I think you know that tradutor Turco
6,663 parallel translation
Mr Goodman, please, I know Dennis was using some kind of steroid or testosterone and I think you know that too.
Bay Goodman, lütfen, Dennis'in bir tür steroid ya da testosteron kullandığını biliyorum ve sanırım bunu siz de biliyordunuz.
You know, if we just take a minute and put our hearts together, you and me right here, I think we'll both find that we're not really all that different.
Eğer sadece bir dakika ara verirsek ve kalplerimizi bir araya getirirsek, sen ve ben burada gerçekten o kadar farklı olmadığımızı bulacağız.
I know you think that, but you actually sold it.
Öyle düşündüğünü biliyorum ama burayı satan şahsiyet de sensin.
I think you know how that can be.
Sanırım bunun nasıl olduğunu bilirsin.
I want you to know that I think that you're kind of...
Bilmeni istiyorum ki, seni...
I just want you to know that I think you're really beautiful.
Bilmeni istiyorum ki, gerçekten çok güzelsin.
But you know I think the world of your father and we need to make sure that he is protected.
Ama babanın korunduğundan emin olmalıyız.
And, uh, I just wanted to also let you know that I think it's great that you're going back to school.
Ayrıca okula geri dönüyor olman da bence çok güzel bir şey.
It makes me think I didn't really know you that well after all.
Seni hiç tanımıyormuşum meğer.
You know what, I don't think I could do that.
Biliyor musun, ben bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
You know, I think that's one of the qualities that drew him to me.
Onu bana yönlendiren özelliklerimden biri de bu.
Did you think that maybe, "Gee, uh, I should check in, let them know that I'm not dead, let'em know I'm not a vampire"?
Hiç şöyle düşündün mü "Tanrım, gidip kendimi göstereyim de ölmediğimi ve vampire dönüşmediğimi bilsinler."
You know, I think that, uh... they were disappointed in the last administration and they saw in me someone that has the ability to change the direction of the city.
Bence geçen yönetim halkı hayal kırıklığına uğrattı ve benim şehrin gidişatını değiştirebilecek iktidarımı gördüler.
Now, we all know that she needed to come back here and lick her wounds, and I think it's great that she got the glee club up and running again... And you're doing a great job, too, Kurt, with, you know, whatever your thesis is.
Hepimiz onun buraya gelip, yaralarını yalamasına ihtiyacı olduğunu biliyoruz, ve bence glee kulübünü yeniden başlatması ve yürütmesi harika ve sen de çok iyi bir iş çıkarıyorsun Kurt, tezin için her ne ise.
It's just that, you know, I think that he works better when he collaborates.
Ama bilirsin, bence o işbirliği yaptığı zaman daha iyi oluyor.
You know, now that I think about it, he was pretty bossy today.
Biliyor musun, şimdi düşündümde bugün bana epey patronluk tasladı.
I just think that in this day and age, it's insane not to get a college education, you know?
Düşündüm ki bugünde ve bu yaşta üniversite eğitimi almamak çılgınca, değil mi?
You think I don't know that?
Bunu bilmiyor muyum sanıyorsunuz?
You don't think I know that?
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
You think I don't know that?
- Sence bunu bilmiyor muyum?
Do you think that you could, I don't know, use those signals to locate Brick?
Sence bunu kullanıp... Ne bileyim, o sinyalleri kullanıp Brick'in yerini bulabilir misin?
I know you think you're going to be safe inside that suit of armor.
O zırhın içinde güvende olacağını düşündüğünü biliyorum.
I am not gonna die, and the only reason that you think you can live with Malcolm's death is because you don't really know what it's like to take a life.
Ben ölmeyeceğim ve Malcolm'ın ölümüyle yaşayabileceğini düşünmenin tek sebebi bir can almanın gerçekten nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
I know you think that's not possible.
Bunun mümkün olmadığını düşündüğünü biliyorum.
I know you think that that's a weakness, it's not.
Bunun bir zayıflık olduğunu düşündüğünü biliyorum ama öyle değil.
You know, I think that Dad would...
Bence babam...
You didn't think that was something I should know?
Bunu bilmem gerektiğini düşünmedin mi?
I think that... you know, in terms of the brass, we're gonna be okay because it happened while we were on leave, but we gotta figure out what we're... gonna do.
Biliyorsun, bu olay gerçekleştiğinde.. .. izinli olduğumuz için yukarıdan buna birşey demeyecekler.. .. bu işin çaresine bakacağız.
You know what? I'm gonna think twice about that.
Bundan sonra iki kere dusunecegim.
I think Bob Milsom really liked you. And I know that he could speak on your behalf to the admission staff at Vassar.
Vassar'ın kabul ofisine seni önerebilir.
It's a bit like you and Billy, you know, he gets frustrated when you're not there to translate for him, and I think that's what we've got with this poltergeist.
Tıpkı Billy'le siz gibi yani ona tercümanlık yapmadığınız da nasıl sinirleniyorsa bence kötü ruhla da aynı sorunu yaşıyoruz.
You know, I think you'd do a real good backup for "Up All Night." That sounds nice, right?
- "Up All Night" a iyi vokal yaparsın bence. - Bak ne diyeceğim.
You don't think I know that?
Sence bunu bilmiyor muyum?
But I think we both know that you don't.
Ama ikimiz de bunu bal gibi biliyoruz ki yapamazsın.
Her friends left, but I think you should know that they were drinking alcohol... on purpose.
Arkadaşları gitti ama isteyerek alkol içtiklerini bilmeniz gerekir bence.
You know, this time I thought that it was you that was afraid to talk to me, but really I... I think that it was me who was afraid to talk to you.
Konuşmaya korkanın sen olduğunu sanmıştım ama sanırım seninle konuşmaktan korkan bendim bence.
[TV chatter] I don't know why you think that's an option.
Böyle bir seçeneğin olmadığını biliyorsun.
Uh, I don't think you mean to, but you don't know the damage that you've done.
Bunu bilerek yaptığını sanmıyorum, ama yapmış olduğun hasarın farkında değilsin.
Know this, Rochefort... In all that time..... I did not think of you once.
Şunu bil ki Rochefort onca zamanda seni bir kez olsun düşünmedim.
I've had time to think about the pressure that you've been under all these years, the fear that you've been living with, and I know that must have been so hard.
Ben oldum basıncı hakkında düşünmek için zaman yaşadım Tüm bu yaşın altında, sizinle yaşıyordum korku, ve ben o kadar zor olmalı biliyorum.
I know you don't think about girls that way.
Senin kızlarla ilgili öyle düşünmediğini biliyorum.
You know what? I think I deserve a little gratuity for making sure that your farmers don't die of malaria and waxy eye disease.
Çiftçilerinizin sıtma ve göz kuruluğundan ölmesini engellediğim için biraz şükranı hak ediyorum bence.
I just want you to know that I really do think that you are...
Sadece şunu bilmeni isterim ki, sen gerçekten...
Dad. If I was the Flash don't you think that you'd be the first to know about it?
Baba ben Flash olsaydım bunu bilen ilk kişi sen olmaz mıydın?
I would ask you for the truth, but I honestly don't even think you know what that is anymore.
Senden dürüstlük istedim. Ama açıkçası artık bunun ne olduğunu bile bildiğini sanmıyorum.
I mean, I know she resented me for a time after we lost you, but I think now that we're back together, that we can...
Yani seni kaybettiğimizden sonra bana bir süre içerlendiğini biliyorum ama sanırım artık tekrar bir araya geliyoruz. - Dur lütfen.
That shit... You know what I think?
O olaydan ben ne düşündüm biliyor musun?
You really think that anyone would believe that I didn't know what you were doing?
İnsanların ne yaptığını bilmediğime inanır mı sanıyorsun sen?
And I think, deep down, you know that, too.
Derinlerde bir yerlerde bunu sen de biliyorsun bence.
I think that you don't actually really know that.
Bence sen de bunu bilmiyorsun gerçekte.
I think, you know, when we started that company we were at zero and we took it somewhere amazing and now we're not at zero.
Bence bu şirketi kurduğumuzda sıfırdan başlamıştık. İnanılmaz şeyler oldu ve şimdi sıfır değiliz.