I need you to know tradutor Turco
7,212 parallel translation
And while it both excites me and terrifies me, it's something I know I need to give 100 % to, and, in doing so, our relationship would get short-changed, you will be short-changed.
Hem heyecanlıyım hem de ürküyorum. Bütün zamanımı buna ayırmalıyım. Böyle olunca, ilişkimiz bundan etkilenecek.
I need to know how you came upon this information.
Bu bilgiyi nereden öğrendiğini bilmem gerek.
I will tell you everything you need to know.
Bilmen gereken her şeyi anlatacağım.
I talked to my lawyer, and she's impressed upon me that I need to tell you what I know.
Sonrasında avukatımla konuştum ve size tüm bildiklerimi anlatmam için beni ikna etti.
I'm going to need, you know, a, I don't know, a solid day.
Tüm bir güne ihtiyacım olacak galiba.
I need to know you have my back.
Beni koruyacağını bilmek istiyorum.
That's good to know the next time I need a, you know... a tool.
Bunu öğrenmek iyi oldu. Bir dahaki sefere olur da bir dallamaya ihtiyaç duyarsam...
Alicia, I know this is embarrassing for you, but we don't need to explain your life.
Alicia, bunun senin için utandırıcı olduğunu biliyorum. Ama senin hayatını açıklamamız gerekmiyor.
I just want you to know that I'm here if you ever need to tell me anything.
İçini dökmek istersen hep yanında olduğumu bil istedim.
But, you know, if I'm not under arrest, then I really need to get back to my shitty job.
Fakat, biliyorsun, eğer tutuklu değilsem, gerçekten çok boktan işime geri dönmem gerekiyor.
But before we go anywhere, I need to know you can protect me.
Gitmeden önce beni koruyacağından emin olmam gerek.
It is, but I need to know whether or not I can trust you.
Öyle ama sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmem gerekiyor.
Mm-hmm. Look, I know you think Molly is awesome, but you need to consider the possibility
İçeride bakayım, tüm mücevherlerin orada olup olmadığını görmek için.
I need to know what's going on with you.
Neler oluyor böyle anlat.
You know, there is no need to shout, I am not deaf.
Bağırmanıza gerek yok sağır değilim ben.
I need to know everything you saw.
Gördüğün her şeyi öğrenmek istiyorum.
I know you have questions, doubts, but you need to trust that the people in your life that cared about you...
Soruların ve şüphelerin olduğunu biliyorum ama annenle Ed Clark gibi, hayatındaki seni önemseyen insanlara güvenmelisin.
But what I don't know, Laurie, and what I need to know... is how you feel about it.
Ama bilmediğim bir şey, Laurie, ve bilmem de gereken... ne hissettiğin.
I need to know you're in full control of your powers.
Güçlerinin tam kontrol altında olduğunu bilmen gerek.
I just need to know where you are, that's it.
Nerede olduğunu bilmeye ihtiyacım var. Bu kadar.
And I know it's scary, but that's what you need to do.
And I know it's scary, but that's what you need to do.
But I need to know that you'd believe me if I looked you in the eye and I told you that she was gone.
But I need to know that you'd believe me if I looked you in the eye and I told you that she was gone.
I just need to know that when I do that you'd believe me.
I just need to know that when I do that you'd believe me.
Claire, I've spent enough time with you to know that I don't need to answer that question for you.
Claire, o soruyu sana cevaplamam gerekmediğini bilecek kadar yanında çok zaman geçirdim.
I need to know who you are... or, uh, get to know you.
Senin kim olduğunu bilmeliyim... ya da, uh, seni tanımalıyım.
I saw something at the monastery You need to know about.
Kilisede bilmeniz gereken birşey gördüm.
I'm not going to hurt you, I just need to know.
Sana zarar vermeyeceğim. Sadece, öğrenmek istiyorum.
I know we have an appointment next month, but I need to speak to you urgently.
Randevumuzun gelecek ay olduğunun farkındayım ama acilen konuşmalıyız.
All right, I need you to call me back as soon as you know his status.
Durumunu öğrenir öğrenmez aramanı istiyorum. Teşekkürler.
I need to know where you are at all times.
Nerelerde olduğunu hep bilmek istiyorum.
I tell you, after a long day in the field, the last thing you need is to hear some bimbo screaming, "Harder," through the walls, you know?
Sahada uzun bir günden sonra duyman gereken son şey duvarın diğer tarafında "Daha sert," diye çığlık atan bir sürtük.
I don't know if, if you went out of town or if your phone is not working, but I really need to talk to you, Clark.
Şehir dışında mısın yoksa telefonun mu bozuk bilmiyorum ama cidden konuşmalıyız Clark.
- I know the whole naked boat thing is a little unrealistic, but we both need to start over, right? You and me.
Sen ve ben.
I am listening to what you are saying, I know that it's important. But it is no more important than what I am telling you. And I need you to listen to that.
Söylediklerini dinliyorum ve önemli olduğunu biliyorum ama sana söylediklerimden daha önemli değil ve ben de senin dinlemeni istiyorum.
I don't need a test to know that you do.
Var olduğunu bilmem için test yaptırmam gerekmez.
Well, I don't know if you have his forgiveness..... but you don't need to ask for mine.
O seni bağışlar mı bilemeyeceğim... Fakat bana sormana hiç gerek yok.
I need to know that you're certain.
- Emin olduğunu bilmem gerek. - Eminim.
I need to know what you know.
- Bildiklerini bilmem gerek.
You know, darling, Alexis and I do not need to know the details.
Biliyorsun tatlım, Alexis'in ve benim detayları öğrenmemize gerek yok.
And don't tell me you didn't or you don't know what I'm talking about or how, "oh, I need to trust you."
- Sonra ararım. Yapmadığını, neden bahsettiğimi bilmediğini ve sana nasıl güvenmem gerektiğini söyleme.
I requested to come before the court today because there is something you need to know.
Bilmeniz gereken bir şey olduğu için bugün mahkemeye çıkmak istedim.
I know it's in pretty rough shape, but I'm gonna need it back if I'm gonna go back to chasing crooks and leaping over rooftops, you know, all that super-boring cop stuff.
Durumun kötü olduğunu biliyorum ama kötü adamları kovalamak ve çatılarda koşturmak için bacağıma ihtiyacım var. Her zamanki çok sıkıcı polis meseleleri işte.
Because I'm someone you need to get to know to love.
Çünkü ben aşık olman için tanıman gereken kişiyim.
I just need you to come forward with what you know, testify, and then they can subpoena SOC, find out what I've got and use it in court.
Ben sadece, biliyor musun senin öne çıkman gerekiyor, tanık olarak, ve sonra, SOC'u mahkemeye verebilirsin, bende ne var öğrenip, mahkemede kullanabilirsin.
I need to know what he said to you.
Sana ne söylediğini bilmek istiyorum.
I need to know everything that you remember about the day he died.
Onun öldüğü gün hakkında her şeyi hatırlamana ihtiyacım var.
I know this is hard for you, but, uh, I kind of need to hear it from you and not from a police report.
Senin için zor olduğunu biliyorum ama olayı polis raporlarından değil senden duymam gerek.
I just need to know you're safe.
Sadece güvende olduğunuzu bilmeliyim.
Well, I know you're not pushing a cart, and I know you think you need to solve any crime within a 50-mile radius.
Elinde market arabası olmadığını ve 60 km'lik alan içerisinde olan her cinayeti çözme arzun olduğunu biliyorum.
You know, I am. But I need to use the restroom first.
Ama önce tuvaleti kullanmam gerekiyor.
- I'm happy to help. Let me know if you need anything else.
Başka bir şey lazım olursa arayın.