I think i can do this tradutor Turco
813 parallel translation
You know, uh, I think I can do this.
Biliyor musun bunu yapabileceğimi düşünüyorum.
You know, I feel better already. I think I can do this.
Şimdiden iyi hissediyorum Sanırım bunu yapabilirim.
I don't think I can do this here.
Daha fazla kalamayacağım burada.
But i can't make i t out why she would... um, do you think that this has got her... give it to me.
Neden böyle yaptığını hiç... Bu mektup sana Fred, galiba...
Do you think I'll spend my whole life in this dry rot just so the rest of the world can ride around on balloon tires?
Dünyanın geri kalanı balon lastik üzerinde dolaşabilsin diye tüm hayatımı bu çürük yerde tüketeceğimi mi sanıyorsun?
I can think of no one more competent to do this... than the speaker I'm about to introduce.
Şimdi size takdim edeceğim konuşmacıdan başka bu işi daha iyi bir şekilde yapacak biri aklıma gelmiyor.
He may think I've a mouthful of clover and can't preach... but even the Bishop wouldn't do a thing like this to me.
Ağzımda bir dolu yonca olduğunu ve vaaz veremeyeceğimi düşünebilir, ama Piskopos bile böyle bir şeyi yapmazdı bana.
Do you think, when all this business is over, I can call and ask you out to dinner... or dancing or just to talk, in a purely personal way?
Acaba şu mesleki ilişkimiz bittiğinde seni sadece kişisel olarak yemeğe dansa veya sırf muhabbet etmeye davet edebilir miyim?
How long do you think I can hold this?
Sence bunu daha ne kadar tutabilirim?
Do you think that I Iike being tied to this chair dependent on anyone who can spare me a moment?
Bu sandalyeye § aklll kalmak ve bana bir an aylrabilen herkese... no... baglmll olmak hoguma ml gidiyor sizce?
I think you can do a bit better than this, Smith.
Sanırım bundan daha iyisini yapabilirsin, Bay Smith.
You think this Companion can do anything. I said it was very powerful.
Sizce bu Arkadaş neredeyse her şeyi yapabilir mi?
I'm in love with your brother, and if we decide to make a go of this marriage... which I think we'll do, and sooner than you think... we'll get out of here before you can say Jack Robinson.
Senin kardeşine aşığım, ve bu evliliğe karar verdiysek... bu evlilik olur ve sen Jack Robinson'a söyleyemeden... çok daha önce biz buradan gitmiş oluruz.
Sergeant, do you think I can get this yacht to Paris by Sunday?
Çavuş, bu tekneyi pazara kadar Paris'e ulaştırabilir miyim?
I think the kindest thing we can do to this bird is to send him up to the territorial prison.
Bu saf adama yapabileceğimiz en nazikçe şey, onu bölge hapishanesine göndermektir.
- I don't think I can do this.
- Bunu yapabileceğimi zannetmiyorum.
I appreciate your position, but I don't think I can do this alone.
Seni zor duruma düşürdüğümü biliyorum Teğmen ama bu işi tek başıma başarmama imkan yok.
Uh, I think we can do without this.
Bu olmasa da olur.
I don't think I can do this!
Bunu yapabileceğimi zannetmiyorum!
You can't think I'd do this on purpose?
Bunu bilerek yaptığımı düşünüyor olamazsınız.
I think you and me, we can work this thing out, we do business together a long time.
Bence sen ve ben oturup bu işi halleder... uzun zaman da birlikte çalışırız.
I think we can sleep on this Watson but I should be surprised if we do not hear from Brook Street in the morning.
Bunu yarına bıraksak daha iyi olacak Watson. Sabahleyin Brook Sokağı'ndan yeni bir haber gelmezse buna şaşırırım.
.l don't think I can do this.
- Bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
Right, I think I can do something with this.
Tamam, sanırım bunlarla bir şeyler yapabiliriz.
I don't think I can do this alone.
Tek başıma indirebileceğimi sanmıyorum.
- I think this thing is a piece of- - He's such a dork. He thinks he's a genius, what can you do?
Yapma baba ya gösterildiği gibi bağlamıştım.
I think I've got an idea. Speed, see what else you can do with this.
Speed, bununla başka ne yapabiliriz bir bakalım.
I DON'T THINK WE CAN DO THIS TODAY.
Bunu bugün yapabileceğimizi sanmıyorum.
How long do you think I can play this thing out?
Bu oyunu daha ne kadar sürdürebilirim acaba?
I really don't think I can do this again so soon.
Hemen bir kere daha becerebileceğimi sanmıyorum.
- This is kicking my ass, man. I don't think I can do it.
Bunun yerine temizlik yapmaya bile razıyım.
- Look, I don't think I can do this.
- Bak bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
- Oh, Sam, I don't think I can do this.
- Sam, bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
I really don't think that this is something that I should get involved in... but I'll tell you what I can do.
Bunun karışmam gerek bir şey olduğunu hiç zannetmiyorum ama sana ne yapabileceğimi söyleyeyim.
- Listen I don't really think I can do this.
- Dinle bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
I think that since we're here on this island, there's things we can do on it... primitive things.
Dusunuyorum da bu adada oldugumuza gore, burada yapabilecegimiz seyler var... ilkel seyler.
I'll do what I can, but do not think this subject...
Elimden geleni ardıma koymam, ama yine de...
What I mean is I think we can do this together.
Demek istediğim, sanırım bunu birlikte yapabiliriz.
I think that like all people who try to justify their stand... do what they want to do anyway... yet still want to justify it in a universal manner - He, too, fell in this trap... of somewhat exaggerating the morality of his decision.
Kendini haklı çıkarmaya çalışan, canının istediğini yapıp buna evrensel kıstaslarda kulplar takan insanlar gibi o da kararlarındaki etikliği etkileyen bu tuzağa düşmüştü.
Excuse me, but I think if we all do our fair share... we can keep this house clean.
Pardon, ama hepimiz üzerimize düşeni yaparsak bu evi temiz tutabiliriz.
- Do you think I can do this?
- Kazanabileceğimi düşünüyorumusun?
Your Highness, this is a battle I do not think that we can win.
Ekselansları, bu savaşı kazanacağımızı hiç sanmıyorum.
Since the police can't seem to get off their duffaroonies... to do something about this burglareeno... I think it's time we start our own neighborhood watch... aroonie! - Yea!
Madem ki polisler eteklerini toplayıp bu hırsız için bir şey yapmıyorlar bence kendi mahalle güvenliğimizi kendimiz sağlamalıyız.
This is a big house, but I'm a big woman, and I think I can do a good job.
Burası kocaman ev, ama ben de koca kadınım ve çok sıkı çalışırım.
I don't think I can do this.
Bunu yapamayacağım.
If this Jake Jarmel book does, you know, what I think it's gonna do if I can get this whole thing off the ground, then I think I'll have something for you.
Jake Jarmel'in kitabı iyi iş yaparsa ; ki bence yapacak, bu işin altından kalkabilirsek sana da iş verebilirim.
I want to be with you more than anything but I don't think that I can do this.
Her şeyden çok seninle olmak istiyorum ama yapabileceğimi sanmıyorum.
I just don't think you can say, "If I do this, then that will happen."
"Böyle yaparsam şöyle olur" diyemezsin bence.
All I can think about is, "How the fuck was he able to do this," when bang!
Tek düşünebildiğim şu, "bunu nasıl yapabildi", sonra bang!
I think we should continue this discussion in my office. In your office? Is that all you can do?
Ama hala şirinsin, dayanılmaz, küçük kızlara asılan, kan emici bir cani olmana rağmen.
I think the least you can do is sit down and buy this young lady some dinner.
Ben en azından buraya oturacağını ve bu genç bayana bir yemek ısmarlayacağını düşünüyorum.