I shouldn't be doing this tradutor Turco
100 parallel translation
Mr. Hoag, I really shouldn't be doing this.
Bay Hoag. Bunu gerçekten yapamam.
I really shouldn't be doing this.
Aslında bunu yapmamam gerek.
I know I shouldn't be doing this because you're leaving, but I don't care.
Gittiğin için bunu yapmamalıyım, biliyorum ama umurumda değil.
I know I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamam gerektiğini biliyorum.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamalıyım.
I shouldn't be doing this.
Gelmemeliydim.
I shouldn't be doing this to you.
Bunu sana yapmamalıyım.
Maybe I shouldn't be doing this.
Belki de bunu yapmamalıyım.
Yeah. You know, I've been thinking, he shouldn't be doing this.
Düşünüyordum da bunu yapmamalı.
Would you just listen? Now, I know that you care for Marcus, but you shouldn't be doing this.
Şimdi, Marcus'u önemsediğini biliyorum ama bunu yapıyor olmamalısın.
Before you speak, I have a dozen reasons why I shouldn't be doing this.
Evet, bunu neden yapmamam gerektiği konusunda düzinelerce sebebim var.
- I shouldn't be doing this.
- Bunu yapmamalıydım.
- I shouldn't be doing this.
Ben bunu yapmamalıyım.
I probably shouldn't be doing this.
Aslında bunu yapmamalıydım.
I mean, you can come to the party, I just- - lf this is something you feel you need to hide it's something we shouldn't be doing in the first place.
Partiye falan gelebilirsin ama... Evet ama bu saklanma ihtiyacı uyduğun bir şeyse aslında hiç yapmamamız gereken bir şey olduğu anlamına gelir.
I really shouldn't be doing this.
Gerçekten bunu yapıyor olmamalıyım.
Oh, I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamalıyım.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapıyor olmamalıyım.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapıyor olmamalıyım. Bunu yapıyor olmamalıyım.
I shouldn't be doing this. Screw it, I'm not doing this.
Siktir et, bunu yapmayacağım.
Which means I probably shouldn't be watching you doing this.
Sanırım bunun anlamı, seni çalışırken izlememeliyim.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamam lazım.
- What happened? - I shouldn't be doing this.
- Bunu yapmamam gerekirdi.
I shouldn't be doing this right now
Bunu kaçırmamam lazım.
You know, maybe I shouldn't be doing this.
Bilirsin, belki de bunu yapmamalıyım.
Let's see, my house is on fire, I have to go to the theater tonight, and there's two people in this firehouse that are doing something they both know they shouldn't be doing.
Bir bakalım, itfaiyem yanmış, bu akşam tiyatroya gitmeliyim, ve bu itfaiyede iki kişi yapmamaları gerektiği bir şeyi bildikleri halde yapıyorlar.
I shouldn't be doing this.
- İçeri girebilir miyim?
I'm sorry, I broke your heart I shouldn't be doing this.
Simdi anladin Maggie ´ nin benden tarafta oldugunu Hesabi ben ödemeliyim. - Tabi.
Which is exactly why I shouldn ´ t be doing this, at least not right now.
Bunu yapmamam gerekiyor, en azından şimdilik.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapmıyor olmalıydım.
Broke a glass in the sink. You know, I really shouldn't Be doing this.
Eski karımın evine girip babama ait bir saati rehin verip para almak için çalmaya çalışıyordum.
I really shouldn't be doing this.
Bunu yapıyor olmamam gerekiyordu
I really shouldn't be doing this.
Aslında bunu yapmamam gerekirdi.
I'm pretty sure I shouldn't be doing this, but -
Biliyorum, bunu yapmamalıyım, fakat...
I really shouldn't be doing this, Abe.
Bunu yapmamam gerek gerçekten, Abe.
I shouldn't even be doing this right now.
Bunu şu anda yapmamalıyım aslında.
I shouldn't be doing this.
Dinle, Bunu yapmamalıyım.
Let's go. I shouldn't be doing this shit.
Gidelim. Böyle bir şeye kalkışmamalıydım.
I shouldn't be doing this, but it's dangerous out here.
Bunu yapmamalıyım çünkü dışarısı çok tehlikeli.
Bring up my wife. Tell me how much she loves me and how... I shouldn't be doing this.
Evlilik konusunu açıp karımın beni ne kadar sevdiğini ve bunu yapmamam gerektiğini söyleyeceksin, değil mi?
I shouldn't be doing this.
Bunu yapamam.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamam gerek.
I shouldn't be doing this.
Bunu yapmamalıydım.
I just feel like you shouldn't be doing this.
Ray, sadece bunu yapmaman gerektiğini hissediyorum.
"I shouldn't be doing this" feeling, like that time I ate 30 eggs.
Aynı 30 yumurta yemeye çalıştığım zaman olduğu gibi.
I figured, if I had to come to this crazy-ass cracker fest, I shouldn't be doing it alone, so I brought my good friend Abraham Lincoln.
Bu kafa patlatıcı festivale geleceğimi anladığımda yalnız olmamam gerektiğini düşündüm, ve iyi arkadaşım Abraham Licolnü de getirdim.
I really shouldn't be doing this.
Gerçekten bunu yapmamalıyım.
I shouldn't be doing this!
Bunu yapıyor olmamalıyım.
Like I shouldn't be doing this when she's alone.
O yalnızken bunu yapmamam gerekiyor gibi hissediyorum.
Look, I know I shouldn't be doing this, but like I said, I always found you kind of dreamy.
- Bak, bunu yapmamam lazım biliyorum, - fakat söylediğim gibi, seni hep hayalperest bulmuşumdur.
We're going round and round the park..... looking for the man in the blue shorts... .. and all the time I'm thinking..... " I shouldn't be doing this.
Mavi şortlu adamı bulmak için parkta dolanıp durduk ve bu süre boyunca düşündüm "Bunu yapmamalıyım."