I learned tradutor Turco
10,129 parallel translation
So I learned to hate.
O yüzden nefreti öğrendim!
I learned I don't like the ocean.
Okyanusu sevmediğimi öğrendim.
This reminds me of something I learned from my first commander.
Bu bana ilk komutanımdan öğrendiğim bir şeyi hatırlatıyor.
But then, I learned they had walked into a trap.
Ama sonrasında, bir tuzağa düştüklerini öğrendim.
I learned a lot.
Çok şey öğrendim efendim.
Trust me, I learned long ago to surrender while yet holding firm inside.
Güven bana, uzun zaman önce katı biri olduğum halde teslim olmayı öğrendim.
- I learned to adapt.
Adapte olmayı öğrendim.
I learned all my moves from the best in the business.
Hamlelerimi, işinde en iyi olan kişiden öğrendim.
I learned from her playbook, so...
Bu işi onun taktiklerinden öğrendim, o yüzden...
I learned how to change the distance between atoms.
Atomlar arasındaki mesafeyi değiştirmeyi öğrendim.
But all I learned... was we know nothing.
Ancak tek öğrendiğim hiçbir şey bilmediğimiz oldu.
Oh, Happy, there's something I learned as the Dark One. If your name is on something, hold on to it.
Neşeli, Karanlık Olan olduktan sonra öğrendiğim bir şey varsa o da, üstünde ismin yazan bir şey varsa onu yanından ayırmamak.
It was not until this past year... when I learned of the infamous event in Whitechapel, London, 1888... that a far larger pattern took shape.
Ta ki geçen sene 1888 yılında Beyaz Şapel'de işlenen ve daha büyük ses getiren cinayetlere kadar.
But then... when I learned how to speak again, I convinced my owner to feed my father to his lion.
Tekrar konuşmayı öğrendiğimde ise sahibimi babamı aslanlara atması konusunda ikna ettim.
One thing I learned the hard way is not to tell your secretary everything.
Zor yoldan öğrendiğim bir şey var ki sekreterine her şeyi söylememelisin.
I learned one more thing thanks to you, Chef.
Şef sizin sayenizde bir şey daha öğrendim.
I learned that from you.
Bunu senden öğrendim.
Guess who I learned it from.
Bil bakalım ben kimden öğrendim.
You know, before I learned that the other Wells was the man who murdered my mom, I looked up to him.
Diğer Wells'in annemi öldüren kişi olduğunu öğrenmeden önce ona saygı duyardım.
You know what I learned?
Ne öğrendiğimi biliyor musun?
I learned, today, something important...
Bugün önemli bir şey öğrendim.
- I learned it from you.
- Senden öğrendim.
I learned something today.
Bugün bir şey öğrendim.
" That's when I learned that guns can blow a vato away.
Silahların bir vato'yu öldürebileceğini öğrendim.
I learned a little about cults during that year I was a Scientologist.
Scientologist olduğum o yıl tarikatlar hakkında bir şeyler öğrendim.
I just tried to mimic what I learned.
Sadece öğrendiklerimi taklit etmeye çalıştım.
I learned it here.
Burada öğrendim.
I learned a lot from him.
Ondan çok şey öğrendim.
I never learned to change a tire, and my life turned out fine.
Lastik değiştirmeyi hiç öğrenmedim ve hayatım iyi geçti.
That is the name of the man claiming the identity of your husband, Gawain, who I've learned was killed in the same battle as my husband.
Kocan Gawain'in kimliğine bürünen adamın adı. Öğrendiğime göre, kocam gibi o da aynı savaşta ölmüş.
I've actually learned a lot from you, Jamie Campbell.
Aslında senden çok şey öğrendim, Jamie Campbell.
I think we've all learned not to judge based on our past mistakes.
Sanırım hepimiz geçmiş hatalarımızdan sonra yargılamamayı öğrendik.
I've learned a thing or 10 from you today, Falcon.
Bugün senden bir ya da on şey öğrendim Falcon.
I've learned that the greatest crime of all is a life without faith.
Büyük bir suçla baş etmeninin büyük bir inanç olmadan mümkün olmadığını öğrendim.
Well, I went to see a learned man about why God is punishing me.
Tanrı'nın beni niye cezalandırdığını öğrenmek için bir alimle görüşmeye gittim.
I'm... very sorry to tell you this, but we... learned that he died.
Çok üzgünüm ama biz onun öldüğünü öğrendik.
And I've learned that it's the losses that require us to be brave.
Ve asıl cesur olmamızı gerektirenin yenilgiler olduğunu öğrendim.
But, um... she passed away before I even learned to gallop.
Ama daha ben ata binmeyi öğrenmeden annem vefat etti.
And one of the things I've learned from my moms, from watching the way they've lived their lives, is that when you're lucky, it is your job to give something back.
Ve Annemlerden öğrendiğim şeylerden biri ise, hayatlarını yaşama yollarını izlerken gördüm ki, eğer şanslıysan, sende birşeyler vermeyi görev edinmelisin.
But I've learned of a bit of Trinidadian Obeah.
Ama Trinidadlı zenci büyüsü öğrenmiştim.
I just hope you learned something in all this.
Umarım tüm bunlardan bir şeyler öğrenmişsinizdir.
Mr. President, if I've learned one thing today it's that sometimes you have to not give a [bleep]!
Bay Başkan, bugün bir şey öğrendiysem o da, bazen hiçbir şeyi siklememek gerektiğidir!
Oh, I also learned this...
Ayrıca şunu öğrendim.
I've learned that when you're in a loving family there's nothing wrong with a little horsin'around.
Sevgi dolu bir ailedeyken biraz atlaşmanın sakıncası olmadığını öğrendim.
I've been on this island three years, learned some things.
Üç yıldır bu adadayım, Bir şeyler öğrendim.
I hope we learned a lesson of the benefits of trusting our friends with our problems.
Umarım sorunlarımızda, arkadaşlarımıza güvenmenin yararları hakkında bir ders çıkarmışızdır.
I've learned that.
Bunu öğrendim.
Well, I think we all learned something today.
- Bugün hepimiz bir şeyler öğrendik bence. - Diğer bir haberimiz ise :
I learned it here.
- Burada.
When I first learned about my powers,
Güçlerimi ilk öğrendiğimde aynı duyguyu ben de yaşamıştım.
Well, since coming to this island, I've learned I can do a lot of things that I didn't think I could.
Bu adaya geldim geleli yapamayacağımı düşündüğüm şeyleri yapabildiğimi öğrendim.