I should have been there tradutor Turco
238 parallel translation
I should have been there.
Yanında olmalıydım.
- I should have been there.
- Orada ben olmalıydım.
- I should have been there.
- Orada olmalıydım.
- I should have been there to help her!
- Yanında olmalıydım!
I should have been there for you, sis.
Sana destek olmalıydım, kardeşim.
I should have been there.
Ama orada olmaliydim.
You're only one guy Gary. Marissa, that plane went down today and I should have been there, me not anyone else, but me!
Marissa, bugün o uçak düştü ve ben orada olmalıydım.
- I should have been there.
- Kitaplar dolusu bilgi ve kehanetim var. - Orada ben de olmalıydım.
I should have been there.
- Bunun olacağını bilemezdin. Orada olmalıydım.
I should have been there with her...
Orada yanında olmalıydım...
- I should have been there!
- Orada olmalıydım!
Look, I know why you broke up with me in college... and not that it wasn't messed up... but I should have been there for you.
Bak, üniversitede benden neden ayrıldığını biliyorum... ve adil olmadığından değil... ama senin yanında olmalıydım.
I should have been there with you.
SENiN YANINDA OLMALIYDIM.
I should have been there.
Orada olmalıydım.
- I should have been there.
- Orada olmam gerekirdi.
You've been in hell the last three days and I should have been there giving you everything that you've given me.
Son üç gün boyunca cehennem azabı çektin. Benim de yanında olup senin bana verdiğin her türlü desteği sana vermeliydim.
I should have been there for you.
Yanında olmalıydım.
I should have been there to catch him when he fell down the stairs.
Merdivenden yuvarlandığında yanında olup onu tutmalıydım.
We go months without seeing each other... but I should have been there.
Aylarca birbirimizi görmeden yaşayıp gittik. Ama yanında olmam gerekirdi.
I should have been there for you last night.
Geçen gece senin yanında olmalıydım.
I should have been there with them.
Onlarla burada olmalıydım.
I should have been there, and I wasn't.
Orada olmalıydım, ve orada değilim.
I should have... I should have been there for her.
Onun yanında... onun yanında olmalıydım.
I should... I should have been there for you.
Senin yanında... senin yanında olmalıyım.
I should have been there for her.
Ona destek olmalıydım.
If there had been any sort of spark left inside that could be fanned up again... I'm certain I should have felt it there.
İçeride üfleyince tekrar alev alacak bir kıvılcım olsaydı... eminim bunu hissederdim.
Nevertheless, there have been leather heels on this floor and a woman's heels, very recently I should say.
Bununla birlikte, yerde meşin topuk izleri ve bence çok yakın zamanda oluşmuş bir bayan topuğu izi bulunuyor.
I figure there should have been about $ 10,000 in gold on that stage today.
Tahminimce bugünkü posta arabasında yaklaşık 10.000 dolarlık altın vardı.
I should have been up there long ago
Daha önce geldim ama giremedim.
There's some kind of a secret base out there and I think I should have been notified of it.
Orada bir tür gizli üs var, Bay Başkan... ve sanırım bunu benim bilmem gerekliydi.
I've been packing some things, and I realised there's some equipment here that we should have down at the settlement.
Bazı şeyleri topluyorum. Yerleşimde ihtiyacımız olan ekipman olduğunu fark ettim.
If there'd been just one part of me befouled by his lust, I should have come home and cut it out!
Şehvetiyle kirlettiği yalnızca benim tek bir organım olsaydı eve gelir, onu keser atardım!
You should have been there the day I freed my goldfish.
Balığımı serbest bıraktığımda, orada olmalıydım.
He should have been gone by the time I got there... but he wasn't.
Pistin kenarına doğru gitmeliydi Ben oradaydım ; fakat yapmadı işte.
You saying I should have been there? I ain't saying a damn thing.
- Orada olmam mı gerekiyordu yani?
I knew there was concern about outside influences and... I should have been more careful.
Dış etkiler hakkında bir endişe olduğunun farkındaydım ve... çok daha dikkatli olmalıydım.
But you should have been there last night, cos I ran into Buffy.
Ama dün gece orada olmalıydın. Buffy'yle karşılaştım.
I should have been out there when I was three. What the hell was I thinking?
Üç yaşındayken bende böyle şeyler yapmalıydım. neden yapmamışım ki?
Yeah, yeah, I'm fine. I just, you know, should have been there.
Evet, evet, iyiyim.Sadece, orada olmalıydım.
I probably should have been smart enough to say this when you were out there.
- Ziyanı yok. Muhtemelen oraya geldiğinde bunu söyleyecek kadar akıllılık etmeliydim.
I mean, ever since he proposed there's been nothing but weirdness but he should not have asked me like that, right?
Teklif ettiğinden beri, aramızda gariplikten başka bir şey yok. Ama bana o şekilde sorma hakkı yoktu, değil mi?
I should have found time to tell you earlier, I did have children with my second wife, Hilary, and there was a time when I was with Lindsay when that was all I wanted and, no, I've not been the best father in the world, yes, I could have been there more than I have, and obviously I've got regrets.
... daha önce söylemeliydim ama ikinci karımla çocuklarım oldu. Lindsay ile bir zaman geldi ki bütün istediğim buydu Hayır, dünyanın en iyi babası olamadım.
I had my first kiss there. It should have been romantic. She rammed her tongue down my throat and, probably blinded by passion, her thick woollen gloves - it was in winter - tried to haul me out of the Roxy by my privates.
Aslında ilk öpücük genellikle çok romatik olur ama bu sinemada öpüştüğüm bir genç kız, belki de çok heyecanlandığı için içindir, bilemem dudaklarıma öyle bir yapışmıştı ki, sanki beni boğmak ister gibi, dilini benim ağzımın içinde dolaştırdı ve bu arada da ellerinde eldiven vardı.
I should have been there.
Orada olmalıydım!
It was my own stupidity, running out there like that. I should have been the one killed... not you!
Caddeye o şekilde fırlamak, benim kendi aptallığımdı ölmesi gereken bendim sen değil!
Three out of four of the last presidents have been governors... which is why I think we should target the money there rather....
O parayı hedeflememizin sebebi... Son dört başkandan üç tanesinin valilik yapmış olmasıydı... bir saniye.
Actually, there shouldn't have been any reason, I should have just come back,
Aslında bir nedeni de olmamalıydı, öylesine çıkıp gelivermeliydim.
Then there's the appeals... and since I should have been dead a half an hour ago, it's all gravy from now on.
Sonra bi de temyizler var... ve yarım saat kadar önce ölmüş olmam gerektiğine göre, bundan sonrası çok kolay olacak.
But with the Ancestral ring on the island, the Wraith have always been, how should I put this, satiated with the prisoners living there.
Ama Ataların Çemberinin adada olması yüzünden Wraithler her zaman nasıl desem orada yaşayan mahkûmlarla tatmin olmuşlardır.
After all that happened back in kansas, I mean... he should have been there, Dean.
Kansas'ta olanlardan sonra, yani... orada olabilirdi, Dean.
And I know I... I don't have the best track record, and I... and I should've been there for you, and I wasn't.
Biliyorum, bu konu hakkındaki geçmişim o kadar iyi değil senin yanında olmalıydım, ama olmadım.