I won't be here tradutor Turco
758 parallel translation
I won't be finished off here...!
Ben, daha...!
I won't be able to work here.
Bu olmayacak.
When you come back, I won't be here.
Sen geri geldiğinde ben burada olmayacağım.
Maybe I won't be after you tell me what you want here.
Ne istediğini söyledikten sonra şaşırmam belki.
I Won't Be Here, And -
Ben yanında olamayacağım.
- I won't be here, I'm afraid.
- Korkarım ki ben burada olmayacağım.
The man I'll love won't be from here.
Seveceğim erkek buradan olmayacak.
She won't be in jail, and that's where I'll be if I stay here.
O hapse girmez, ama kalirsam ben girecegim.
Oh, Mamie, you won't be here tonight when I come back to get my things and I want to give you a little remembrance I made for you
Mamie, akşam eşyalarımı almaya geldiğimde sen burada olmayacaksın. Senin için yaptığım küçük bir hatırayı vermek istiyorum...
Here I am, trying to help you find a leopard... so that your Aunt Elizabeth won't be angry at you.
Tanrım Susan, burada Elizabeth Teyzen sana kızmasın diye bir leopar bulmana yardım etmeye çalışıyorum.
- Oh, I won't be here then.
- Burda olmam geldiğinde.
Save the gas. I won't be here after tonight.
Nefesini tüketme, bu geceden sonra burada olmayacağım.
- I won't be here.
- Burada olmayacağım.
- I won't be here that long.
- Burada uzun süre kalmayacağım. - Neden Mac!
Someday you'll come back and I won't be here.
Bir gün geri geleceksin ve beni burada bulamaycaksın.
Maybe you'll be waiting here next time and I won't come back.
Belki bir sonraki sefer burada bekleyeceksin ve ben gelmeyeceğim.
But I won't be able to carry on here.
Ama burada devam edemeyeceğim.
Maybe I had Zachetti here so they won't get a chance to trip me up... so we can get the money and be together.
Dinle, Walter. Ya Zachetti'yi parayı alıp beraber olabilelim diye ayarladıysam?
Father, I won't be here at Christmas.
Peder, Noel'de burada olmayacağım.
If this quack here, this ostopad touches Maria Candelaria, I won't be held responsible if she dies.
Eğer bu şarlatan bu kafadan çatlak adam Maria Candelaria'ya dokunursa ölümünden ben sorumlu olmayacağım.
I won't be here for dinner.
Akşam yemeğinde burada olmayacağım.
- Tomorrow? Maybe I won't be here.
- Ben yarın burada olmayabilirim.
- I'm afraid I won't be here for it.
Korkarım ben burada olamayacağım.
I know you've tried to be generous and kind, but it simply won't work, my living here.
Candan ve cömert olmaya çalıştığınızı biliyorum ama burada yaşamaya devam edemem.
If Jesus returned to Earth, I'd like to be here... but he won't return.
İsa yeryüzüne dönse burada olmak isterim ama dönmeyecek.
I'm sorry. I won't be here to see their faces.
Burada olup, yüzlerini göremeyeceğim için üzgünüm.
I won't be here when you return.
Döndüğünüzde burada olmayacağım.
I won't be able to breathe in here!
Bunun içinde nefes alamayacağım!
Because I won't be here when you get back.
Çünkü döndüğünde burada olmayacağım.
- Hmm. They won't be here till morning. - That ain't what I called you for.
- sabaha kadar burda olamazlar - seni bunun için çağırmamıştım
You'll be here, won't you?
KatıIırsın, değil mi?
Your mother's dead now, and I'm worried that I won't be here much longer.
Annen yok artık korkarım onu fazla bekletmeyeceğim.
No, I won't be here when it's over.
Hayır, bittiğinde burada olmayacağım.
If you won't go with me now, I'll be on that train when it leaves here.
Benimle şimdi gelmeyeceksen ben buradan giden trende olacağım.
Anyway, I won't be here forever.
Zaten ebediyen burada kalmayacağım. Tabii ki.
I won't be here when you get back.
Geri döndüğün vakit burada olmayacağım.
I just won't be here.
Burada olmayacağım işte.
I won't be here!
Burada olmayacağım!
I won't be able to care for you while madam's mother is here.
Hanımefendinin annesi geldi, seninle yeteri kadar ilgilenemeyeceğim. - Gifuya Hanım mı?
I won't be sleeping here.
Ben burada kalmayacağım.
I'm sorry, but I won't be here.
Üzgünüm ama ben burada olmayacağım.
And that benefit on the 19th, just figure to play it yourself because I won't be here.
Ve yardım gecesi için burada olmayacağım.
Well, I won't be here.
Burada olmayacağım.
I want to be your wife but if I can't get you to leave with me, I won't stay here to become your widow.
Karın olmak istiyorum ama seni gitmeye razı edemezsem kalıp dul kalmayı bekleyecek değilim.
- Well, if you do, I won't be here.
- Çağırırsanız ben yokum. - Niye?
No, Miss Emma, I won't be here.
Hayır, Bayan Emma, burada olmayacağım.
No, tomorrow I won't be here.
Hayır, yarın burada olmayacağım.
Oh, I won't be needing these while I'm here.
Bunlar burada isime yaramaz.
I won't be here after tonight.
Bu geceden sonra burada olmayacağım.
And I won't be here long.
Burada da fazla kalmayacağım.
I guess we won't be able to keep him here.
- Onu burada tutamayacağız.
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't let you down 206
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't have it 79
i won't tell if you won't 28
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't let you down 206
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't have it 79
i won't tell if you won't 28
i won't be a minute 39
i won't be there 36
i won't hurt you 134
i won't be a moment 22
i won't forget this 45
i won't tell anyone 179
i won't do it 327
i won't hide anymore 51
i won't do it again 117
i won't be 54
i won't be there 36
i won't hurt you 134
i won't be a moment 22
i won't forget this 45
i won't tell anyone 179
i won't do it 327
i won't hide anymore 51
i won't do it again 117
i won't be 54