English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / If you're lucky

If you're lucky tradutor Turco

780 parallel translation
It'll be at least six weeks, even if you're lucky.
En azından altı hafta demek, o da şansın yaver giderse.
But at my age, you're lucky if the pilot light doesn't go out.
Ama benim yaşımdayken, o umut nefes bile alıyorsa şanslısın.
- If you're lucky, nobody.
- Talihin yaver giderse kimse.
You can have a go at the second, if you're lucky.
Şanslıysan sen de ikinciye bakabilirsin.
Take him out! - You'll be walking a beat if you're lucky!
- Şansın varsa, devriye görevi yapıyor olacaksın.
Well, if you're lucky, you might get off with, now, let me see a couple of years, which you will spend in Holloway prison meditating on the folly of transmuting melodrama into real life.
Şansın varsa iki yıl ile paçayı kurtarır Holloway hapishanesinde yatarken tiyatroyu gerçek hayata uygulamanın aptallığını düşünürsün.
You'll be lucky if you're not the late Rudolf Rassendyll.
Ölü Rudolf Rassendyll olmazsan şanslısın.
That is, if you're lucky.
Tabii, eğer şansınız varsa.
There are too many people alone... and if you're lucky enough for somebody to want you... for a friend... it's an obligation.
Tek başına yaşayan bir sürü insan var... Şansın varsa, seninle dost olmak isteyen birisi çıkabilir o zaman bundan... kaçınmaman gerek.
More to come, if you're lucky.
Eğer şanslıysan tabii.
If you're lucky, you sleep eight.
Şansın varsa sekiz saat uyursun.
If you're lucky enough... to live through today... tomorrow... you will die. "
# Bugün yaşayacak kadar şanslıysan # # Yarın öleceksin. #
If you're lucky enough... to live through today...
# Bugün yaşayacak kadar şanslıysan bile #
If you're a good journalist, it can be pretty fruitful. I've been lucky.
Eğer becerebiliyorsan gazetecilik fena para kazandırmaz.
Then, if you're real lucky, the fire god will be sleeping.
Sonrasın da gerçekten şansınız yaver giderse ateş tanrı uyuyor olacak.
If you mean you're lucky having Nora for a mother...
Nora gibi bir anneye sahip olduğunu kastediyorsan...
They pay you 2,000 lire a fight if you're lucky!
Her dövüşten 2000 liret yumruk yiyerek kazanılan para bu.
Look, once in a while, if you're lucky, you come across something of real value.
Bakın. Şanslıysanız, gerçek bir değerle karşılaşabilirsiniz.
He'll get his quota of killing, if you're lucky to win.
Eğer kazanacak kadar şanslıysan, ölüm hakkını yarın alacak.
If we're lucky, the Germans won't know how thin you are up here.
Sansimiz varsa Almanlar gittigimizi fark etmez.
- If I had my way. Anyhow you're lucky. The chief constable considers that some good has come out of your meddling.
Neyse, Müdür müdahalenizden iyi bir sonuç çıktığını düşünüyor.
- If you're lucky.
- Eğer şanslıysan.
You're lucky if you can average 20 mph on it now.
Çok şanslısınız ki, şimdi 20 km yapabilen bir sete bindiniz.
Instead of dreaming of Greece and Tahiti. Really, if you'd think about it, you'd see you're a lucky girl!
Tahiti'yi Yunanistan'ı hayal edeceğine birazcık düşünsen ne kadar şanslı bir kadın olduğunu anlayacaksın!
If you're lucky.
Eğer şanslıysan.
If you're lucky, you'll love him.
eğer şanslıysan, onu seversin.
"The department is big enough for two big men, and if you're lucky, one day you'll be his Chief Inspector."
"Şube, iki büyük adamı kaldıracak kadar geniş ve şansın yardımcı olursa, sen de onun baş müfettişi olursun."
If you're lucky, as I hope, you'll return with the happy news that we're expecting.
Eğer umduğum gibi şanslıysanız, beklediğimiz güzel haberlerle dönersiniz.
If you stay alive, you're lucky.
Şanslıysan, hayatta kalırsın!
And if you're not lucky, have you thought what might happen to us here?
Şanslı değilsen, bize ne olacağını biliyor musun?
If you're lucky, maybe you can cop two bags with that.
- İki torba mal alabilirsen şanslısın.
And if you're not lucky enough...
Ya yakalayamazsanız?
But if you're lucky, they'll just disrate you to Corporal.
Ama şanslıysan rütbeni Onbaşıya indirirler.
If you're lucky, you might see someone get tied up or tapped lightly with a Hickok belt, but for the most part, all you really see during that hour and a half, man, is a lot of hugging and kissing...
Şansınız varsa ancak birinin bağlandığını ya da kuşakla hafifçe vurulduğunu görürsünüz. Ama büyük kısmında, 1,5 saat boyunca bir sürü kucaklama, öpüşme ve inleme izlersiniz.
Manuel will show you to your room, if you're lucky.
- "TAMAM" Manuel size odanızı gösterecek, şansınız varsa.
If you're lucky, eight hours in the devil's own frying pan.
Şansınız varsa, şeytanın cehenneminde sekiz saatlik yol.
If you're lucky, you'll lose consciousness, and until then, you'll scream.
Eğer şansızsan bilincini kaybedersin, ve o ana kadar çığlık atacaksın.
Walk up, folks! If you're lucky you might get lots of candy vegetables grown by the famous gardener, Gipping, who works with the queen of Buckingham Palace. Walk up, folks!
Haydi gelin, haydi gelin, şanslıysanız, Buckingham Sarayı Kral ve Kraliçessinin ünlü bahçıvanı
If you're lucky, that's the only one left.
Şanslıysan, bunun kalan son parça olması.
You're lucky if he wanders in by 10 : 00.
10 : 00'da buradaysa şanslısın.
You're lucky if one in ten survives.
Eğer şanslıysanız onda biri hayatta kalır.
That's right. I need you to go to another place and another time... a place where, if you're lucky...
Başka yerlere ve başka zamanlarda bi yerlere gitmek için... size ihtiyacım var, şanslıysanız...
Now, if you're lucky you could hack through your ankle in five minutes.
Şimdi, eğer şanslıysan bileğini beş dakikada kesebilirsin.
But what happens if you're living in a more affluent society and you're lucky enough to not have to worry about that, you're surviving?
Peki zengin bir toplumda yaşıyorsan ne olur? Ekmek parası sorun olmayacak kadar şanslı olduğunu düşün.
If you're very lucky, I might read you some of my poetry first.
Eğer şanslıysanız, size şiirlerimden okuyabilirim.
And if you're very lucky, you'll have many, many friends and many, many memories.
Ve eğer şanslıysan bir sürü bir sürü arkadaşın... ve bir sürü hatıran olur.
That'll stop a kitten if you're lucky.
Eğer şanslıysan bir kediyi durdurabilir.
You're lucky if you get two a week.
Haftada 2 olursa, şanslısınız.
Tell your friend that, if you're lucky enough to find him.
Eğer bulabilirsen, arkadaşına bunları söyle.
Do you return at the end of the summer, if you're lucky.
Biraz şansın varsa yaz sonunda tekrar görmeyi hayal edebilirsin.
If you're lucky, you'll just get fired.
Şansın varsa sadece kovulursun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]