni sevdiğimi bilmeni istedim.
And I wanted you to know so that you could be prepared.
Ve bilmeni istedim ki hazır olasın.
I don't know where you got that,
Bunu nerden buldunuz bilmiyorum ama ben değilim.
If you watch that video, I know you'll find something.
Eğer videoyu izlersen, bir şeyler bulacağını düşünüyorum.
Hey, I just wanted to let you know that you're awesome.
Sadece sana harika olduğunu söylemek istedim.
I wanna trust you, but I have to know that you're telling me the truth.
Sana güvenmek istiyorum, fakat bana doğru söylediğini bilmem gerek.
I just gotta say that I'm pretty sure this Cisco fellow and I would just be BFFs if, you know, we lived in the same dimension.
Söylemem gerek ki dostum Cisco ile aynı boyutta yaşasaydık eminim çok iyi arkadaş olurduk.
Look, Mother, I know that you love me, okay?
Bak anne, beni sevdiğini biliyorum, tamam mı?
And I know that you think you want what's best for me.
Ve benim için en iyisini istediğini düşündüğünüde biliyorum.
I want you to know that Kara Zor-El will be safe.
Bilmeni isterim ki Kara Zor-El güvende olacak.
You know I can't do that.
Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
That you know what's right for her. I...
Onun için doğru olanı bildiğini.
I know you understand that.
Bunu anladığını umuyorum.
You know that because I told you about this falafel stand.
Bu falafel standından da sana ben bahsetmiştim.
You know, I... I just thought if I could make this work, I would prove to the world and to my mother that I was as good as the golden boy.
Ben de, belki bunu yapabilirsem anneme ve dünyaya onun kadar iyi olduğumu kanıtlayabilirim diye düşündüm.
You know, I remember that feeling.
O hissi bilirim.
Look, I know that you didn't mean to attack everybody the way that you did before.
Bak, orada insanlara saldırmak istemediğini biliyorum.
And I know that you are meant for bigger things, better things.
Daha büyük, daha iyi şeyler yapabileceğini biliyorum.
Uh, yeah, I will make sure that James cleans all this stuff up as soon as we, you know, save the world.
Tamam, dünyayı kurtarır kurtarmaz James'ten eşyalarını kaldırmasını isterim.
Jay, brah, you and I both know that a rich, powerful black man in America...
Jay ikimiz de biliyoruz ki... Amerika'daki zengin, güçlü ve siyahi adam...
And that's why if I get paid on time next week, which, when you're a contractor, you never really know.
Gelecek hafta zamanında ödeme alırsam... Müteahhit olunca hiç belli olmuyor gerçi.