I see what you're doing tradutor Turco
294 parallel translation
Now you're doing what I wanted to see from you.
Şimdi senden beklediğim şeyi yapıyorsun.
Get in there where I can see what you're doing.
Senin ne yaptığını görebileceğim yerde dur.
I see what you're doing.
Ne yaptığını görüyorum.
I didn't even know you, you couldn't have been too much more than ten I ain't no psychiatrist lain't no doctor with degree It don't take too much high IQ to see what you?
ldidn't even knowyou, you couldn't have been too much more than ten lain't nopsychiatrist lain't no doctor with degree lt don't take too much high lQ to see whatyou're doing to me
I see what you're doing.
Ne yaptığını anlıyorum.
I'm glad. We see a lot of good things in what you're doing.
Yaptığınız işte çok güzel şeyler gördük.
You boys don't know what you're doing, I can see that already.
Siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz. Bunu görmeye başladım bile.
I see what you're doing.
Ne yaptığını biliyorum.
Now I see what you're doing.
Ne yaptığını şimdi anlıyorum.
- I see what you're doing.
- Ne yaptığını anladım.
I can see exactly what you're doing.
Ne yapmaya çalıştığını görebiliyorum.
I can see exactly what you're doing.
Ne yaptığını bütün açıklığıyla görüyorum.
Wait until you see what we're doing... with the marina development. We're gonna clear five big ones on the first phase alone. I think I finessed Miller down at City Hall... so all we have to do to get past go... is be a little creative on our teamster deal.
marina developmentla ne yaptığımızı görene kadar bekle... yanlızca ilk aşamada beş tane büyüğü temizleyeceğiz sanıyorum ben City Hall'da ki Miller i halledeceğim onlarla anlaşabilmek için biraz yaratıcı olmabilı ve hepmizin harekete geçmeliyiz.
Wait, I can't see what you're doing.
Ne yaptığını göremiyorum, neden ilk önce sen yapmıyorsun?
I can see you're a man who knows what he's doing.
Görüyorum ki ne yaptığını bilen bir adamsın.
Now, I'm giving you this advice'cause I can see you just don't know what you're doing.
Sana öğüt veriyorum... çünkü gördüğüm kadarıyla sen ne yapacağını bilmiyorsun.
You see £ ¬ we met when I was doing PR for a hockey team... and I know what you're going to say £ ¬ ¡ ° Oh £ ¬ a woman in hockey. ¡ ±
Biliyor musunuz biz ben hokey takımı için PR yaparken tanıştık... Ve biliyorum ki "hokey ve kadın" diyeceksiniz.
You don't think I see what you're doing?
Etmez mi yani? Ne yaptigini gormuyor muyum saniyorsun?
I see what you're doing. Strutting around, thumbing your nose at the system. Thumbing your nose at everything that I believe in.
Ne yaptığını anlıyorum, etrafta çalım satarak geziyorsun, sisteme burnunu sokuyorsun, benim inandığım her şeye burnunu sokuyorsun.
- What am I doing? - # You're gonna see it's our destiny # #
Ne halt ediyorum ben?
I see what you're doing.
Ne yaptığınızı anlıyorum.
I see what you're doing here.
Ne yaptığını anladım.
It's what I'm doing for you see, you're not going to have to worry about running the company anymore.
Senin için yaptığım bir şeyi. Artık şirketi yönetme gibi bir derdin olmayacak.
- I see what you're doing.
- Yaptığını görüyorum.
I see what you're doing. You're listening.
Sen dinliyordun.
I like to see what you're doing.
Çünkü neler yaptığını görmeyi hep sevmişimdir.
Don't think I don't see what you're doing.
Ne yaptığını görmediğimi sanma.
I think if you had been gone on a trip... I could make two minutes for you... to listen to what happened, and see how you're doing.
Sanırım 4 günlük bir seyahate çıksaydın neler yaptığını dinlemek için... iki dakika ayırırdım, nasıl olduğuna bakardım.
Every second that i can't see you Or know what you're doing, It's...
Seni göremediğim ya da ne yaptığını bilemediğim her saniye benim için tam bir işkence.
Nothing. Just thought I'd, uh, you know, come down, see what you're doing for lunch.
Gelip öğle yemeğinde ne yapacaksın bakayım dedim.
Look, I don't agree with what they're doing,..... but I also don't wanna see you wipe out those people.
Bak, şu anda onların yaptıklarını onaylamıyorum,..... ama aynı zamanda sizin de bu insanları gezegenin yüzeyinden silmenizi görmek de istemiyorum.
- I see what you're doing.
Ne yaptığınızı anlıyorum.
The thing I know, is that what you're supposed to be doing... is to make Betty gather up all her things... find an excuse to go out and put the whole of London to come and see you!
Gördüğüm tek şey Betty'den bir bahane ile ayrılıp tüm Londra'ya kendini göstermek isteyen bir adam.
I'm not trying to put you back on the right track or annoy you. As far as I can see, you're a guy who knows what he's doing.
Size doğru yolu göstermek ya da canınızı sıkmak için çalışmıyorum gördüğüm kadarı ile ne yaptığını bilen bir insansınız.
If you can see a future for yourself without me and that doesn't, like, break your heart... then we're not doing what I thought we were doing here.
Eğer kendine ben olmayan bir gelecek görebiliyorsan, yani kalbin kırılmayacaksa o zaman burada yaptığımızı sandığım şeyi yapmıyoruz demektir.
Okay. I see what you're doing.
Peki. Ne yaptığını anladım.
I see what you're doing, you.
Ne yapmak istediğini biliyorum.
I SO SEE WHAT YOU'RE DOING.
Ne yapmaya çalıştığını anladım.
I see what you're doing here.
İşte ben.
Oh, okay, I see what you're doing there.
- Tamam, ne yapmaya çalıştığını anlıyorum.
I see what you're doing.
Ne yaptığını anladım.
I see what you're doing and I understand, I really do.
Ne yaptığınızı görüyorum ve anlıyorum, gerçekten.
I see what you're doing here, all right?
Burada ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
I see you're using one of the better tasting glues. What are you doing here?
tadı daha güzel olan tutkallardan kullandığını görüyorum burda ne arıyorsun?
I can see what you " re doing.
Yaptığın şeyi görüyorum.
If only I could see through a thousand television sets what you're doing,
Keşke görebilseydim yüzlerce televizyonda ne yaptığını.
Detective, look, I can see by looking at you... that you know your job, know what you're doing.
Dedektif, bakın, size baktığımda, işini iyi bilen, ne yaptığını iyi bilen... biri olduğunuzu görebiliyorum.
Well, I just thought I'd give you a call, See what's up, how you're doing.
Bir arayıp, n'aber, nasılsın diye sorayım dedim.
I see what you're doing. That's fine.
Yapmaya çalıştığın şeyi anladım.
And I wanted to see what you're doing tomorrow.
Ve ben de yarın ne yapacağını öğrenmek istedim.
I see what you're doing here, you're putting me on the spot.
Ne yaptığınızı görüyorum. Beni ortaya alıyorsunuz.