I know you don't trust me tradutor Turco
159 parallel translation
You know, you don't even trust me enough to tell me why I did it.
Bunu neden yaptığımı söyleyecek kadar bile bana güvenmiyorsun.
It is normal, you don't know me, but I myself have to trust you.
BU çok normal, beni tanımıyorsunuz, ama ben size güveniyorum.
Look, I know you don't know me from a hole in the wall but you've gotta trust me.
Beni tanımadığını biliyorum, ama güven bana.
Mike, I know you don't trust me.
Mike, bana güvenmediğini biliyorum.
I don't know you I don't blame you ; trust me
Yalan söylemiyorum. İnan bana.
Captain, I realize you don't know me and you've got no reason to trust me.
Kaptan, beni tanımadığının ve güvenmek için bir sebebin olmadığının farkındayım.
You don't trust me here, but you'll send me to a country I don't know?
Hem Via dei Giubbonari için bana güvenmiyorsun hem de beni bilmediğim bir ülkeye göndermek istiyorsun.
I don't know if your husband ever told you this but he has a very dangerous job and those two men in that car, like you, think that I'm him only they don't trust me.
Kocan hiç bahsetti mi bilmiyorum ama çok tehlikeli bir işi var. Ve o arabadaki adamlar, tıpkı senin gibi, benim o olduğumu sanıyorlar ve bana güvenmiyorlar.
You got no reason to trust me and I know you don't want to hear any more promises so I'm just gonna tell you the truth.
Bana güvenmek için bir nedenin yok ve artık daha fazla vaat dinlemek istemediğini biliyorum. Bu yüzden gerçeği söyleyeceğim.
I know you don't trust me but I'm different from her.
Biliyorum bana güvenmiyorsun ama ben üvey-annenden farklıyım.
Trust me. I don't know his name but you can find him in the Baltimore City lockup.
Güven bana. Adını bilmiyorum ama Baltimore Hapishanesi'nde. Ara onları.
I don't know him, and I know he doesn't trust me, so I'm going to ask you to get it to him.
O da bana güvenmiyor. Senin vermeni istiyorum.
I don't know how, but I promise you I will. Trust me.
Nasıl yaparım bilemiyorum ama söz veriyorum size bu parayı ödeyeceğim.
I know, that you don't trust me, but Emmi is incorruptible.
Bana güvenmeyeceğinizi biliyordum ama Emmi her zaman dürüsttür.
I know you don't really trust me, but in helping you, I'm helping myself.
Bana güvenmediğini biliyorum, ama sana yardım ederken, kendime yardım ediyorum.
Dad, I know you don't think I care about what you think of me, - but I really want you to trust me.
Baba, senin hakkımda ne düşündüğünü umursamadığımı sanıyorsun ama bana güvenmeni istiyorum.
I may be stubborn at times, and late to work often, and I don't always know when to shut up, like right now, but trust me, even if I told you the truth, you wouldn't believe me.
Çoğu zaman inatçı olabilirim ve sıklıkla işe geç kalabilirim ve çoğunlukla çenemi ne zaman kapatmam gerektiğini bilmiyor olabilirim şu anda olduğu gibi, ama bana güvenin, gerçeği anlatsam bile bana inanmazdınız.
You don't wanna know how many men I've slept with. Trust me.
Kaç erkekle yattığımı bilmek istemezsin Pacey, güven bana.
So don't you trust me, then, to know how I feel? Yeah
bana güvenmiyor musun, o zaman ne hissettiğimi nasıl bileceksin?
He's a politician, last guy on earth you want to trust, but I don't know why he'd want to kill me.
O bir politikacı, bu dünyada güveneceğin en son kişi, ama beni neden öldürtmek isteyeceğini bilemiyorum.
Okay, I don't know if you are a seafood guy but... you're gonna have to trust me on this.
Pekâlâ, deniz ürünlerinden hoşlanır mısın bilmem ama bu konuda bana güvenmelisin.
I know you don't trust me with Haley, but I like her a lot, you know?
Bana Haley konusunda güvenmediğini biliyorum ama ondan çok hoşlanıyorum. Biliyor musun?
Look, I know you don't know me and you have no reason to trust me, but... I want to help you.
Bak, beni tanımadığını ve bana güvenmek için hiç bir nedenin olmadığını biliyorum, ama sana yardım etmek istiyorum.
You know, you act like you're all about brute force, but you're a finesse player, man. Trust me, son. Don't budge until you hear the magic words, "oh, I'll justdo it myself."
bilirsin, herşeyi kaba kuvvetle hallediyormuş gibi görünüyosun, ama sen sinsi bir oyuncusun, dostum güven bana, oğlum sihirli kelimeleri duyana kadar pes etmemelisin :
I know you don't like me and don't trust me, and I can see why
... beni sevmediğini ve bana güvenmediğini biliyorum ve bunun nedenini anlayabiliyorum.
Turk, you're the one I don't know if I can trust, so how am I supposed to trust that I can trust you telling me that I can trust you?
Turk, güvenip, güvenemeyeceğime emin olmadığım kişi sensin, bu durumda senin, sana güvenebileceğimi söylemene nasıl güvenebilirim?
I know you don't trust me, Jonathan.
Bana güvenmediğini biliyorum, Jonathan.
Look, I know you don't trust me... but if Cowen uses his new atomic weapons to enslave other worlds, then the Genii are no better than the Wraith, and you can have your ZPM, but you must help me stop that from happening.
Bakın bana güvenmediğinizi biliyorum ama eğer Cowen yeni atom bombalarını diğer gezegenleri köleleştirmek için kullanırsa o zaman Geniiların Wraithlerden bir farkı kalmaz ve siz SNM'nizi alabilirsiniz ama bunun olmaması için bana yardım etmelisiniz.
And I know you don't know who that is, either, but trust me, you're gonna love her.
Ama güvenin bana, ona bayılacaksınız.
I mean, I tell you stuff, but you don't know the half of it, trust me.
Yani, sana birşeyler anlatıyorum, ama inan bana yarısını bile bilmiyorsun.
Listen, I know it's absurd to ask you to trust me under these circumstances, but believe me, you don't want to know.
Dinle, bu şartlar altında "bana güven" dememin... saçma olduğunu biliyorum... ama inan bana, öğrenmek istemezsin.
I don't like it any more than you do, trust me, but maybe this guy doesn't know where he is.
Ben de bundan hiç hoşlanmıyorum. Sen de öyle, inan bana. Ama belki de bu adam nerede olduğunu ya da ne olduğunun farkında değildir.
I just came here to tell you that you don't have to worry about me in, you know, coming here, and I'm very, very sorry for what I've put you through, but trust me.
Artık benden korkmana gerek kalmadığını ; söylemek için geldim. Yani buradayım ve..
and I trust doc, and I trust detective jordan, but you're from the FBI, and if you tell me that I don't-I don't need to see or I don't need to know,
Doktora da Dedektif Jordan'a da güveniyorum. Ama siz FBI'dansınız ve bana görmeme ve bilmeme gerek olmadığını söylerseniz size inanırım.
Becca, I know that you don't really feel safe, but trust me, you are. I think the best thing for you is just to get a good night's sleep. I can't.
Bak, biliyorum kendini güvende hissetmiyorsun ama inan bana sanırım yapacağın en iyi şey iyi bir uyku çekmek olacak.
I know you don't trust me.
Bana güvenmediğinizi biliyorum.
- I know, you don't trust me, and I don't even know if you like me.
- Biliyorum, bana güvenmiyorsun, hatta beni sevip sevmediğini de bilmiyorum.
Walter, I don't know what you think you're doing here, but trust me, this line of work doesn't suit you.
Walter senin burada ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum, ama güven bana bu tarz bir iş sana hiç uymuyor.
I know you don't trust him, But he's taking good care of me.
Ona güvenmediğini biliyorum ama benimle yakından ilgileniyor.
I know you don't see it, but he scares me, and I don't trust him.
biliyorum farkında değilsin, fakat beni korkutuyor ve ona güvenmiyorum.
I know you running the show but this is me. You don't trust me by now?
Kontrol sende biliyorum ama bana güvenmiyor musun?
I know you don't trust me, but you need to get off this island.
Bana güvenmediğini biliyorum. Ama bu adadan herkes gibi senin de gitmen gerekiyor.
Well, I don't know yet, but you can trust me.
Henüz bilmiyorum, ama bana güven.
I know you don't see it but things will change. Trust me.
İnanmadığını biliyorum ama bir şeyler olacak.
I know you don't trust me, and you have a very good reason not to.
Bana güvenmediğini ve güvenmemek için iyi bir sebebin olduğunu biliyorum.
Okay, I know that you don't trust them, but do you trust me?
Tamam, onlara güvenmediğini biliyorum. Bana da mı güvenmiyorsun?
What hurts the most is that you didn't tell me... that you don't trust me and don't know how much I love you.
En çok üzüldüğüm de, bana söylememen oldu. Bana yeterince güvenmemen, seni ne kadar çok sevdiğimi anlamaman.
I know you don't trust me.
Bana güvenmediğini biliyorum.
- Trust me, you don't wanna know. - I do.
İnan bana bilmek istemezsin.
- I know you don't trust me.
- Bana güvenmediğini biliyorum.
I know you don't trust me.
- Bana güvenmediğini biliyorum.