I told you the truth tradutor Turco
661 parallel translation
I told you the truth.
Size gerçeği anlattım.
I told you the truth about all this, Jerry.
Bu konuda gerçeği söyledim Jerry.
- I told you the truth!
- Sana gerçeği anlattım!
Now, I told you the truth.
Size doğruyu söyledim.
Mr. McNeal, I told you the truth about the divorce.
Bay McNeal, size boşanma konusunda doğruyu söyledim.
- Oh, I told you the truth.
- Size gerçeği anlattım.
- Wait, I told you the truth.
- Bekle, doğruları anlattım.
Because I told you the truth?
Gerçeği söyledim diye mi?
Natasha, I told you the truth.
Natasha, sana gerçeği söyledim.
I told you the truth.
Size gerçeği söyledim.
Look, even if I told you the truth, you wouldn't believe me.
Sana gerçeği söyleseydim bile bana inanmazdın.
I was afraid that's what you'd call me if I told you the truth.
Size doğruyu söylersem, bana deli diyeceğinizden korktum.
I told you the truth
Az önce doğruları anlattım ya
I told you the truth
Size doğruyu söylüyorum
I'm sorry for not having told you the truth sooner.
Bunca zaman sana söylemediğim için özür dilerim.
Now that I'm with you, I'm beginning to believe that I told her the truth.
Şimdi seninleyim ve ona gerçeği söylediğimi düşünmeye başladım.
I would have obeyed my mother even if you had told the truth.
Siz gerçeği söylemiş olsaydınız bile annemin dediklerine itaat etmek durumundaydım.
I've told you, I'm the kind of person to whom the truth is always distasteful.
Söylemiştim, gerçek bana hep sevimsiz gelir.
I should have just told you the truth.
Sana gerçeği söylemem gerekirdi.
I've told you the truth, Mr. Big Eagle.
Sana gerçeği söyledim, Bay Big Eagle.
Please kiss this Bible as a solemn oath that you've told the truth.
Lütfen bu İncil'i öperek doğru söylediğine yemin et.
You think they would've believed me, if I'd told the truth?
Gerçeği söylesem sizce bana inanırlar mıydı?
What I told you now is the truth.
Size gerçeği söylüyorum.
I told you... I mean her... the truth in my letter.
Demek istediğim mektubumda yazdıklarım doğru.
I have told you the complete truth
Size geçegi söyledim.
Don't you realise that her sister told me the truth, how you were a young fool, and I was an old one, which is worse.
Bayanın bana gerçeği söylediğini hala anlamadın mı? Aptalda olsan gençsin. Ama ben yaşlıyım.
Mrs. Parker, I'm afraid you haven't told me the truth.
Bayan Parker, korkarım bize doğruyu söylemedin.
You see I just told you the truth and you don't like that either.
Görüyorsun, az önce ben sana doğruyu söyledim. ve sen onu da beğenmiyorsun.
What I have told you is the truth.
Sana gerçeği söyledim.
The truth is, I've never told you this before, but my husband did have a child who never lived with us.
Gerçek şu ki, bunu size daha önce anlatmamıştım, bir çocuğumuz vardı, ancak kocam bizimle hiç yaşamadı.
I have told you the truth but only a part of it.
sana söylediklerim... burada olanların sadece küçük bir parçası.
Come on, I told you there's no truth in what the papers say
Yapma böyle, dedim sana, gazetelerde yazanlar tamamen yalan!
I have told you the truth.
Kız mız yok orada.
I've told you the truth.
Sana doğruları anlattım.
- Oh, that. I shall tell them the truth, as you told me.
- Onlara, bana söylediğiniz gibi, gerçeği söylemeliyim
I think that if I had told the truth, you wouldn't have believed me.
Doğruyu söylersem, inanmazsın diye düşündüm.
But what I told you is the truth.
Ama size söylediklerim gerçek.
I would tell the truth the story of black people like it's never been told because you never tell it... I would say what happens to Chicanos because the fruit-growers ain't gonna tell it
Size ne yapacağımı söyleyeyim. Siyahi insanların başlarından geçenleri daha önce anlatılmadığı şekilde anlatacaktım... çünkü siz anlatmıyorsunuz. ... Meksika asıllıların bu ülkede nelere maruz kaldığını anlatacaktım çünkü meyve toplayıcıları bunu anlatmıyor.
I think it would do you a lot of good if you told the truth.
Gerçeği söylerseniz, sizin için çok daha iyi olur.
I have told you the truth. No!
Bilinecek bir şey yok.
You told the truth and I admire that in a man.
Civara gelirsen, bize de uğra.
You told me a good story and I saw some good pictures of a guy who looked dead, but the truth is coming together now, boys.
- Teşekkür ederim. -... ölmüş gibi görünen bir adam ama gerçek şimdi beraberinde ortaya çıkıyor, çocuklar.
I've told you the truth.
Size gerçeği söyledim.
Hua Mu Juet, it's your turn because after I've told the truth even if you don't kill me, I will kill you
hua mu juet, işin bitti çünkü artık gerçeği biliyorsun! seni mutlaka öldürmem gerek
I told you I should make you angry if I spoke the truth?
İnanmak istemiyorsunuz. Gerçekleri söyleyince kızacağınızı söylemiştim.
Madam, to tell you the truth, I little expected such an event and my father surprised me when he told me to-day of his decision.
Doğruyu söylemek gerekirse hanımefendi, bu benim için de hiç beklenmedik bir gelişme oldu. Babam az önce niyetini açıkladığında çok şaşırdım.
You know, I told Seryozha the whole truth today. - And what did he say?
Bugün Seryozha'ya bütün gerçeği anlattım.
Perhaps everything I've told you isn't the truth either.
Belki anlattığım her şey de gerçek değildir.
I haven't told you the whole truth.
Henüz bütün gerçeği anlatmadım sana.
- Then you can help her? - No. I told the truth.
- Ona yardım edebilir misiniz?
- I've told you the truth.
Doğruyu söyledim. Söylediğim doğru.