English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / If that's what you want to do

If that's what you want to do tradutor Turco

137 parallel translation
All that, because I want you to do what I say even if it's picking up my hat when I tell you to
Bunca söz, ne dersem onu yapmanı istediğim için, gerekirse şapkamı bile getireceksin.
If you want to get along in life, never do what you're told. Oh, for heaven's sakes, don't tell them a thing like that.
Kendilerini önemli sanırlar
I can't stop you if that's what you want to do.
Yapmak istediğiniz buysa eğer, sizi yolunuzdan çeviremem.
I've been trying to tell you that if you want to talk about what we do together, what works and what doesn't, you have to say more.
Ben de sana bunu söylemeye çalışıyorum. Birlikte neler yaptığımız hakkında konuşmak istiyorsan nelerin yolunda gidip gitmediğini de daha çok söylemiş olursun.
So don't expect me to shake every time daddy barks. I mean, if that's what you want me to do.
Babanın her havlayışında titrememi bekleme benden eğer benden beklediğin buysa diye söylüyorum.
I mean... I believe you could kill me right now, and if that's what you want to do... then go ahead... but you've got enough heat on you already, and we can help you.
Yani eminim beni şu an öldürebilirsin ve eğer yapmak istediğin buysa o zaman durma ama zaten başın yeterince belada ve biz sana yardım edebiliriz.
If it's something you want to do, that's what you should be doing.
Eğer yapmak istediğin birşey varsa, onu yapmalısın.
Well, if you want to get a line on someone, that's what you gotta do.
Ama, birini tanımak istiyorsan yapman gereken tam da bu.
Well, if that's what you want to do, you know what?
Yapmak istediğin buysa, ne biliyor musun?
Sure, honey, if that's what you really want to do.
Tabii ki tatlım, yapmak istediğin gerçekten buysa.
But now, pumpkin if you want to impress that psychopath that you're dating here's what you should do :
Ama balkabağım, şu çıktığın psikopatı etkilemek istiyorsan yapman gereken şu :
If that's what you want to do.
Eğer yapmak istediğiniz buysa.
I am willing to do this with you. To help start you on your new life if that's what you want.
Eğer istediğin buysa, seninle bunu yapmaya, yeni bir hayata başlamana yardımcı olmaya hazırım.
If that's what you want to do.
Eğer yapmak istediğin buysa.
Okay, if that's what it takes to show you how much you mean to me and how much I want you there, that's what I'll do.
Tamam, benim için ne kadar önemli olduğunu ve orada olmanı ne kadar istediğimi gösterecekse eğer, yaparım.
If that's what you want to do, go live with your mother, you little coward.
İstediğin buysa, git annenle yaşa seni küçük ödlek.
Lie still if that's what you want us to do.
İstediğiniz buysa kıpırdamadan durun.
IF THAT'S WHAT YOU WANT ME TO DO, THEN I'D BE HAPPY TO GO.
Eğer bunu istiyorsanız seve seve giderim.
If that's what you want to do, that's fine
İstediğin buysa, sen bilirsin.
I mean, if that's what you want to do, call it!
Yani, yapmak istediğin buysa, ara!
Well, if that's what you want to do.
Peki, yapmak istediğin buysa...
To answer that, I'd have to tell you more than you want to know... but suffice it to say... if you don't do what I'm suggesting, it's going to take you another 16 years to get this ship home, and there are going to be casualties along the way.
Bu soruna cevaben, bilmek istediğinden daha fazlasını söyleyebilecek durumdayım... ama yeterlice söyleyecek olursam... eğer önerdiğim şeyi yapmazsan, bu gemiyi eve götürebilmek için bir 16 yıl daha harcayacaksın, ve bu uzun yol boyunca, bir sürü kayıplar yaşayacaksın.
All right, if that's what you want to do.
Pekala, eger istediginiz buysa.
If that's what you want to do, you should do it.
Eğer istediğin buysa, yapmalısın.
If that's what you want to do, you should do it,'cause I want you to.
İstediğin buysa, yapmalısın. Çünkü yapmanı istiyorum.
Okay, if that's what you want to do.
Eğer yaptırmak istiyorsan, tamam.
I don't understand your plan to get us into the jail, but if that's what you want to do, who am I to spoil your fun?
Bizi hapse atma planını anlamıyorum ama eğer yapmak istediğin buysa ben neden eğlenceni bozayım ki?
If that's what you want me to do.
Yapmamı istediğiniz şey buysa.
Baby, if that's what you want to do, then I'm not gonna try... it's what I gotta do. Yes.
- Bence ortak bir yönümüz var.
If that's what you want to do, that's fine.
Yapmak istediğin buysa, bana uyar.
But if my fleeting encounter with a girl named Maureen O'Flaherty is all you really want to talk about, then that's what we'll do.
Ama eğer gerçekten konuşmak istediğin Maureen O'Flaherty adındaki bir kızla ilişkimse, bunu yaparız.
I think if you want to invest $ 500,000 in your friend's business... that's exactly what you should do.
Arkadaşınızın şirketine 500 bin dolar yatırmak istiyorsanız... bence bunu yapmalısınız.
I don't want to put you through something you don't want to do, like dating, so, look, if this is gonna be it, then that's.. that's fine. You see, that's what i mean.
Demek istediğim de buydu.
I mean, if I have to do this on my own, it's going to put me and all of my people at greater risk ; is that what you want?
Yani, bunu kendim yapmak zorunda kalırsam, bu beni ve adamlarımı büyük bir riske sokacak ;
It's like, on one hand, you know, just do what you want and be happy. But he taught me, raised me to believe that if you do something wrong, you will get punished.
Yani bir açıdan, ne mutlu ediyorsa onu yap, ama bana öğrettiği - - yani beni inandırdığı, hata yaparsam cezalandırılacağım.
Oh, right. When you hit the water, if you're conscious what you want to do is get out of the harness... as quick as possible, because the weight from that...
Suya düştüğün zaman bilincin yerindeyse, emniyet kayışından mümkün olduğunca çabuk kurtulmaya bak.
What is certain is that if we're going to do this, you probably want us to do it now, before the new year, while the bump in the murder rate is still attributable to Mayor Royce.
Belli olan ; eğer bunu yapacaksak şimdi, yeni yıldan önce, suç oranındaki sıçramanın başkan Royce'a yüklenebileceği bir zamanda yapmak isteyeceksiniz.
You can walk on your two feet to get another glass of beer if that's what you want to do.
İki ayağın üstünde yürüyüp bir kutu bira daha alabilirsin. Eğer yapmak istediğin buysa.
- My dad's always told me that we can afford to do what we want, but if you want to live in that neighborhood or go to that school, you have to be prepared for ugliness, and you can't let it bother you.
Babam bana her zaman, istediğimizi yapabileceğimizi söylemişti. Belli bir yörede yaşamak veya belli bir üniversiteye gitmek istiyorsak çirkinliklere de hazır olup, bundan ürkmememiz gerektiğini söylemişti.
But if you want to have an abortion because you think that's what medicine is telling you to do, then that's between you and me.
Ama tıp sana kürtaj olmanı söyledi diye bunu istiyorsan, bu, seninle benim aramda.
If that's what you really want to do, then I will pass on my recommendation, and I'm sure that it will help.
Eğer yapmak istediğin buysa, o zaman onayımı geçireceğim ve eminim bu yardımcı olacaktır.
I mean, if you want to make jokes, if that's what you want to do, then I will gladly sit here and you can take the mickey out of me for £ 22.50 an hour - it's your money.
Şaka yapmak istiyorsan, istediğin buysa, burada otururum ve benle istediğin gibi dalga geçersin. Bundan memnun olurum. Saatte 22,50 pound alırım.
Well, if that's what you want to do...
Madem böyle istiyorsun...
What are kids for if not to be used as excuses to get out of things that you don't want to do? That's not funny.
Mazeretler, yapmak istemediğin şeyler için kullanmayacaksan çocuklar ne işe yarar?
That's what you will do if you want me to do your pilot. Well, you should do that.
Yapmalısın.
If that's what you want to do.
Ne yapmak istiyorsan yapalım.
If that's what you want to do... Hmm. Let's go in, Andy.
Eğer yapmak istediğin buysa gidelim, Andy.
I told you, if you like, anything I got, the tickets, the hats, the sneakers, you can sell those until I get you another fight, if that's what you want to do.
Daha önce söylemiştim, istersen, elimdeki şeyleri, biletleri, şapkaları, tenis ayakkabılarını, sana başka bir dövüş ayarlayana kadar sen satabilirsin, tabi yapmak istediğin buysa.
Well, if you end up deciding that's what you want to do, then obviously you're going to have to get a job.
Eğer bunu yapmak istiyorsan kendine bir iş bulmak zorundasın.
If what you want is to have someone dress up as a cheerleader and tell you how big you are, you can hire a thousand women to do that quite convincingly for the price of one day with an Active.
Yani kardeş gibi hissediyoruz. Peki ne yapmış? Hiçbir şey.
Baby, if that's what you want to do, then I'm not gonna try- -
Bebeğim yapmak istediğin buysa denerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]