I thought you'd like it tradutor Turco
272 parallel translation
I thought we'd better tell you, it looks like we're in trouble.
Söylememiz gerektiğini düşündüm, sanırım başımız belada.
- I thought you'd like it.
- Beğeneceğini düşünmüştüm.
I thought you'd look like these other squats, only with a beard and pea soup on it.
Seni de diğer cüceler gibisindir sanmıştım sakallı ve üzerinde bezelye çorbası lekesi ile.
I thought you'd like to study it on the ship.
Gemide bakarsınız diye düşündüm.
It's quite small... but I thought you'd like it better than one of the large front chambers.
Biraz ufak... ama burayı ön taraftaki büyük odalardan daha çok beğeneceğini düşündüm.
I thought you'd like to know what Amthor said... and I wanted to make it official.
Amthor'un cevabını öğrenmek istersin diye düşündüm ayrıca şu işi resmileştirmek istedim.
I thought you'd like it. I've been saving it for a long time.
Sevdiğin bir eşarp olduğunu düşünmüştüm.
No particular reason. I thought you'd like to take it to her.
Özel bir nedeni yok, sadece vermek isteyeceğini düşünmüştüm.
I thought you'd look like the rest of these squats, except for a beard with pea soup in it.
Senin de ekiptekilere benzediğini düşünüyordum. Sakalında çorba olan hariç.
I like it, I'd have thought you too stupid for that
Ama hoşuma gitti. O kadar da aptal değilmişsin.
I thought you'd like it.
Ben de hoşlanacağını düşünmüştüm.
I thought you'd like it.
Hoşuna gittiğini sanıyordum.
- Yes, I thought you'd like it.
- Beğeneceğini tahmin etmiştim.
Thought you'd like it here with Renee, Rube, and Hominy.
Renee, Rube ve Hominy'i sevdiğini düşünmüştüm.
It's Sunday night and I thought maybe you and I can go out and catch a movie or something, if you feel like it.
Düşündüm de... Bugün Pazar ve belki akşam birlikte dışarı çıkıp sinemaya filan gidebiliriz ya da başka bir şey yaparız, tabii sen de istersen.
The snow was coming through and I thought you'd like me to close it, so I did.
Kar içeriye giriyordu. Kapatmamı istersiniz diye düşündüm ve kapattım.
I wanted to give you this because I thought you'd like it.
Sana bunu vermek istedim çünkü hoşuna gideceğini sanmıştım.
I thought you'd like it.
Hoşunuza gideceğini düşünmüştüm.
I just thought maybe you'd like to have it.
Onu almak isteyebileceğinizi düşündüm.
I thought you'd like it, sweetheart.
Hoşuna gideceğini düşündüm, sevgilim.
I thought you'd like to see it.
Umarım beğenirsiniz.
- I thought you'd like it better.
Hoşuna gider dedim. Süper!
I thought you'd like to have it.
Okumak isteyebilirsiniz.
I thought you'd like it.
Hoşuna gideceğini düşündüm.
I thought you'd like it.
Hoşuna gider sanmıştım.
- I thought you'd like it, so I got it.
- Beğeneceğini düşündüm ve aldım.
Well, if I've changed, it's because I thought you'd like a more exciting woman.
- Eğer değişmişsem, beni daha çekici bir kadın olarak görmeni istediğimden.
I thought perhaps you'd like to, uh, glance at it.
Belki göz atarsınız diye düşündüm.
- I just thought you'd like it.
- Hoşuna gideceğini düşündüm.
I'd like you all to give it some thought.
Bu olasılığı göz ardı etmemenizi istiyorum.
I thought you'd like it.
Beğeneceğini biliyordum.
No, I thought you'd like to show it to him.
Hayır, senin göstermek isteyeceğini düşündüm.
I thought you'd like it, Muffy.
Seversin sanmıştım, Muffy.
- I thought you'd like it, Sandy.
Hoşuna gider sanmıştım Sandy.
- I don't know. I suddenly thought you'd like it.
Bilmiyorum, aniden aklıma geldi, hoşlanacağını düşündüm.
... they accuse him for crimes he didn't commit. some of it is true and I admit it but back than, I thought he's pure like Virgin Mary I was a young fool, I'd take a gun and fight, thinking that I fight for justice I needed sobbering up to stop and think about and to say to myself "The one who put you in jail wanted good for you"...
İşlemediği suçlardan onu suçluyorlar. Bazıları doğru, kabul ediyorum. Ama o sıralar, benim için O, Bakire Meryem kadar masumdu.
You know, I probably could have saved her if I'd have moved sooner but I thought it was just another nightmare like the one I had the night before.
Belki de onu kurtarabilirdim... keşke daha önce kımıldayabilseydim. Başka bir kabus olduğunu düşünmüştüm... bir gece önceki gibi.
Listen, man, free advice is usually worth exactly what it cost, but you-all comin'in here pretty much like I did, I thought I'd tell you something that's good to remember.
Dinle, bedava tavsiyenin değeri de fiyatı kadardır ama buraya gelişin üç aşağı beş yukarı benimki gibi. Aklında tutman gereken bir kaç bir şey söyleyeceğim.
Well, that's very enlightening, Mrs. Draper. I thought you'd like it.
- Bunlar çok aydınlatıcı oldu Bayan Draper.
- I thought you'd like it.
- Beğeneceğini düşündüm.
I thought you'd like to hear it.
Duymak isterim.
I thought you'd like it.
Seveceğini düşünmüştüm.
Well, I figured since it isn't attached to the car anymore I thought maybe you'd like to cook it up for dinner.
Artık arabaya bitişik olmadığından belki akşam yemeği için pişirmek istersin dedim.
I thought you'd like it.
Beğeneceğinizi düşünmüştüm.
Not that it matters, but I thought you'd like to know somebody admitted murdering Ralph.
Belki önemli değildir, ama yine de bilmeni istedim. Biri, Ralph cinayetini itiraf etti.
I thought I'd say hello first and then take the office, but we could do it the way you like.
Önce selam verip sonra ofisi almayı düşünmüştüm ama siz nasıl isterseniz öyle yapalım.
Shame, I thought you'd like to see it with its companion pieces.
Utanç verici, Ben dostça halledebileceğimizi düşünmüştüm.
- I just thought you'd like it.
Sadece beğeneceğini düşündüm. Bu harika.
- I thought you'd like it.
Seversin diye düşündüm.
I thought you'd really like it living here.
Burada yaşamayı gerçekten seveceğini düşünmüştüm.
I just thought you'd like to know who it was that you killed in self-defense.
- Kendini savunmak için kimi... öldürdüğünü öğrenmek istersin diye düşündüm.