Ifs tradutor Turco
514 parallel translation
- No ifs at all.
- Eğeri meğeri yok.
We understand from Mrs. Brown at the inn ifs for sale.
Oteldeki Bayan Brown'dan anladığımız kadarı ile satılıkmış.
Listen to all those "ifs."
Ne çok "eğer" dedim!
We'll skip all the "ifs." I get the idea, and that's all I need.
"Eğer" leri unutalım. Ben anlayacağımı anladım.
- Ifs your hat, brother.
- Şapka senindir, kardeşim.
Thou protector of this damned strumpet... talk'st thou to me of ifs?
Demek bu lanetli sürtükten yanasın ha? Ne demek "eğer"?
And gentlemen, no ifs and buts.
Beyler, bu işin aması maması yok.
IFS a boy!
Bir oğlan.
There's still a few ifs, ands and buts about it.
Hâlâ düşünmemiz gereken bazı ayrıntılar var.
IFS so pretty!
Muhteşem.
I am too old for all these ifs. If.
Bu eğerler için yaşlandım artık.
The night is too short for ifs!
Gece "eğer" ler için çok kısa!
A lot of "ifs," I agree.
Kabul ediyorum, çok fazla eğer var.
- There are no ifs.
- "Eğer" yok.
A million dollars wipes out ifs.
Bir milyon dolar, ortada "eğer" falan bırakmaz.
You're full of "ifs."
Kafan şüphelerle dolu.
No ifs, ands or buts.
"Eğer" ler, "ama" lar olmadan.
No ifs, ands, or buts.
Lamı cimi yok.
If, darling, if. You're always giving me ifs.
Hep "eğer" diyorsun tatlım.
I can't eat ifs and neither can you while Julia Rainbird and you are waltzing around in the great beyond.
Julia Rainbird ve sen medyumlukla uğraşırken ne sen ne ben "eğer" lerle karnımızı doyuramayız.
Try the taste of Martini, the most beautiful drink in the world ifs the bright one, the right one, that's Martini
Martini'nin tadına bakın, dünyadaki en güzel içki Şahane içki, leziz içki işte Martini şarkını oturarak söylemeni isterim, Daha rahat edersin.
I know ifs Argos, because of the red soil.
Argos olduğunu biliyorum, çünkü toprak kızıl.
Ifs obvious to me that I'm tops as chief priest.
Görünen o ki, ben başrahibim.
And with each victim, ifs getting worse.
Ve hissettiğim bu tiksinti, her kurbanda artıyor.
I hope ifs not too late.
Rahatsız etmedim umarım.
Ifs perfect.
Mükemmel.
AH the country, like ifs been steel-plated.
Tüm şehir, sanki çelikle kaplanmıştı.
So many ifs it's incalculable. But possible.
Sayısız "eğer" var.
Of course there are ifs!
Elbette amalar olacak...
- No "ifs" or "buts,"
- "Eğer" ya da "ama" istemiyor.
- If I give it to you... - No ifs, Parky.
- Eğer adını sana verirsem...
IFS you!
Sendin!
No ifs, no ands, no buts, no show!
Eğer'ler ve'ler, ama'lar yok şov yok!
- No ifs, ands, or buts.
- Artık eğer, ver yada ama yok.
- No ifs, ands, or buts.
- Eğer'ler, ve'ler, ama'lar istemiyorum.
I've run out of what-ifs.
"Peki ya" larım tükendi.
For the moment, ifs all right. If I have any pain, I'll tell you.
Ağrı hissedersem, size söylerim.
[Lanzmann] But ifs astonishing that people in the Department of Special Trains never knew about the "final solution."
Anlıyorum. Ama hususi tren departmanındaki insanların "Nihai Çözüm" den haberlerinin olmaması şaşılacak şey açıkçası.
Friendship must dare to risk, counselor, or ifs not friendship.
Dostluk, bu riski almaktır Danışman, yoksa buna dostluk denemez.
A lot of ifs.
Çok fazla "eğer" var.
That's a lot of ifs and maybes, my friend.
Çok fazla "eğer" ve "belki" var dostum.
What meant most to me about this job was no ifs.
Bu mesleğin en sevdiğim yanı... varsayıma yer olmamasıydı.
That just gets me all the more focused on the present moment and not allow myself to think about the "what-ifs" of the future.
Bu beni şu anki duruma daha çok odaklıyor ve "ya başaramazsak" gibi şeyleri düşünmemi engelliyor.
If you sense something in the air today, ifs not the smog, Los Angeles.
Saat 1'i bir saat 20 dakika geçtik. Bugün havada bir şey hissediyorsanız o duman değil. Los Angeles.
There are quite a lot of "ifs" about it, aren't there, Colonel?
Ne kadar çok keşke var, değil mi Albay?
I I / ke ham and sausage ll / ke ham when ifs good
Jambon ve sosisi severim
At first, ifs not bad, but after a while, climbing stairs, visiting houses, like for the last four days -
Başlangıçta Komiktir Fakat sonra... 865.
No ifs, ands, ors.
Lamı cimi yok.
[Suchomel] We're laughing about it but ifs so sad. - [ L anzmann j No one is " laughing.
Gülüyoruz ama çok acıklı.
I look, um - - You're sure ifs all right?
- Sakıncası yoksa.
Ifs 1 : 20 now.
- Harry Zell diye biri.