If i can do it tradutor Turco
1,840 parallel translation
I don't know if I can do it.
Yapabilir miyim bilmiyorum.
If I can do it, you can do it!
Ben yapabiliyorsam sen de yaparsın!
Let's see if I can do it.
Bakalım yapabilecek miyim?
... I JUST DON'T KNOW IF I CAN DO IT.
... yapabilir miyim bilmiyorum.
So I'm sorry to stuff what I do if it doesn't interest you very much, but I can't really change what makes me happy.
Senin ilgilenmediğin şeyler ilgimi çektiği için üzgünüm, ama ben, beni mutlu eden şeyden vazgeçemeyeceğim.
If you pop yourself on this chair, I think we can do it with a local.
Şu sandalyeye oturursan lokal anesteziyle işi halledebiliriz.
I mean, if Jett Garner can do it, we can do it.
Demek istediğim, eğer Jett Garner yapabiliyorsa biz de yapabiliriz.
Look, if you want to say, "I told you so," go ahead and get it off your chest, but then you can do one of two things.
"Ben söylemiştim" demek istiyorsanız içinizde kalmasın, söyleyin. Sonra da ikisinden birini yapın.
I can do it, if that's what you want.
İstediğin buysa yaparım.
All you have to do is show up. If I don't have the rest, you can keep it.
Tek yapmanız gereken, getirmek, kalanını ödemezsem, sizde kalabilir.
What if I can't do it?
Ya başaramazsam?
And none of us are ever making it out of here without his plan, so if you tell me that you can figure out a way how to do this at night, then I- - we- - can figure out a way how to get that tunnel dug in time.
O olmadan da hiçbirimiz çıkamayız. Bu işi bu gece halletmenin bir yolunu bulurum diyorsan biz de tüneli zamanında bitirmenin yolunu buluruz.
If we do this deal, after it's done, yu can look for Sara... I don't know. if she's alive.
Anlaşmayı yaparsak herşey hâllolduktan sonra Sara'yı arayabilirsin, hayattaysa.
But what I can guarantee you Is that if we do this thing right, We'll be close to where it ends.
Ancak şunu garanti ederim ki doğru şeyi yaparsak yolun sonuna varacağız.
If I'm out of here by then, I can still do it.
Eğer çıkabilirsem, hâlâ yapabilirim.
And if he can do it, I can.
O, bunu yapabildiyse, ben de yapabilirim.
Because I'll get it right this time do more, be more take every challenge fight hard, risk it all take real power, real authority change everything, the world just to see if I can
- Çünkü bu sefer doğru şekilde yapacağım. Daha fazlasını yapıp, daha iyisi olacağım. Her meydan okumayı kabul edip, her şeyimi riske atıp, daha sert savaşacağım.
I can do a frozen section. We'll know today if it's a malignancy and if it's invasive.
Dondurulmuş bölge ile bunu bugün belirleyebiliriz.
Can you do it, Fi? Michael. If I ask Campbell one more time
Michael, eğer Campbell'e bir kez daha soracak olursa...
If there's anythingI can do to help - - yeah, actually, I need you to keep your head downfor a while,'cause this is gonna get worsebefore it gets better.
Eğer yardım edebileceğim bir konu olursa... evet aslında, bende senden biraz kafanı aşağıda tutmanı isteyecektim. Çünkü bu işler iyiye gitmeden önce hep kötüye gider.
If you think you can talk Aldridge down, do it.
Aldrich'i ikna edebileceğini düşünüyorsan, yap.
Actually, Crusoe, if it was for the good of you and your children, I can't imagine anything Susannah wouldn't do.
Senin ve çocukların iyiliği için Susannah'nın yapmayacağı bir şey düşünemiyorum, Crusoe.
Should I do this in person, or can I call? You only do it over the phone if you're a pussy.
Ama öyle de olsa...
I just can't seem to stop it, and I just- - I think about Larry, and I- - and I lose it, and... anyway, so my friend is saying maybe I shouldn't do it anymore if I can't control my emotions,
Ayrıca kolay kolay susmam. Larry aklıma geliyor sonra kendimi kaybediyorum. Her neyse, arkadaşım dedi ki duygularımı kontrol edemeyeceksem bu işi bırakmalıymışım.
I said I won the car and I can do as I please with it and that if she has problems, it's not because of me.
"Arabayı ben kazandığıma göre, onunla istediğimi yapabilirim eğer sorunların varsa da sebebi ben değilim." demiştim.
If you need to heave, do it where I can't see it or smell it.
Kusacak olanınız varsa göremeyeceğim ya da kokusunu alamayacağım bir yerde işini görsün.
If you can't do it, I understand. But I have one chance... and I'm gonna take it.
Eğer yapamayacaksan, seni anlayışla karşılarım ama bu tek şansım ve kullanacağım.
If I want to knock one out of the park now and then, I can do it.
Şimdi ya da sonra birisini atmak istersem, atarım.
let me know we can do it if shifting the center.. well.
Yapabileceğimiz tek şey Güneş'i merkezden başka bir yere almak.
Do you mind if I keep it so I can finish it?
- Bitirene kadar bende kalabilir mi?
But if I can't get it done, would you do it?
Anlatamazsam benim yerime yapar mısın?
I feel like if I can just make George crack up once, it'll do huge things for me, like...
Bir kereliğine de olsa George'u gülmekten kırabilir miyim görmek istiyorum. Benim için çok önemli- -
The worst part about it though is I can't bring myself to finalize the divorce because if I do then she'll get kick out of the country
İşin kötüsü, boşanmayı sonuçlandıramıyorum yoksa kızı sınır dışı edeceklermiş.
If there's anyone that can do that, I am certain it is me, young fellow.
Eğer birisi bunu yapabilirse... bu kesinlikle ben olurum, genç arkadaşım.
But, I mean, if you can do that on a bucket, don't you think you can do it on a real drum set?
Ama o kovayla yapabiliyorsan tabii, gerçek bir davul setini çalabileceğini düşünüyor musun?
If you can't do it, I'll send our movie to every newspaper in the country.
Eğer yazmazsan, çektiğim görüntüleri ülkedeki tüm gazetelere servis ederim.
If the box can do what you say, give Darken Rahl power over the whole world, then... I don't think our mother would want us to trade it for her life.
Kutu, dediğin gibi Darken Rahl'a tüm dünyaya hükmetme gücü verecekse annemizin kendi hayatına karşılık kutuyu vermemizi isteyeceğini sanmıyorum.
You can pump out there trying, but I do not know if it works.
Şuradaki pompayı deneyebilirsiniz, ama çalışıp çalışmadığı konusunda bir fikrim yok.
I know it's like a gift from God and I would be very happy for you if you can keep the baby but you do have to ask.
Biliyorum bu tanrının hediyesi,... senin mutlu olmanı isterim ama bu o bebek olabilir. ... ama sormak zorundaydım.
If you can't do it. Then I'll go myself.
Eğer onu sen çağırmazsan ben çağıracağım.
If they did it- - they did it to me, I don't know why I can't do it to them.
Bunu yapabiliyor... Bunu bana yapabiliyorlarsa... Neden ben de aynısını onlara yapamayayım ki?
I know you can do it, billy, If anyone can.
Eğer birisi yapabilirse, onun sen olduğunu biliyorum, Billy.
If it's a favour I can do, why not? Don't say a word.
İyilik yapabilirim, neden yapamacakmışım ki?
What if Amanda really is in danger and I don't do everything I can to stop it?
Ya Amanda gerçekten tehlikedeyse ve ben durdurmak için bir şey yapmıyorsam?
I mean, if you can do it...
- Sen de yapabilirsin.
- If I can rehydrate, I can do a proper autopsy. - It will take too long. - And a positive result is debatable.
Çok uzun sürecek ve olumlu sonuç kuşkulu olacak.
Well, if people think that means... I killed him, there's nothing I can do about it.
Bu yüzden onu öldürdüğümü düşünüyorlarsa yapabileceğim bir şey yok.
You can't come and tell me about a crime If there's nothing I can do about it.
Eğer bununla ilgili yapabileceğim bir şey yoksa gelip bana bir suçtan bahsedemezsin.
Fine, but if I finish your list first, it's a six hour survey of early 20th century American architecture and you can never do anything on the Murtaugh List ever again.
Tamam, ama ben senin listeni önce bitirirsem 20. yüzyılın başındaki Amerikan mimarisi üzerine 6 saatlik bir inceleme dinleyeceksin ve Murtaugh Listesi'ndenki şeyleri bir daha asla yapamayacaksın.
I mean, if there's one thing I can do, it's...
Benim kadar iyi çığlık atan- -
Well, if I'm not supporting you adequately, my dear, by all means, feel free to do something about it.
Eğer ben sana yeterli olamıyorsam canım, sen de belki bu konuda bir şeyler yapabilirsin.