I need to go now tradutor Turco
441 parallel translation
- I think I need to go now.
- Sanırım artık gitmem gerekiyor.
I promise to flood the entire cargo hold with baryon radiation as a precaution but I need to go now, or I'll lose the entire consignment.
Önlem olarak tüm yükü, Baryon radyasyonuna tutacağıma söz veririm. Ama hemen yola çıkmalıyım yoksa tüm yükü kaybederim.
- I need to go now.
- Hemen gitmem lazım.
And if I'm gonna keep my shit together, I need to go now.
Soğukkanlılığımı korumak için hemen gitmeliyim.
I need to go now.
Şimdi gitmeliyim.
- I need to go now.
- Şimdi gitmem gerek.
How could you do this to me? And why should you go now that it's all over, and I need you? - Why?
Rhett, bunu bana nasıl yaparsın neden herşey bittikten ve sana bu kadar ihtiyacım varken gidiyorsun?
- Now I really need to go, bye.
- Şimdi gitmem lazım, hoşçakal.
If I gave it to you now, you wouldn't need me anymore and you might go after Roschmann by yourselves.
Onu şimdi verseydim, bana artık ihtiyacınız kalmazdı... ve Roschmann'ın peşine kendiniz düşerdiniz.
- I need to stop a minute. - No, you can't go now.
- Benim durmam gerekli.
I may not need to go now.
Sanırım gitmem gerekmeyecek.
The lord asked me... to deliver an urgent letter I need to go to the city now
Yargıç benden.... teslimat yapmamı istediği ve... şehir dışında olmalıyım!
Do you really have to go? They laugh at me all the time, but I know they need me now.
Gerçekten gitmek zorunda mısın?
I feel the need for freedom Now it's time to go
Özgürlüğü hissetmeye ihtiyacım var Şimdi ayrılma zamanı
I just need to go and be in the forest right now.
Ona çok sert bağırmayın.
You go now, I need to see someone downstairs.
Haydi sen git. Benim aşağıda görmem gereken biri var.
We should go to Sicily together. I won't let you go alone, now that you need help.
Yalnız gitmene izin veremem şimdi senin yardıma ihtiyacın var.
Now I need you to go clean out my toilet.
Şimdi tuvaletimi temizlemeye gidebilirsin.
Now I need to go.
Şimdi gitmem lazım.
Now I need it to go home.
Şimdi eve gitmem gerekiyor.
I need you to tell your teacher that you need to get back on the boat and go home right now.
Öğretmeninize gidip bota binmeniz ve hemen eve dönmeniz gerektiğini söyleyin.
I don't think we need to go there right now.
Şu anda buna girmemize gerek yok.
And now, I need you tonight to go and make the money.
Ve şimdide, gidip para kazanmana ihtiyacım var.
I really think you need to go now.
Gerçekten gitmen gerektiğini düşünüyorum.
You can go now, I need to be alone.
Şimdi gidebilirsin, yalnız kalmalıyım.
I need to go back upstate right now.
Hım, şu anda şehir dışına çıkmaya çok ihtiyacım var.
All right, now, if you want to go down to the street, I may need your help in a minute.
Pekâlâ, caddeye inersen bir dakikalığına yardımına ihtiyacım olabilir.
You can let me go now. Before that happens, you, Sister Marie and I need to spend a little time together. No.
Beni artık bırakabilirsiniz.
Right now, I need to finish my pie and go on home.
Şu an böreğimi bitirip eve gitmek istiyorum.
And the last thing I need is a blind son. Now, wash your eyes, and you can go to the Lyric.
Şimdi gözlerini yıka ve istiyorsan sinemaya git.
- And now I need to go.
Biliyorum, buradan gitmem gerek.
I need to go to the crib right now.
Hemen oraya gitmem gerekiyor.
I feel like I I just really need to listen to my inner instinct and my inner instinct says "Don't go right now."
İç sesim "Şu anda yarışma alanına gitme" diyor. Ben de gitmiyorum.
And now that the trolls have the key, we really need to go protect Kate.
Anahtar cücelerde şuan, Kate'i korumak için gitmemiz gerek.
Because I'm always the one that's stopping things and now you are so maybe I need to go further.
Çünkü her zaman durduran ben oluyordum ama şimdi sensin bu durumda belki de daha ileri gitmem gerekiyor.
If you need to use the bathroom you should go now,'cause I have a lot to say.
Eğer tuvalet ihtiyacın varsa, hemen git. Çünkü söyleyecek çok şeyim var.
Now, if you'll excuse me, I need to go find out what it means to be black like me.
Şimdi izninle, benim gibi zenci olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışmam gerek.
Mark, I need you to go to the restaurant right now.
Tamam, evet. Hemen restorana gitmeni istiyor. Tamam, mark gidiyor.
I have to go now and I really need your help. Please!
Gitmeliyim ve gerçekten yardımına ihtiyacım var.
I need to go home right now.
Eve dönmem gerekiyor.
I need to go out and work the road now.
Dışarıya çıkıp yollara düşmeliyim.
But we won't go into that now. I need a favor, Archie. I want you to see jill he.
Orrie, ikinizi bilen başka kim vardı?
Right now, you need to go take care of your man, and I need to take care of mine.
Şu anda, gidip erkeğine bakmalısın ve ben de benimkine bakmalıyım.
I've just got so much coming up right now... and I need to go in my room and sob for an hour.
Şu sıra her şey üstüme üstüme geliyor. Odama çekilip bir saat ağlamak istiyorum.
- Fine All I need now is another car to go by with a muffin and a paper
Şimdi tek ihtiyacım olan bir muffin ve kağıtla gidecek başka bir araba.
Let's go, y'all need to get up in this Chinese food...'cause, you know, I'm looking kind of needy right about now.
Haydi kalkın bakalım, hepiniz Çin yemeğine gelin çünkü şu anda ben çok acıktım.
I need to go one-on-one with him. Right now.
Onunla bire bir olarak görüşmek istiyorum, hemen şimdi.
I promise I will explain everything when we get home, but right now we need to go.
Ben Eve gidince her şeyi açıklayacağım söz veriyorum, ama şu anda biz gitmek gerekir.
I mean, you know, you spent your whole life putting Lucas first and he's a good kid, but now you need to go after a dream of your own.
Yani, bilirsin, tüm hayatını Lucas'a adadın. Ve o çok iyi bir çocuk. Ama artık hayâllerinin peşinden gitme zamanın geldi.
Now I really need to go to the bathroom.
Şimdi gerçekten tuvalete gitmem lazım.
We need to parcel out Aksel's election meetings and I suggest we go ahead with Ole's anniversary celebrations now that the press has been invited.
Aksel'in seçim mitinglerini bölüşmemiz laızm. Ole'nin yıldönümü kutlamalarıyla devam etmeyi öneriyorum. Ne de olsa basın da davetli.