Immorality tradutor Turco
96 parallel translation
I was sent here to relieve the misery, and I see nothing but glitter, luxury and immorality!
Buraya, acıyı hafifletmek için gönderildim ama burada gördüğüm tek şey altın, lüks ve ahlaksızlık.
Immorality may be fun... but it isn't fun enough to take the place of 100 % virtue and three square meals a day.
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin yerini alacak kadar eğlenceli değil.
Immorality may be fun -
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir -
Immorality may be fun, but it isn't fun enough to take the place of 100 % virtue... and three square meals a day.
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin yerini alacak kadar eğlenceli değil.
Immorality may be fun, but not fun enough... to take the place of 100 % virtue and three square meals a day!
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin yerini alacak kadar eğlenceli değil.
- Compared to immorality.
- Ahlaksızlığa kıyasla.
- I know immorality when I see it.
- Ahlaksızlığı görünce tanırım.
You think that immorality doesn't exist.
Siz ahlaksızlığın var olmadığını düşünüyorsunuz.
Aren't we more concerned with immorality than the natives?
Ahlak konusunda yerlilerden daha kaygılı değil miyiz?
Pay for your immorality.
Ahlaksızlığınızın cezasını çekin.
There's enough immorality in the world.
Dünyada zaten yeterince ahlaksızlık var.
If you had any morals, you'd understand the immorality of that boy's stand today.
Eğer biraz ahlâk sahibi olsaydın, yaptığı terbiyesizliği anlardın.
To send children to war. What immorality!
Çocukları savaşa göndermek mi?
I hate immorality.
Ahlaksızlıktan nefret ediyorum.
Morality, instead of immorality.
Ahlaksızlık yerine ahlakı.
Now we see the results of such shameless pictures, unworthy mystifications of art that flaunt and exalt sin, debauchery and immorality.
Şimdi, sanatın zarafetine yakışmayan... ahlaksız bir resimdeki gibi... gösterişli ve abartılmış bir günahın, dışlanmış ve ahlaksız sonuçlarını görüyoruz.
I rather draw the line at encouraging this sort of immorality.
Ben bu türden ahlaksızlıklara karşıyım.
It's the height of immorality.
Ahlaksızlıkta zirve yapmak gibi bir şey.
Why should he tell anyone And publicize his immorality?
Normaldir, Kerhaneye gidenler... ahlaksızlıklarını kolayca ifşa etmezler
Sever all connections with all immorality, all people, and all places
Tüm bu ahlaksızlıkla, insanlarla ve bu yerle ilişkisini kes.
If we have not obtained immorality, at least we we have obtained reality.
Ölümsüzlüğü elde edemediysek en azından gerçeği elde ettik.
Immorality that hasn't been seen since Sodom and Gomorrah.
Böylesi ahlaksızlık Sodom ve Gomorra'dan beri görülmemiştir.
'It's good for a man not to have relations with a woman,'but to avoid sexual immorality, each man should have relations with his wife,'and each woman with her husband.
"Bir erkek için güzel olan, başka bir kadınla ilişkiye girmemesidir" "cinsel ahlaksızlığı önlemek için her erkek sadece karısıyla ilişkiye girmelidir" "her kadın da sadece kocasıyla olalıdır"
It is man who has created this terrible immorality... that threatens to destroy everything that's good in our society.
Toplumsal değerlerimizin yıkımının habercisi olan bu korkunç ahlaksızlığı yaratan insanın kendisi.
Given the recent troubles in our political life, and the links which tenaciously bind it... to crime, immorality... and even science-fiction.
Siyasal hayatımızda son zamanlarda yaşadığımız sorunları ve yine siyasal hayatımıza inatla bağlanmakta ısrar eden suçları ve ahlaksızlığı hesaba katarsak...
They'll fire me for immorality. They'll think I'm a whore.
Ahlâksızlık suçuyla beni işten atacaklar.
A cinematic monument to man's immorality.
İnsanlığın ahlaksızlığına ithaf edilmiş bir sinema abidesi.
It's a gross form of immorality.
Ahlâksızlığın en bariz şekli.
Prostitutes will try to tempt you with their unhealthy immorality.
Fahişeler ahlaksızlıklarıyla başınızı döndürmeye çalışacak.
Join me, Jeremy, in a taste of immorality.
Ahlaksızlıkta bana katıl Jeremy.
Can't you see the immorality of it?
Yaptığın şeydeki ahlaksızlığı görmüyor musun?
Now you enjoy the comfort that's come from their battles and killing, you frown on my immorality? !
Şimdiyse, başkalarının savaşlarından ve cinayetlerinden teselli bulup, benim ahlakımı mı sorguluyorsun?
.. hypocrisy, immorality.
.. ikiyüzlülük, ahlaksızlık.
"And immorality and physicality..."
"Ahlaksızlık ve fiziksellik..."
Corruption, immorality, chaos.
Çürümüşlük, ahlaksızlık, karmaşa.
The city was drowning in decay, chaos, immorality.
Şehir çürümüşlük, karmaşa ve ahlaksızlık içinde boğuluyordu.
Perhaps it is your own immorality that has contaminated us.
Belki de sizin ahlaksızlıklarınız yüzünden hastalanıyoruz.
So we will fix this by removing ourselves from your immorality.
Sizin ahlaksızlığınızdan uzaklaşırsak iyileşebiliriz.
It was punishment from God for our immorality.
Tanrı'nın ahlaksızlıklarını cezalandırdığını söylemişlerdi.
The city of Los Angeles is ravaged by crime and immorality.
Los Angles şehri suç ve ahlaksızlıkla çöktü.
There is no such thing as morality or immorality in thought.
Fikrimde, ahlaklı ve ya ahlaksız.. olarak değerlendirilebilecek bir şey yoktur.
Sex, intrigue, immorality in the education system.
Seks, entrika, eğitim sistemindeki ahlâksızlık.
What about boycotting immorality, then?
İçeri gel. Ahlaksızlığı boykot ne olacak peki?
There's a boycott against immorality... and I must respect that.
Ahlaksızlığa karşı bir boykot var ve buna saygı göstermem lazım.
Immorality?
Ahlaksızlık mı?
Immorality.
Ahlahsızlık.
He was accused of a crime of severe immorality.
Ağır bir ahlak suçuyla itham edildi.
We shall fight against immorality!
Ahlaksızlığa karşı savaşmalıyız!
"And the kings of the earth, who committed acts of immorality"
" Ve O'nunla şehvet dolu bir hayat yaşayan...
Aside from the obvious immorality, that doesn't make sense.
Açıkça görülen ahlaksızlığının yanında, hiç de mantıklı bir karar değil.
The stories began to grip America, and despite Clinton's denials the Republicans in Congress seized on the scandals and began to press for investigations into this immorality at the heart of government.
Amerika hikâyeleri idrak etmeye başladı ve Clinton'un inkâr etmesine rağmen meclisteki Cumhuriyetçiler skandalları ele geçirip hükümetin tam kalbinde yer alan bu ahlaksızlığın araştırılması için düğmeye bastı.