I will not let that happen tradutor Turco
55 parallel translation
And if the station falls, then Bajor falls and I will not let that happen.
İstasyon düşerse Bajor'da düşer ve ben buna izin vermeyeceğim.
I will not let that happen.
Bunu olmasına asla izin veremem.
Look, I only lied to you because I thought you were too young to understand. It was my mistake. I will not let that happen again.
Sana yalan söyledim çünkü anlayamayacak kadar genç olduğunu düşündüm.
I will not let that happen to my son.
Bunun oğluma olmasına izin vermeyeceğim.
No, I will not let that happen.
Hayır, buna izin vermeyeceğim.
Doubt will plunge this country back into chaos, and I will not let that happen.
Kuşku, bu ülkeyi tekrar kaosa iter ve bunun olmasına izin vermeyeceğim.
I will not let that happen.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
.. and I will not let that happen Reema. Listen to me let's go back to our country Reema.
Dinle beni ve ülkemize geri dönelim Reema.
Now what you are doing I will not let that happen.
Ben de senin istediğin şeyin gerçekleşmesine izin vermeyeceğim.
No, no, don't worry, I will not let that happen.
Hayır, hayır merak etme. Ben buna müsaade etmem.
No, I will not let that happen.
Hayır, buna müsaade etmem.
I watched you churn and burn all your artists in your corporate greed machine. And I will not let that happen to Mia.
Şirketinin hırs makinesinde sanatçılarını nasıl çalkalayıp yaktığına şahit oldum,... ve Mia'ya da aynı şeyin olmasını istemiyorum.
I will not let that happen, I promise.
Bunun olmayacağına dair sana söz veriyorum.
I will not let that happen!
Bunun olmasına müsaade etmeyeceğim.
With everything that's been going on out there now finding this dead body, the county wants to shut down Old Sonora which means not only will a place that teaches children lessons from a simpler time be lost forever, but sheriff Hank will be left destitute, and I will not let that happen.
Orada olanlarda ve bu bulduğunuz cesetten dolayı, ilçe Old Sonora'yı kapatır sadece çocuklara okulda öğretilmeyen bir yer olmamasının dışında sonsuza dek yok olur, ve şerif Hank ortada kalır, ama ben buna izin vermeyeceğim.
I will not let that happen to you.
Ben ciddiyim. Başına öyle bir şeyin gelmesine izin vermeyeceğim.
- I will not let that happen to my son.
- Oğlumun başına da aynı şeylerin gelmesine izin vermeyeceğim.
I will not let that happen again.
Bir daha olmayacak.
Don't worry, mi Amor, I will not let that happen.
Endişelenme, aşkım, bunun olmasına izin vermem.
Bonnie will not die for me, I will not let that happen.
Bonnie benim için ölmeyecek. Buna izin vermeyeceğim.
I will not let that happen again.
Bunun bir daha olmasına asla izin vermeyeceğim.
I will not let that happen to you.
Bu onun başına da gelmeyecek.
I will not let that happen.
Buna izin veremem.
I will not let that happen.
- Bunun olmasına müsaade etmem.
And, no, I will not let that happen to my son.
Aynı şeyleri oğlumun yaşamasını istemiyorum.
I will not let that happen.
Buna izin vermeyeceğim.
I will not let that happen again.
Tekrar bunun olmasına izin vermeyeceğim.
I will not let that happen at any cost.
Hiçbir koşulda buna izin vermeyeceğim.
I will not let that happen. You asked for it.
Bunu ben değil, sen istedin.
I will not let that happen again.
Tekrar olmasına izin vermeyeceğim.
I promise you I will not let that happen.
Sana söz veriyorum ki, buna izin vermeyeceğim.
It's a confusing world out there, and who I am got messed up for a minute. And now I'm watching you ready to give all this up for me. I will not let that happen.
buranın dışında karmaşık bir dünya var ve bir anlık için berbat eden bendim ve şimdi görüyorumki benim için tüm bu şeylerden vaz geçmeye hazırsın bunun olmasına izin vermiyeceğim seni seviyorum ve eğer izin verirsen çok daha iyisini yapacağım
I will not let that happen.
I buna izin vermez.
I will not let that happen.
Bunun olmasına izin vermem.
I came to determine your intent, what you have planned, and now that I know, I will not let it happen.
Ben senin niyetini ve planlarını öğrenmek için gelmiştim. Ve artık şunu biliyorum ki, bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Your vote is my solemn promise that I will not let this happen!
Sizin oyunuz benim dinsel sözümdür ben buna izin vermeyeceğim.
But I am not going to let that happen. I will see how this wedding takes place.
Ama bunun olmasına izin vermeyeceğim Bu düğün nasıl gerçekleşecek göreceksiniz
- I will not let that happen.
- Buna izin vermeyeceğim.
And I and many others like me who love this country will not stand by idly and let that happen.
Ben ve benim gibi bu ülkeyi seven pek çok kişi... bir köşede durup bunu izlemeyecek.
Look, I may not be the groom wonder or anything like that... but I will not let anything happen to you.
Bak, senin erkek arkadaşın ya da başka bir şeyin olmayabilirim... ama sana birşey olmasına izin vermiyeceğim.
I promise you, I will do everything in my power not to let that happen.
Size söz veriyorum, gücüm yettiğince, bunun olmasını engelleyeceğim.
If I open a rift then he will die too, and we cannot let that happen, not yet.
Bir yarık açarsam o da ölür ve bunun olmasına izin veremeyiz, henüz olmaz.
Bonnie will not die for me. I will not let that happen.
- Buna izin vermeyeceğim.
Listen to me, Sir, I promise you, we will not let anything happen to that boy.
Efendim, size söz veriyorum çocuğun kılına zarar gelmesine izin vermeyeceğiz.
If you believe I'm wrong, you better damn well get on and prove it to me, because if you carry on like this, Moray, you will tarnish her name with every day that passes and I am not minded to let that happen.
Hatalı olduğumu düşünüyorsan, bunu kanıtlasan iyi edersin çünkü böyle devam ettikçe, Moray gün geçtikçe onun adına leke düşüreceksin ve ben de bunu önlemek için elimden geleni yapacağım.
I promise we will not let that happen.
Böyle bir şeye izin vermeyeceğim.