I need you to tell me the truth tradutor Turco
75 parallel translation
I'm not gonna put it down, because I need you to tell me the truth.
Silahı indirmeyeceğim, çünkü bana doğruyu söylemeni istiyorum.
Because I need you to tell me the truth about what happened to Lisa Bayle.
Çünkü Lisa Bayle'ye gerçekten ne olduğunu bilmeliyim.
I need you to tell me the truth, okay?
Ama bana gerçeği söyle, tamam mı?
I need you to tell me the truth. Did you put a tracer on that cube?
Marshall doğruyu söyle, Küp'e izleme aygıtı taktın mı?
And I need you to tell me the truth.
Bana doğruyu söylemen gerekiyor.
I need you to tell me the truth, Horatio.
Bana doğruyu söylemeni istiyorum Horatio.
I need you to tell me the truth about my father.
Bana babamla ilgili gerçeği söylemen gerekiyor.
Morris, I need you to tell me the truth.
Morris, bana doğruyu söyle.
Yeah, I need you to tell me the truth.
Şey, Bana doğruyu söylemelisin.
And I need you to tell me the truth.
Doğruyu söylemeni istiyorum.
death scene, death scene, death scene, all right, I need you to tell me the truth. What happened?
ölüm sahnesi, ölüm sahnesi, ölüm sahnesi,
Jack, I need to ask you something and I need you to tell me the truth.
- Başka ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
But today, I need you to tell me the truth.
Ama bugün, bana doğruyu söylemen gerekiyor.
I need you to tell me the truth.
- Onu gördüm. - Bana doğruyu söylemeni istiyorum.
I need you to tell me the truth about something.
Bana bir konuda dürüst olmanı istiyorum.
That I need you to tell me the truth... And to not treat me like some chess piece That you move around on a board that only you can see.
Bana gerçekleri söylemene ve bana sadece senin görebildiğin bir satranç tahtasında oynattığın bir piyonmuş gibi davranmamana ihtiyacım var.
- I need you to tell me the truth.
- Bana doğruyu söylemelisiniz...
- And I need you to tell me the truth.
Bana doğruyu söylemeni istiyorum. Bu da ne şimdi?
I have to ask you something... and I need you to tell me the truth, because if you don't... there will be consequences - life-and-death consequences.
Sana bir şey sormam lazım. Ve bana gerçeği söylemeni istiyorum çünkü eğer söylemezsen, sonuçları olacak ölüm kalım anlamında sonuçlar.
I need you to tell me the truth.
Bana doğruyu söylemelisin.
I need you to tell me the truth.
- Gerçeği söyle. - Hayır.
I need you to tell me the truth, Ellie.
Bana gerçeği söylemelisin, Ellie.
I need you to tell me the truth.
Bana gerçeği söylemelisin.
Look, I-I won't tell anyone, but this is serious. I need you to tell me the truth.
Bak kimseye söylemeyeceğim ama bu ciddi bir durum.
Dani, I need you to tell me the truth about what happened.
Dani, olanların ardındaki gerçeği anlatman lazım.
I need you to tell me the truth.
Bana gerçeği söylemeni istiyorum.
I need you to tell me the truth.
Doğruyu söylemen gerek.
But in order to do that, I need you to tell me the truth.
Ama bunu yapmamız için bana doğruyu söylemen gerek.
Even when I desperately wanted you to. But I need you to tell me the truth now, before the reviews.
Umutsuzca istediğim zamanlarda bile ama eleştirilerden önce bana doğruyu söylemeni istiyorum.
I need you to face what you can't face, and I need you to tell me the truth.
Yüzleşemediğin şeyle yüzleşmeni ve bana doğruları söylemeni istiyorum.
I need you to tell me the truth about something.
- Bana bir konuda gerçeği söylemen gerek.
Lacey, I'm gonna ask you something and I need you to tell me the truth.
Lacey, sana bir soru soracağım ve bana doğruyu söylemeni istiyorum.
But I need to know why you won't tell me the truth about your father.
Ama baban hakkinda neden gerçegi söylemedigini bilmem gerekiyor.
- Look, l-l have a question I need to ask you... and it is absolutely imperative that you tell me the truth.
- Bak sana bir soru soracağım... bana bu konuda kesinlikle doğruyu söyle.
You'll tell me the truth when you think I need to hear it.
Bana doğruyu söylemeyi düşündüğün zaman, bunu duymam gerek.
I want to ask you something, and I just need you to tell me the truth.
Sana bir şey sormak istiyorum ve bana doğruyu söylemen gerekiyor.
But you need to talk to me and tell me how am I supposed to believe in you... when you don't trust me enough to tell me the truth?
Ama bana söylemen lazım, bu durumda sana nasıl inanabilirim bana doğruyu söylemem konusunda güvenmiyorsun ki.
I just need you to tell me the truth.
Bana sadece gerçeği söylemene ihtiyacım var.
Okay, I need one of you to tell me the truth.
Pekala, biriniz bana doğruyu söylesin.
i'm gonna ask you a question, and you need to tell me the truth.
Size bir soru soracagim ama bana gerçegi anlatmalisiniz.
I need you to tell me the truth.
Bunu yapma.
Tell you the truth, I don't blame you, but you do need to work with me.
Doğruyu söylemek gerekirse, seni suçlamıyorum, ama benimle çalışman gerekiyor.
I need to ask you something, and I want you to tell me the truth, okay?
Sana bir şey sormam lazım, ve bana doğruyu söylemeni istiyorum, tamam mı?
I need you to be my friend now and tell me the truth.
Şimdi de benim arkadaşım olmanı istiyorum ve bana gerçeği anlat.
I need you to tell me the goddamn truth. I'm not sure I like your tone. I told you the truth.
Oğluna olanları da asla oğrenemeyeceksin.
I need you to look me in my eyes and tell me the truth.
Gözlerime bakıp, bana doğruyu söylemeni istiyorum.
- Christine, I'm gonna ask you a hard question, and I really need you to tell me the truth.
Christine, sana zor bir soru soracağım ve gerçekten bana doğruyu söylemen gerekiyor.
I'll see what I can do, talk to the ADA, but you need to tell me the truth right now.
Elimden geleni yaparım, savcıyla konuşurum. Ama bana gerçeği anlatman gerek.
I need the truth to find my son, and you're gonna tell it to me.
Oğlumu bulmak için gerçeklere ihtiyacım var ve sen de bana anlatacaksın.
I'm always saying that you guys need to tell me the truth.
Size hep doğruyu söylemeniz gerektiğini söylerim.
I need to be sure that you're intending to tell me the truth.
Bana doğruları söylemeye niyetli olduğunuzdan emin olmak istiyorum.