I left him a message tradutor Turco
82 parallel translation
I left him a message, though.
Ona bir mesaj bıraktım.
I left him a message
Ona mesaj bırakmıştım.
I left him a message this morning.
Ona bu sabah mesaj bırakmıştım.
I left him a message, but I don't think he'll hear it.
Ona mesaj bıraktım, ama duyacağını sanmıyorum.
I left him a message.
Ona mesaj yazdım.
I left him a message to meet us.
Bizimle buluşması için ona mesaj bıraktım.
Because it's his night, And I left him a message to pick The 2 of you up after school.
Çünkü onun gecesi ve okuldan sonra ikinizi alması için mesaj bıraktım.
This Jeffries guy wasn't in his office yet so I left him a message to pick you up right here.
Jeffries denen adam daha büroya gelmemiş ben de gelince seni buradan alması için ona mesaj bıraktım. Bekle burada.
This Jeffries guy wasn't in his office yet so I left him a message to pick you up right here.
Jeffrey denen adam ofisinde değildi ben de seni burdan alması için ona mesaj bıraktım.
- I left him a message.
- Ona bir mesaj bıraktım.
I left him a message four hours ago.
Baksana bana telefonunu ver.
Well, I left him a message.
Adama mesaj bıraktım.
I left him a message that said, "Hey, you know this - " this idea that you've invested millions in?
Ona şöyle bir mesaj bıraktım : " Hani şu milyonlarını yatırdığın fikir var ya,..
- I left him a message.
- Ona mesaj bıraktım.
I left him a message.
Ona bir mesaj bıraktım.
I left him a message on his answerphone.
Telesekreterine mesaj bıraktım.
I left him a message.
Mesaj bıraktım.
Yeah, I left him a message, I think.
Evet, ona bir mesaj bıraktım. Sanırım.
I left him a message.
Ona mesaj bıraktım.
I left him a message at the cantina.
Barda ona mesaj bıraktım.
I, uh, I left him a message, told him I was gay. And he never even called me back.
Ona eşcinsel olduğumu söyleyen bir mesaj bıraktım, o günden beri de aramadı.
I left him a message, and I know he's gonna- - and I called my sister and my mom, so someone's gonna be down here.
Ona mesaj bıraktım, ve o eminim- - ve kız kardeşimi aradım, ve annemi yani birileri burda olacaktır.
I promised to give you a message when I saw him on the night before he left England... a year ago.
Bir yıl önce, kendisi İngiltere'den ayrılmadan, sana bir mesaj ileteceğime... Harry'e söz vermiştim. Bir yıl önce mi?
I left a message for him at the Avis office, but there seems to have been some misunderstanding.
Onun için Avis ofisine mesaj bıraktım ama bir yanlış anlama oldu galiba.
I left a message for him.
Ona bir mesaj bıraktım.
We left a message, but I figured you'd probably see him first.
Mesaj bıraktık, ama herhalde onu ilk sen görürsün.
Hey, I just left Hagerty a little message to show him what I feel about his uniformity code
Haggerty'e " Düzen Kuralları'yla ilgili ne hissettiğime dair küçük bir mesaj bıraktım.
This is- - He left me a message. I'm supposed to meet him tonight- -
Bana bu geceki buluşmamızla ilgili bir mesaj bırakmış.
I already left him a message.
Ona çoktan mesaj bıraktım.
So I left Fergus a message from Seal Court, which apparently put him on our trail, and he came here looking for answers... he and Cropper from the sound of it.
Seal Court'tayken Fergus'a mesaj bırakmıştım bu şekilde izimizi buldu ve yanıt aramak için buraya geldi. Anladığım kadarıyla o ve Cropper.
Christopher's out of town. I think Maureen called him and left a message but it doesn't matter because he's not here.
Galiba Maureen onu arayıp not bırakmıştı ama önemli değil, çünkü o yanımda değil.
I didn't kill him. You left a threatening message on his answering machine.
Telesekreterine mesaj bırakıp savaş ilan etmişsin.
I know Dr. Witherspoon left him a message.
Dr. Witherspoon ona bir mesaj bırakmıştı.
I reserved him a plane ticket and left a message on his cell.
Ona bir uçak bileti aldım ve telefonuna mesaj bıraktım.
Only he left a message, but I haven't heard from him.
Sadece bir mesaj bırakmış ama ondan bir haber alamadım.
I looked for him but he wasn't around, so I called Ted and left him a message.
Onu aradım ama etrafta yoktu. O yüzden Ted'i arayıp bir mesaj bıraktım.
I left you a message a couple hours ago about him. What?
- Size birkaç saat önce onunla ilgili mesaj bırakmıştım.
I can't ask my father because he left a message on my machine telling me to stop looking for him.
Babama soramıyorum çünkü telesekreterime onu aramayı bırakmamı söyleyen bir mesaj bıraktı.
I left him a very nice message, though.
Ama ona güzel bir mesaj bıraktım.
Well, I didn't speak to him, he just... And left a message.
Konuşmadım, o sadece sesli mesaj bırakmış.
Well, I left a message with him when I switched hotels.
Mesaj bırakmıştım, otelleri değiştirdiğim zaman.
Joe Jankowski. I left a message for him.
Ona mesaj bıraktım.
He didn't call after our last date, so I called him, left him a message, a horrifying, embarrassing message.
Son buluşmamızdan sonra aramadı, bu yüzden ben onu aradım, korkunç ve utandırıcı bir mesaj bıraktım.
Okay, it was dixon, and now I have to call him back because I just left him the weirdest message in the wor... what happened to waiting a week?
Tamam, Dixondı, ve şimdi onu geri aramam gerekecek. Çünkü çok garip bir mesaj bıraktım tele... Bir hafta bekleme işine ne oldu?
I called Jay and I left a message that I wanted him to do a background check on David.
Jay'i aradım ve ondan David'in geçmişini araştırmasını istedim.
- I just left him a message.
- Ona bir mesaj bıraktım.
I left a message with him yesterday.
Dün mesaj bıraktım.
I just left him a fifth message.
Az önce 5. defa mesaj bıraktım.
Yeah, I saw him in the woods, and he left an "A" message.
Evet. Onu ormanda gördüm, ve "A" notu bıraktığını da
Well, I left a message for him at the checkpoint in Peru.
perudaki kontrol noktasına onun için mesaj bırakmıştım.
I left a message for Tommy to tell him to get over here.
Tommy'e buraya gelmesi gerektiğini söyleyen bir mesaj bıraktım.