If that's all right tradutor Turco
937 parallel translation
- That is, if it's all right with you, sir.
- Tabii sizin için de uygunsa efendim.
That Mrs. De Penable, I suppose she's all right... if you don't mind your friend collecting commission on the dresses you buy.
Şu Bayan De Penable, sanırsam hoş bir bayan eğer ki satın aldığın elbiseden komisyon alması seni rahatsız etmiyorsa.
All right, if that's how you feel,
Pekâlâ, hislerin böyleyse kendime bir sürü zengin müşteri bulacağım.
I know it's superstition, but an old Hindu told me that if you touch an elephant's trunk, and he raises it, everything will be all right.
Batıl inanç, biliyorum, ama yaşlı bir Hindu, file dokunduğunda hortumunu kaldırırsa her şey yoluna girer, demişti.
If you think Cody done right settling'down and all... maybe that's what you'd like to do.
Eğer Cody'nin yerleşmesini ve yaptıklarını doğru buluyorsan... belki senin istediğin de budur.
All right, then, if that's the way you feel about it.
Peki, madem öyle düşünüyorsun.
His letter says that he's, uh... negotiating a piece of business with some lawyer, and if it works out satisfactory, then everything is gonna be all right.
Mektubunda diyor ki iş görüşmesi için bir avukata gitmiş ve olumlu sonuçIanırsa, o zaman her şey düzelmiş olacak.
Melanie told the doctor that if it's for the Cause, it's quite all right.
Melanie Wilkes doktora eğer davamızın yararına bir şey ise, gayet uygun olduğunu söyledi.
All right, if that's what you want to think.
- Pekala, düşünmek istediğin buysa.
But if that's your story, it's all right with me.
Ama hikayen buysa, bence mahzuru yok.
All right, if that's how you feel about it.
Peki, eğer öyle istiyorsan.
If you have wives or children or any other considerations that might get on your nerves in a crisis, it's perfectly all right.
Zorlu durumlarda sinirlerinize hakim olmanızı engelleyecek karınız çocuklarınız ya da başka şeyleriniz varsa bunu son derece anlayışla karşılarım.
Now once more, I want to emphasize that if... If any of you feel you're not up to this job, it's perfectly all right for you to drop out.
Bir kere daha belirtmek isterim ki işi yapamayacağını düşünen varsa gönül rahatlığıyla çekilebilir.
It works all right, sir, but that emergency power's not going to hold out long if we run into trouble.
Tamam, çalışıyor efendim. Ancak başımız belaya girerse bu yedek güç tareti uzun süre götürmez.
All right, if that's the way you feel about it.
Pekala, Eğer bunun yolu buysa..
All right, John, if that's the way you want it.
Pekala John, istediğin eğer buysa.
If I get casually beat up along the way, that's all right with you, isn't it?
Ve bu uğurda tesadüfen dayak yesem de senin için sorun olmaz değil mi?
If it hadn't been for that, we'd all be layin'around here dead right now.
Eğer o, öyle yapmamış olsaydı şimdi biz burada ölmüş olacaktık.
Two or three weeks, if that's all right.
- 2, 3 hafta. Sakıncası yoksa.
All right, if that's what you want but if you're acquitted?
Peki, istediğin buysa ama ya beraat edersen?
All right, Colonel, if that's the way you want it.
Pekala, Albay, istediğin buysa, öyle olsun.
All right. If that's the way you feel about it.
Eğer istediğiniz buysa, giderim.
I'm on my way, and if it takes a deal with a crooked sheriff, that's all right with me.
Yola çıktım bir kere kanunsuz bir şerifle anlaşmak beni rahatsız etmiyor.
And if I have to fancy it up with an Indian curse... and a brokenhearted wife for Leo, that's all right too!
Durumu bir kızılderili laneti ve kalbi Leo için sızlayan bir eşle süslemek de beni rahatsız etmiyor!
So if that little eye is gonna roam... If what you think is, "Joe's all right until something better comes along" honey, you'd better take another streetcar.
Gözün dışarıları da olursa "Joe'yi idare eder, ta ki daha iyisi çıkana kadar" diyorsan tatlım başka kapıya.
All right, if that's the way you want it.
Tamam, nasıl istersen.
All right, if that's what you want, I'll give him a chance.
Eğer istediğin buysa Ona bir şans vericem.
All right, if that's the way you want it, I'll ride with you.
Tamam, eğer sen buysan seninle geliyorum.
If they find the right man they can give him the love and the understanding that all of us want but few of us get.
Eğer doğru adamı bulurlarsa ona, hepimizin istediği ama azımızın aldığı sevgiyi ve anlayışı verebilirler.
Oh, that's all right with me if you take her shots.
Oh, kalan atışları yapman benim için farketmez.
All right, if that's the way he wants it.
- Tamam eğer istediği usul buysa,
All right, if that's the way you feel. That's that.
Tamam, madem böyle hissediyorsun o zaman buraya kadar.
If you want to sit here, that's all right.
Burada oturmak istiyorsan sorun değil.
That's all right with me, if that's the way you want it.
Öyle istiyorsan, bana uyar.
All right. If that's how you feel about it, then let's do it.
Pekala eğer istediğin buysa, yapalım öyleyse.
All right, Mr. Mayor, if that's the way it is, no sense in asking you again, is there?
Pekâlâ, Başkan, işler böyle yürüyorsa yeniden sormanın bir anlamı yok öyleyse, değil mi?
But it seems to me that if it's all right for them, it should be all right for anybody else.
Fakat kanımca onlar için normal olan şey herkes için normal olmalı.
All right, doll, if that's the only way you'll play.
Pekala bebek, ben de ona göre oynarım.
That is, if it's all right with you.
Yani, eğer sizin için de uygunsa.
All right, if that's the way you feel.
Pekala, eğer öyle hissediyorsan.
If that boat's swelled tight enough, I'm cuttin'out of here! That's all right with me.
Eğer tekne suda kalmayı başarırsa buradan çekip gideceğim.
- Well, all right, if that's the way you feel. Come on, Fred, darling.
Tamam eğer böyle düşünüyorsan, hadi, çıkalım buradan.
That's what they'd be all right, I guess, if you had your way.
Sana kalsa sahiden de ceset olurlar.
I suggest we split everything right down the middle, if that's all right with you.
Sizin için sakıncası yoksa herşeyi ikiye bölmeyi öneriyorum.
If she wants to bring her boyfriend along, fine, that's all right.
Erkek arkadaşını da beraberinde getirmek isterse, getirsin.
They decided that if you want to stay, it's all right.
Kalmak istersen kalabileceğine karar verdiler.
If you want time to think, that's all right because I've waited already for three years and I can wait for the rest of my life if necessary.
Düşünmek için zaman istiyorsan, tamam. Zaten üç yıl bekledim ve gerekirse... hayatımın sonuna kadar da bekleyebilirim.
Yes, all right. But I'm afraid I can't give you an alibi if that's what you're looking for.
Olur, başlayın, ama o saatlerde beni gören olmadı, eğer onu soracaksanız.
I'd like to take him to my office at the university... if that's all right with you.
Kendisini üniversitedeki ofisime götürmek isterim elbette sizce bir mahsuru yoksa.
All right, if that's too much, I'll be kind to you, and you'll be polite to me.
Tamam, eğer bu çok fazlaysa ben sana karşı sevecen olacağım ve sen de bana karşı nazik olacaksın.
If that's all right.
Artık gidebiliriz. - Tabi herşey yolundaysa.
if that's all right with you 57
if that's the case 340
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17
if that's how you feel 38
if that's the case 340
if that's okay with you 90
if that's true 357
if that's okay 223
if that's what you want 359
if that's what you're asking 120
if that's ok with you 18
if that's alright 17
if that's how you feel 38