Idealism tradutor Turco
175 parallel translation
The point is, I detest my mother-in-law so much, I have to make sure that I'm joining your movement out of idealism, and not through personal pleasure.
- Sorun şu, kaynanamdan öyle nefret ediyorum ki, hareketinize kişisel zevkimden ötürü değil, idealist nedenlerle katıldığımdan emin olmam gerekiyor.
A bit of cynicism stemming from wounded idealism is authorized even recommended.
Yaralı bir idealizm ile "Kinizm" in bir parçacık engellenmesine izin verilmiştir hatta tavsiye bile edilebilir.
You think I can afford this phony idealism of yours?
Sence senin şu sahte idealizmini göze alabilir miyim?
It requires idealism.
Bu biraz da idealist olmayı gerektirir.
What's with this idealism?
Bu idealizm de ne demek oluyor?
Not by her, but by her idealism.
Onun tarafından değil, idealizmi tarafından.
These men are filled with a tremendous idealism.
Bu adamların ruhunda fevkalade bir idealizm varmış.
Even greater for someone with your youth and idealism, but...
Senin gibi genç ve idealist biri için daha da sarsıcı...
I've sensed the spark of idealism in you and that can move mountains, you know that?
Sende taşı sıksan suyunu çıkaracak derecede bir idealizm görüyorum.
Your enthusiasm, your idealism, your hard work.
Hevesiniz, ülkücülüğünüz, sıkı çalışmanız.
To the hatred inherited from their parents, they will add their own idealism and impatience.
Ebeveynlerinden miras kalan nefretlerine kendi ideallerini ve sabırsızlıklarını ekleyecekler.
You know, apart from your charming personality and the fact that you're the finest planner I've ever known. What I've always admired about you, Rafer, is your idealism.
Bilirsin, parlak kişiliğin ve mükemmel planlamacılığın bir yana senin, en çok idealizmini takdir etmişimdir.
The end of classical German idealism.
Geleneksel Alman ideolojisinin sonu.
It's idealism, reaction.
O ideolojiktir, karşı koymadır.
A very good way of life it is, young lady... no matter how much people like you and Charles try to tear it down with your sloppy idealism.
Bu hayatın en iyi yönüdür genç bayan... Charles ve senin gibiler, aptalca idealizmleriyle insanları terörize etmeye çalışsa da!
Did you act out of idealism, to redistribute it?
... saf bir idealizm yolunda başkalarına dağıtmak içindi.
Are these countries you want to impress with your Soviet idealism?
Bu ülkeleri, Sovyet idealizminizle etkilemek mi istiyorsunuz?
Without him and his idealism there would be no problem at all.
Aslında doktor ve idealizm olmasa ortada hiçbir sorun kalmayacak.
You need the storage space for your abandoned idealism?
Terk edilmiş ideallerini depolamak için yere mi ihtiyacın var?
It crystallized his idealism.
Ülküsünü belirginleştiriyordu.
A time of idealism and heroic spirit.
Kahramanlık ruhu ve idealizm dönemi.
If Praxis had not exploded, then quite possibly his idealism would not have found expression.
Praksis patlamamış olmasaydı, babamın idealizmi... bugünlere gelemezdi.
Idealism and ambition are not incompatible.
İdealizm ve hırs, birbirleriyle uyuşmaz değillerdir ki!
- Then he'll die a hero, a somebody. And I'll write one hell of an obituary for him, lauding his courage, idealism.
- Ozaman bi kahraman olarak ölür... ve bende onun için cesaretini ve idealistliğini anlatan bir ölüm ilanı yazarım.
But, you know, liberals act like idealism belongs to them.
Ama, bilirsin, Liberallar... idealizm onlara aitmiş gibi davranırlar.
"Idealism isn't just an armchair occupation," to quote mother.
"İdealizm basit bir mevki makam kavgası değildir." Annemden alıntı.
I'm talking about idealism.
- Sadece bir tane.
I wish the world was a place where fair was the bottom line where the idealism you showed at the hearing was rewarded not taken advantage of.
Dünyanın daha adil bir yer olmasını isterdim. Oturumda gösterdiğin idealizmin istismar yerine ödüllendirileceği bir yer gibi.
I applaud his idealism.
İdealizmini alkışlarım.
Do you know how I define "idealism," Monsieur Delbene?
Ben idealizmi nasıl anlatırım biliyor musunuz?
Her youth denies her the wisdom... to understand why some things cannot change... but idealism is for children... and a child is not fit to govern an Empire.
Gençliği bilgeliğe karşı çıkıyor. Bazı şeylerin neden değişemeyeceğini anlayamıyor... Ama idealizm çocuklar içindir ve bir çocuk bir imparatorluğu yönetmek için uygun değildir.
Greek idealism, a civilization of music and philosophy, and roman pragmatism, a civilization of law and rationality, blended perfectly to create a new culture, that forms the basis of Western civilization, of which we Italians, the greatest people on earth,
Yani felsefe ve müziği esas alan Yunan idealizmi ile hukuk ve mantık temelleri üzerine kurulu Roman pragmatizmi, dünya üzerindeki en harika toplum olan biz, İtalyanların da mirasçısı olduğu Batı uygarlığının temelini oluşturacak yeni bir kültür yaratmak üzere harika bir şekilde harmanlandı.
Your blind idealism will get us all killed!
Kör idealizmin hepimizi öldürecek.
Idealism's gotten me this far, Tyr.
Beni bu kadar uzaklara getiren de idealizm, Tyr.
Just when I thought you'd controlled your blind idealism, you say something like that.
Kör idealizmini kontrol ettiğin zaman, böyle bir şey söylersin.
His idealism unfortunately brought only political and financial disaster.
İdealizmi, maalesef, sadece... politik ve finansal felaket haline geldi.
Blind idealism on overdrive.
Bu konuda çok idealist davranıyor.
Do you remember, Mr. Help-Thy-Neighbor, Captain Idealism?
"Bay Yardımsever Komşu" ve "Kaptan İdealizm" bir şey hatırlatıyor mu?
See, now we have to temper our idealism with pragmatism.
İdealizmi pragmatizmle değiştirmeliyiz.
Danny just has this kind of infectious idealism.
Danny de bulaşıcı bir idealizm vardır.
The same youthful enthusiasm, idealism.
Aynı, tükenmez heyecan. Aynı, doğruyu uygulama hevesi.
DO YOU HAVE TO PISS ON THE KID'S IDEALISM?
Çocuğun idealizmini niye gölgeliyorsun?
All he knew was that he hated me for poisoning the well of idealism from which he had drunk for so long.
Tek bildiği, uzun süredir uğruna içtiği idealizm kuyusunun benim tarafımdan zehirlenmiş olması yüzünden benden nefret ettiğiydi.
And now I'd like to introduce a man, a young man who represents hope for the next generation, a man who bridges the gap between the value of tradition and the idealism of youth, because it is that bridge which will define
Şimdi size bir adamı tanıtacağım, bu genç adam... yeni kuşağın ümidi. Bu adam, geleneklerin değeri ile... gençliğin idealizmi arasında bir köprü.
But let's see how long his idealism lasts... -... on War World!
Ama bakalım bu idealciliğin Savaş Dünyası'nda ne kadar sürecek!
Your relentless, unflappable, never-say-never idealism.
Acımasızlığın, soğukkanlılığın, vazgeçemediğin ideallerin.
US President Woodrow Wilson crossed the Atlantic to put his idealism to the test.
Amerika Başkanı Woodrow Wilson felsefesini test etmek için Atlantiği geçti.
Her idealism was well-respected, but... in the daily school routine, it...
İdealizm çok iyi ama... günlük okul hayatında, bu... bazen sorun olabilirdi.
- Have you buried your ridiculous idealism?
- Saçma sapan idealizmler gömüldü möü? - Önemli değil.
No, idealism is guilty, middle class bullshit.
- İdealizmden bahsediyorum.
All right, I know that you have this great idealism about marriage, but...
- Tamam, Ally.