I went for a walk tradutor Turco
244 parallel translation
I went for a walk.
Yürüyüşe çıktım.
I went for a walk, but it looks as if it might rain...
Yürüyüşe çıkmıştım, ama sanırım yağmur yağacak...
I went for a walk Jefferson Park.
Jefferson Park'ta yürüyüş yaptım.
- I went for a walk.
- Yürüyüşe çıktım.
I went for a walk through the park first.
- Önce parkta bir gezintiye çıktım.
Elaine and I went for a walk.
Elaine ve ben yürüyüşe çıktık.
No, I went for a walk.
Hayır, ben yürüyüşe çıktım.
I went for a walk there once in the rain and I saw this little old man drawing on the pavement with chalk.
Bir keresinde yağmurda yürüyüşe çıkmıştım kısa boylu yaşlı bir adamla karşılaştım....... kaldırıma tebeşirle bir şeyler çiziyordu.
- Anne's working and MurieI was tired... so I went for a walk.
Anne çalışıyor ve Muriel de yorgundu ben de yürüyüşe çıkayım dedim.
I went for a walk.
- Yürüyordum. - Bu soğukta mı?
So I went for a walk
Biraz dolaşmaya çıktım.
I had to work late, and then I went for a walk.
Geç saatlere kadar çalışmak zorundaydım, daha sonra yürüyüşe gittim.
You and I went for a walk.
Sen ve ben yürüyüşe çıktık.
I went for a walk last night.
Dün gece bir yürüyüşe çıktım.
I couldn't sleep, so I went for a walk and...
Uyuyamadım ben de yürüyüşe çıktım, sonra...
I had some work to finish at the lab and then I went for a walk, that's all.
Labaratuarda bitirmem gereken işler vardı, sonrada biraz yürüdüm, hepsi bu.
- I went for a walk.
- Yürüyüşe gittim.
I WENT FOR A WALK ON THE BEACH, MAMA.
Sahile yürüyüşe gittim, anne.
I went for a walk near the Docks.
Biraz Docks yakınlarında yürüyüşe çıktım.
I went for a walk there and came to a green meadow... where suddenly some strange birds started flapping around me... and as if laughing at me... began a curious tune.
Orada yürüyüşe çıktım ve yeşil bir çayırlığa geldim. Aniden tuhaf kuşlar etrafımda kanat çırpmaya başladı. Ve tuhaf bir ses çıkarmaya başladılar.
- I went for a walk!
- Yürüyüşe çıkmıştık.
I went for a walk so I could sort some things out that was in my head.
Kafamda bazi seyleri çözmek için yürüyüse çiktim.
If anyone asks, I went for a walk.
Biri sorarsa, yürüyüşe gidiyorum.
I went for a walk.
Yürüyüşe çıkmıştım.
- Can I ask about him where it was? - I went for a walk.
- Nerede olduğunuzu sorabilir miyim?
I'm with friends and got bored and went for a walk.
Arkadaslarlayïm, canïm sïkïldï ve yürüyüse çïktïm.
- Tell him I just went for a walk.
- Yürüyüşe çıktığımı söylersin.
I just went for a walk and happened to be passing by here.
Ben yürüyüşe çıktım. Buradan geçiyordum.
- I went out for a walk.
- Yürüyüşe çıkmıştım.
I went out for a walk.
Yürüyüşe çıkmıştım.
She went for a walk, I believe, with Lt. Clark.
Sanırım, Teğmen Clark'la yürüyüşe çıktı.
It was such a lovely day, I got up early and went for a walk in the garden.
Hava o kadar güzeldi ki, erken kalkıp bahçede yürüyüşe çıktım.
I got bored and went for a walk, but I had nowhere to go to.
Canım sıkıldı ve yürüyüşe çıktım ama gidecek bir yerim yoktu.
When the day that I had been dreading came I went for a last walk with Elsa.
O dehşete düştüğüm gün geldiğinde Elsa ile son bir kez yürüyüşe çıktım.
I went for a long walk.
Uzun bir yürüyüşe çıktım.
And then Ljupce and Mira stayed in the car, and I went out for a walk with the other one, Violeta.
Sonra Ljupce'la Mira arabada kaldı... ve ben diğer kızla, Violeta'yla yürüyüşe çıktım.
I went out for a walk.
Yürüyüşe çıktım.
You have no idea how much trouble I went through, month after month, just to get him to go for a walk.
Aylarca, onunla biraz dolaşabilmek için ne kadar çok acı çektim, bilmiyorum.
Would Cecil and I be missed if we went for a walk?
Cecil ve ben yürüyüşe çıkarsak yokluğumuz çok farkedilir mi?
I went out for a walk one day in the woods.
Bir gün ormanda yürüyüşe çıkmıştım.
I just went for a walk.
Sadece yürüyüşe çıktım.
The women went for a walk. A reconciliation, I find.
Bayanlar bir uzlaşma turu için dışarı çıkmışlar, sanıyorum.
I went out for a walk, and I ran into you.
Yürüyüşe çıktım ve sana rastladım.
I told you it was close but you said you wanted some air, so we went for a walk.
Yakın olduğunu söylemiştim ama sen biraz hava almak istediğini söyledin. Biz de bir yürüyüşe çıktık.
I just went for a walk.
- Ana kuzusu.
I went for a walk by the river, and I saw them.
Orada onları gördüm.
I went for a walk when I finished my homework.
İşimi bitirdikten sonra biraz yürüyüşe çıkmıştım.
My bastard husband Pierre kicked me out... so I went for a walk.. I live across town.
Şehrin diğer tarafında oturuyorum.
I... I lost it when I went out for a walk.
Ben... yürüyüşe çıktığımda kaybetmiştim.
After that, Mama went to the hotel to lay down, so I went out for a walk to see our capital.
Sonra annem biraz uzanmak için otele gitti, ben de başkentimizi gezmek için yürüyüşe çıktım.
I just went out for a walk. I needed a walk.
Biraz yürümeye gitmiştim.