I like you very much tradutor Turco
577 parallel translation
I like you very much.
Senden çok hoşlandım.
I like you very much
Senden çok hoşIanıyorum.
I like you very much...
Senden çok hoşlandım.
I like you very much.
Sizden çok hoşlandım.
You see, I like you very much.
Sizden çok hoşlanıyorum.
I like you very much but...
Çok çekicisin, hoşsun ama...
L... I like you very much, Celia.
Senden çok hoşlanıyorum Celia.
I like you very much and I want to see you again.
Senden çok hoşlandım ve seninle tekrar görüşmek istiyorum.
I like you very much.
Senden çok hoşlanıyorum.
I like you very much.
Senden hoşlandım.
Yes, I like you very much.
Evet, sizi çok seviyorum.
I was only saying I like you very much.
Sizden hoşlandığımı söylüyordum sadece.
I like you Very much.
Senden çok hoşlanıyorum.
I like you very much.
Seni seviyorum.
Don't you know that I like you very much?
Seni çok sevdiğimi bilmiyor musun?
I like you very much.
Seni çok sevdim.
But I'd like very much to have you stay at my house.
Ama sizi evimde ağırlamak isterim.
My husband! Whoever he is, I've got the feeling he doesn't like you very much.
Her kimse, sizden pek hoşlanmıyor gibime geldi.
I don't like to talk behind people's backs, sir, but I don't think Alvin likes you very much.
İnsanların arkasından konuşmayı sevmem efendim ancak Alvin'in sizden pek hoşlandığını sanmıyorum.
I'd like very much to have you join us later for supper.
Daha sonra yemekte bize katılmanı çok isterim.
Thank you very much, but I shall leave like anyone else.
Çok teşekkür ederim, ama farklı yerden çıkmayacağım.
I don't like you very much, though.
Hayır. Ama pek de hoşlanmıyorum.
I want to write him... and tell him that you and I have met and that we like each other very much.
Ona, tanıştığımızı ve birbirimizden hoşlandığımızı yazmak istiyorum.
I think you'll like Palm Beach very much.
Bence Palm Beach'e bayılacaksınız.
I should like very much to talk to you, but these women... come, let us go to the veranda where we will not be disturbed.
Şu kadınlardan kurtulursak, sizinle konuşacaklarım var. Verandaya çıkalım.
I mean, all the fellows would like to thank you very much, for everything.
Hepimiz, bizim için yaptıklarınıza çok teşekkür ediyoruz.
And I like very much to add you girls to it.
Sizleri seve seve eklemek isterim.
- I assure you that I like it. - Thank you very much.
Çok beğendim.
I think Dad will like you very much.
Bence babam seni çok sever.
- I would like you very much to go.
- Gitmeni çok istiyorum.
Did you like her very much... when you grew up together, I mean.
Büyürken ondan hoşlanıyor muydun.
I'd very much like to meet you, Baron.
Sizinle tanıştığıma memnun oldum Baron.
I doubt very much that you'd like her in The Hairy Ape.
"Kıllı Maymun" da oynamasını isteyeceğinizden şüpheliyim.
You know, I have a feeling you don't like me very much. Why?
Ne var biliyor musunuz, içimde beni pek sevmediğinize dair bir his var.
I like you and you don't dislike me very much.
Ben seni seviyorum, sen ise benden nefret ediyorsun.
I'd like very much to have dinner with you.
Sizinle yemek yemekten büyük zevk alırım.
I'd like to see you again... very much.
Seni yeniden görmek isterim hem de çok.
I wouldn't like it very much if you weren't.
Aksi pek hoşuma gitmezdi.
So I put it to you, Benson... that you'd very much like to see me gone.
Bu yüzden senden şüphelendim Benson. Ortadan kaybolmamı çok isterdin. Ölmemi yani.
You must like your mother very much, I guess.
Sanırım anneni çok seviyor olmalısın.
How would you like me to show you how to make it? I'd like it very much.
Nasıl yapıldığını size göstermemi ister miydiniz acaba?
Please, Maude, I should like it very much if you would pour it for me.
Lütfen, Maude, bana da koyarsan çok memnun olurum.
But one does, you see. And that's not a thought that I like very much.
Konuya böyle de bakabilirsiniz ama bu benim hoşuma gitmez.
Mr. Hirsh, if you have a story, I'd very much like to see it.
Bay Hirsh, bir hikâyeniz varsa görmeyi çok isterim.
Ally, I want you to know, both of us, we'd like very much for you to come and live with us.
Ally, şunu bil ki, ikimiz de gelip bizimle yaşamanı çok isteriz.
No, sir, but I would very much like to have one with you, sir.
Hayır, efendim. Ama sizinle bir bardak içmek çok hoşuma gider, efendim.
I would like very much, if you don't mind, to get to my room as soon as possible.
Mahzuru yoksa en kısa sürede odama gitmek istiyorum.
You know, nothing special, just sandwiches and milk. But I'd like it very much if you'd come up to the house.
Özel bir şey yok, sadece sandöviç ve süt ama eve gelmenizi isterim.
I REALLY LIKE YOU VERY MUCH, AS A MATTER OF FACT
Teşekkürler. Ama almayayım teşekkürler.
I-I don't feel very much like celebrating tonight, if you don't mind.
Eğer sakıncası yoksa, bu gece kutlama yapacak gibi hissetmiyorum.
You look very much like a girl that I know.
Tanıdığım bir kıza çok benziyorsunuz.