I saw it in your eyes tradutor Turco
62 parallel translation
I saw it in your eyes when you called.
Gözlerinizde, ona seslendiğinizi gördüm.
I saw it in your eyes, and Eddie saw it too.
Gözlerinde görmüştüm, ve Eddie de görmüştü.
I saw it in your eyes when I first beheld you.
Seninle ilk karşılaştığımda bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes.
Gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes, yesterday.
Bunu dün senin gözlerinde de gördüm.
I saw it in your eyes.
Gözlerinden okudum.
I saw it in your eyes during the pie eating contest.
Turta yeme yarışında bakışından anladım.
I thought I saw it in your eyes.
Bunu gözlerinde gördüğümü sandım.
I saw it in your eyes.
Bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes!
Gözlerinden okunuyor!
I saw it in your eyes, son what you were thinking.
Bakışında gördüm evlât ne düşündüğünü.
I saw it in your eyes.
Gözlerinden okumuştum.
I saw it in your eyes at dinnertime.
Yemekte gözlerinden okudum.
I saw it in your eyes when I was drowning.
Boğulurken bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes.
- Gözünden belli.
You wanted me to let him die on that table, I saw it in your eyes.
Benden onun masada ölmesine izin vermemi istedin. Bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes, John.
Gözlerinde gördüm, John.
And in that moment, I saw it in your eyes.
O anda gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes, man.
Gözlerinde o ateşi görmüştüm.
- I saw it in your eyes.
- Gözlerinde gördüm.
In that moment, i saw it in your eyes.
O anda bunu gözünde gördüm.
I saw it in your eyes.
Bunu gözlerinde görebiliyordum.
I saw it in your eyes last night at the lake.
Dün gece göldeyken bunu gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes.
Gözlerinden anlamıştım.
You lied last night. I saw it in your eyes.
Dün gece yalan söyledin, gözlerinden anladım.
I saw it in your eyes.
Gözlerinden okunuyordu.
I saw it in your eyes when I first beheld you.
İlk karşılaştığımız anda bunu, gözlerinizde görmüştüm.
I saw it in your eyes in the club.
Bunu kulüpteyken gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes when you looked at the child.
Çocuğa bakarken gözlerinde gördüm.
See, I saw it in your eyes the moment that I told...
Bunu sana söylediğim anda gözlerinde gördüm.
When you realized Max was dead... and not me..... I saw it in your eyes.
Max'in öldüğünü anladığındaki ifadeyi..... gözlerinden okunuyordu.
I saw it in your eyes at the burial, Ms. Mills.
Cenaza töreninde bunu gözlerinde okudum, Bayan Mills.
I saw it in your eyes. Why?
- Gözlerinde gördüm.
I saw it in your eyes, when you came to the door.
Kapıyı açınca gözlerinden anladım.
I saw it in your eyes.
Gözlerinde onu görebiliyorum.
You saw the predicament I was in with that body on my hands and you shut your eyes to it in a most sporting fashion, if I say so.
Beni en zor anımda, elimde cesetle gördünüz. Büyük destek vererek, gözlerinizi yumdunuz.
I saw it... in your eyes.
Bunu gördüm. Gözlerinde.
I saw something in your eyes. I thought it was awe.
Gözlerinde korku olduğunu sandığım bir şey gördüm ve seni içeri aldım.
He was really messed up, but your fiancé wanted to live. I saw it in his eyes.
Çok kötü durumdaydı ama nişanlın yaşamak istiyordu.
I saw it in your eyes.
Gözlerinden belli.
It's been a long time since I saw that glint in your eyes
Gözlerindeki kıvılcımı görmeyeli uzun zaman olmuştu.
- Sure. If I saw the same look of determination in your eyes As I saw in hers, of course I'd do it.
Onun gözlerinde gördüğüm aynı kararlılığı senin gözlerinde de görseydim, elbette yapardım.
I saw it in your eyes.
Gözlerinizde gördüm.
I just, uh, saw it in your eyes.
Sadece gözlerinizde görmüştüm.
I saw it in your sisters eyes the first time I met them.
Kardeşlerinle tanıştığım ilk kezde bunu onların gözlerinde görmüştüm.
And that's when I saw it. In your eyes.
İşte o zaman gözlerinde gördüm...
I saw it, in your eyes, the first day.
İlk gün bunu gözlerinde gördüm.
The fear which I saw in their eyes till now, I can see it in your eyes.
Şimdiye kadar onların gözlerinde olan korkuyu şimdi seninkilerde görüyorum.
I saw it right away in your eyes.
Gözlerinde görebiliyorum bunu.
It's because I saw that murderous look in your eyes and....... the way your hands moved.
Katil bir bakış gördüm. Gözlerinizde, yüzünüzde ve ellerinizde.
I saw myself in your eyes, knew what it was like to have nothing, be nothing, and I wanted so much more for you.
Gözlerinde kendimi gördüm, hiçbir şeyi olmamanın, hiçbir şey olmanın ne demek olduğunu öğrendim, senin için çok daha fazlasını diledim.