I was going to tell you tradutor Turco
564 parallel translation
And once you've became completely infatuated with me... that's when I was going to tell you that I can still see ghosts.
Sen bana aşık olduktan sonra da... "Hala hayaletleri görüyorum." demek istiyordum.
I was going to tell you myself.
Sana kendim söyleyecektim.
I was going to tell you it was from me.
Benim bıraktığımı söyleyecektim.
- Now you know. - I was going to tell you...
- Artık biliyorsunuz.
I was going to tell you when we got to New York.
New York'a ulaşınca söyleyecektim.
- I was going to tell you later.
- Sana sonra söyleyecektim.
I was going to tell you on the way back from El Sordo, but I was glad when you wouldn't let me.
Bunu sana El Sordo'dan dönerken anlatmak istedim, fakat sen duymak istemedin. O zaman çok mutlu oldum.
I was going to tell you myself, sir.
Ben de size kendim söyleyecektim efendim.
I was going to tell you before, but I wanted to wait until it was definite.
Daha önce söyleyecektim aslında, ama kesinleşene kadar beklemek istedim.
I was going to tell you about it, Tarzan, only I...
Sana bundan bahsedecektim Tarzan, sadece...
Virginia, I was going to tell you.
Virginia, sana şunu söyleyecektim.
Remember at the dance I was going to tell you another reason for knowing I was getting well?
Dansta iyileştiğimi bilmemin bir sebebi daha olduğunu söylemiştim, hatırlıyor musunuz?
I was going to tell you about this, but I wanted to do it in my own way, so that you'd understand.
Sana söyleyecektim ama kendi usulümce, bu yüzden beni anla.
I was going to tell you tonight.
Sana bu akşam söyleyecektim.
I was going to tell you about it, but with all this going on it seemed rather unimportant.
Sana söyleyecektim ama tüm bu olanlar... bunu önemsiz kıldı.
I was going to tell you, but you didn't give me the chance.
Sana söyleyecektim ama o zaman bana şans vermezdin.
I was going to tell you tonight.
- Sana bu akşam söyleyecektim.
I was going to tell you at lunch, after your martini.
Sana öğle yemeğinde söyleyecektim, martini'den sonra.
I was going to tell you that I like you.
Senden hoşlandığımı söyleyecektim.
I told you I was going to tell you.
Açıklayacağımı söylemiştim.
Ruth, honey, I- - I was going to tell you.
- Ruth şekerim... sana söyleyecektim...
- I was going to tell you all about it.
- Sana her şeyi anlatacaktım.
I was going to tell you a story.
Bir öykü anlatacaktım.
I was going to tell you something, but maybe I shouldn't.
Sana söyleyecek bir şeyim vardı, belki söylememeliyim.
I was going to tell you about the time I stayed home from the prom.
Baloya gidemediğim zamandan bahsedecektim sana.
I was going to tell you.
sana söyleyecektim.
- I was going to tell him : "Sam, what would your wife say?" And what do you suppose he did?
Ona "Sam Bisbee, karın görse ne derdi?" diye söyleyecektim.
- I was just going to tell you...
Yani? - Sana söyleyecektim.
I haven't asked you the things you probably thought I was going to ask... so I'll expect you to be understanding about what I have to tell you.
Muhtemelen, soracağımı düşündüğün şeyleri henüz sormadım,.. ... bu yüzden anlatmam gerekenleri anlayışla karşılamanı bekliyorum. Nedir, Blanche?
Listen, I was going to tell Sims that I pumped Steve and that he wouldn't tell me anything'cause he didn't know anything about you.
Dinle, Olanları Sims'e anlatacaktım. Steve'in ağzından laf almak istedim ama o bana hiçbirşey söylemek istemedi. Senin hakkında birşey bilmiyordu.
Now what was it you were going to tell Iris for her own good, may I ask?
Iris'e, o'nun iyiliği için, ne söyleyecektin, sorabilir miyim?
Well, I'm going to tell you something. Owens did have something to do with me, but it was because I wanted him to.
Owens, bana bir şeyler yaptı çünkü onun yapmasını istemiştim.
Didn't you tell me your wife was going to take Hank right straight back to the hotel?
Eşinizin Hank'i otele geri götüreceğini söylememiş miydiniz?
All right, I was only going to tell you- - Will you please drop it?
- Pekâlâ, sadece sana diyecektim ki... - Buna bir son verecek misin?
I'm going to tell you what really happened at West's hunting lodge the night he was killed.
Öldürüldüğü gece West'in av evinde gerçekten neler olduğunu anlatayım.
I told him I thought I ought to tell you what was going on, but he wouldn't let me.
Ne olduğunu size söylemem gerektiğini söyledim ama izin vermedi.
What am I going to tell you? You see, I was never married.
Hiç evlenmedim ki.
I was going to tell you some day.
Bir gün sana her şeyi anlatacaktım.
No. I was going to but I... I thought I'd tell you first.
Hayır, konuşacaktım ama önce sana söylemek istedim.
I'm not trying to tell you anything, Doctor I was just thinking that you're going to be a terribly lonely man from here on in and maybe you'd feel better if you got a few things off your chest
Sana bir şey söylemeğe çalışmıyorum, Doktor. Sadece düşünüyordum ki, er... bundan böyle sen yapayalnız bir adam olacaksın ve belki de içindeki şeyleri dışarı atarsan, daha iyi hissedeceksin.
I - I was going to wait to tell you for a while, but...
Sa-sana söylemek için bir süre bekleyecektim, fakat...
Didn't I tell you I was going to be famous one day?
Günün birinde sana ünlü olacağımı söylemedim mi?
I - I was going to wait to tell you for a while, but...
Sana söylemek için bekliyordum ama...
I'm going to tell you why the conversation was unsatisfactory.
Konuşmanın niçin doyurucu olmadığını size anlatacağım.
I was so afraid you were going to tell Kelly that I wrote that letter.
Kelly'ye o mektubu benim yazdığımı söyleyeceksin diye öyle çok korktum ki.
OK, I wanted to tell you this, but I didn't know what Denis's decision was going to be.
Tamam, size bunu söylemek istiyordum, ama Denis'in kararının ne olacağını bilemezdim.
I would tell you my adventures beginning from this morning, but it's no use going back to yesterday because I was a different person then.
Maceralarımı bu sabahtan başlayarak anlatacağım. Dünü anlatmamın bir yararı yok çünkü o zaman farklı biriydim.
Furthermore, I'm going to tell you how it was done.
Daha fazlası, nasıl olduğunu da anlatacağım.
I didn't tell you, but at Christmastime I happened to be calling on F.H. Stewarts, another salesman I know as I was going to see the buyer.
Sana anlatmadım, Noel'de Steward'a gitmiştim.
What else was I going to tell you...?
Sana başka bir şey söyleyecektim ama neydi?
I promised myself I was never going to tell you.
Bunu size asla söylemeyeceğime yemin etmiştim.