Imager tradutor Turco
44 parallel translation
Grab an imager off an agent.
Ajanlardan birinin gözlüğünü al.
This is a high-end infrared imager.
Bu bir son teknoloji kızılötesi görüntüleme cihazdır.
Newcomers find this imager helpful.
Yeni gelenler bunu...
Each wishes to use the thermal imager first.
İki tarafta termal görüntüleyiciyi ilk kullanmak istiyor.
I've picked up a signal on the thermal imager just north of Comb Bluff.
Isı algılayıcıları, Comb Bluff'in kuzeyinden sinyaller alıyor.
Get me an imager.
Bana bir kamera getir.
An ultrasound imager.
Bir ultrason görüntüleyici.
- You mean this holo-imager?
- Bu holokaydediciyi mi diyorsun?
If you ever point a holo-imager at me again, you will end up eating it.
Seni bir daha sanal görüntü kaydediciyi bana doğrultmuş olarak yakalarsam sonun bunu yemekle bitecek.
I only wish I had a holo-imager so I could preserve this warm and wonderful moment of camaraderie.
Bir holo-kameram olsaydı keşke de bu sıcak, muhteşem dostluk atmosferini kaydetseydim.
I should have brought my holo-imager.
Sanal görüntüleyicimi yanımda getirmeliydim.
That's because last year, I didn't realize what an exciting tool my holo-imager could be in the pursuit of medical knowledge.
Bu sanal görüntüleyicinin tıbbi bilgi takibinde ne kadar faydalı olacağını, geçen yıl farkına varmadığımdan dolayı.
I've adjusted my holo-imager for deep body scans.
Vücudunu taramak için sanal görüntüleyeci ayarladım.
Could your holo-imager have misinterpreted the scans?
Sanal görüntüleyicin yanlış tarama yapmış olabilir mi?
She was 46 meters, 92 metric tons, powered by a third-generation ion drive, and equipped with a transpectral imager.
46 metre boyunda 92 metrik ton ağırlığında, üçüncü nesil iyon motoru ile güç verilen, ve izgisel görüntüleyici ile donatılmış.
Activating the transpectral imager.
İzgisel görüntülemeyi çalıştırıyorum.
I'm going to fire up the transpectral imager before I initiate another engine burn collect as much data as I can.
İzgisel görüntüleyiciyi çalıştıracağım, daha sonra da motoru toplayabileceğim kadar veri toplayacağım.
The imager's been working overtime cataloguing all the matter in here, but a lot of it defies analysis.
Görüntüleyici, burada ki maddeleri kataloglamak için, sürekli çalışıyor, Ama birçoğu buna karşı koyuyor.
Rerouting whatever's left to the imager.
Geride kalan ne varsa, görüntüleyiciye yönlendiriyorum.
Digital transmission imager.
Sayısal görüntü iletici.
I can use the submicron imager to focus our targeting scanners.
Hedef belirleme tarayıcalarımızı odaklamak için, mikron altı görüntüleyicileri kullanabilirim.
- Thermal imager.
- Bir termal görüntüleyici.
- A 3-D neuro-imager
- 3-D sinir ağı görüntüleme sistemi.
I think I did I have the information I downloaded off the imager
Öyle sanırım. Tarayıcıdan indirdiğim bilgiler yanımda.
Attaching the disk imager.
Kopya cihazını yerleştiriyorum.
- Launching radio imager.
Telsiz görüntüleyici açık.
It distributes itself throughout your brain and acts as a contrast material for the magnetic resonance imager.
Kan yoluyla beynine kadar ulaşacak ve MR için renklendirici görevi görecek.
I was testing out a mod on a virtual imager, and, well, you looked a little freaky.
Biraz tuhaf göründünüz. Burada bir parmak izi var.
PDid you bring the thermal imager?
Termal görüntüleyiciyi getirdin mi
No, it's a portable magnetic resonance imager.
Hayır, portatif manyetik rezonans görüntüleyici.
It's a catadioptric imager.
Katadioptrik görüntüleyici.
Look, I re-programmed the imager to take a real time assessment of the debris field every 20 minutes.
Bak, atık alanının gerçek zamanlı değerlendirmesini 20 dakikada bir almak için bu görüntüleyiciyi tekrar programladım.
The Cassini probe is equipped with an infrared imager, but photos shot in a visible wavelength are often much more useful to analysts.
Cassini uzay aracı infrared kamerayla donatılmış olsa da, gözle görülelebilir dalga boylarında çekilmiş fotoğraflar uzmanlar için çok daha önemli.
- Well, the imager was damaged, sir.
- Resim hasar görmüş, efendim.
The rangers are en route with the imager, but we also have a security issue.
Askerler yoldalar resmi getiriyorlar ama bir güvenlik sorunumuz var.
Maybe there's something wrong with the portable imager in the O.R.
Belki ameliyathanedeki taşınabilir röntgen cihazında bir arıza vardır.
Unless those x-rays were performed in Wankoff, North Korea, by a third-grade dropout with a 50-year-old imager.
Elbette röntgenler Kuzey Kore'de 50 yıllık üçüncü sınıf ve artık kullanılmayan röntgen cihazlarıyla çekilmediyse.
Switching to thermal imager.
Termal görüşe geçiyorum.
Imager's got something.
Detektör bir şeyler tespit etti.
E.M. pump, motion sensors, thermal imager, EMF detectors.
Elektromanyetik pompa, hareket sensörleri, termal görüntüleme sistemi, elektromanyetik alan dedektörü.
I'll make another pass with the thermal imager.
Termal görüntüleyiciyle bir daha deneyeceğim.
I'll be back with the imager.
- Röntgen cihazını alıp geleyim.
Where's my retinal imager?
Retinal görüntüleyicim nerede?
Perhaps even a chip in the lens of the imager.
Belki gören bir lenste küçük bir parça bile.