Impatiently tradutor Turco
56 parallel translation
If weather permits, we should reach Moscow in seven weeks... where Her Majesty is impatiently awaiting us.
Hava şartları el verirse, Majestelerinin bizi sabırsızlıkla beklediği Moskova'ya yedi haftada ulaşmış oluruz.
Your family waits impatiently in London.
ailen sabırsızlıkla londrada seni bekliyor.
I urged you further, and then you scratched your head and too impatiently stamped with your foot.
Bir daha sorunca başını kaşıdın önce, sonra ayağını yere vurdun sabırsızca.
My wife is expecting you impatiently.
Karım sabırsızlıkla sizi bekliyor.
She must be waiting, I think impatiently, for the day she will join him.
Sanırım, sabırsızlıkla yeniden bir araya gelecekleri günü bekliyor olmalı.
Uh, "In re yours of the 23rd, I am impatiently awaiting your order."
"Ayın 23'ündeki yazışmamızdan beri, sabırsızlıkla siparişinizi bekliyoruz."
I waited impatiently for a chance to rescue Yashiro.
Yashiro'yu kurtarmak için sabırsızlıkla bir fırsat kolladım.
Busqueros entertained me with gossip from Madrid, while I was impatiently looking forward to getting back to Buen Retiro.
Ben Buen Retiro'ya gitmeyi sabırsızlıkla beklerken... Busqueros beni Madrid dedikodularıyla eğlendirdi.
I was waiting for you impatiently.
Sabırsızlık içinde seni bekliyordum.
We brought him home impatiently.
Sabırsızlıkla onu eve götürdük.
" Mother and I waiting impatiently your arrival.
" Annem ve ben sabırsızlıkla gelmenizi bekliyoruz.
I've got a friend waiting, I hope, very impatiently.
Bir arkadaşım beni bekliyor. Umarım sabırsızlanıyordur.
Not impatiently!
Sabırsızlanmadım!
The Dormouse shook his head impatiently and said without opening his eyes :
Fındık faresi sabırsızca başını salladı. ve gözlerini açmadan dedi ki :
I await you impatiently.
Sabırsızlıkla bekliyorum.
In truth, every day he impatiently waits for you to come and see him.
İşin aslı, her gün onu gelip görmeni iple çekiyor.
I'm someone you must wait for, impatiently.
Ben sabırsızlıkla beklemen gereken birisiyim.
She arrives at Ladder Bay at about a quarter to 12 and sees Madame Arlena sitting impatiently... awaiting the arrival of Patrick Redfern... with whom, I am convinced, she had a rendezvous.
Merdiven Koyuna yaklaşık on ikiye çeyrek kala vardı... ve Madam Arlena'nın sabırsızlıkla Patrick Redfern'ün gelişini beklediğini gördü.
Are you Maria Escalosa Fiona Infan... ( Speaks impatiently in Spanish )
Siz ise, Maria Escalosa Fiona İnfan... ( Sabırsızca İspanyolca konuşur )
Obsessed with the strangler and impatiently waiting for a concert
canavar takıntılıydı ve sabırsızca konser bekleniyordu
I know the matron's waiting impatiently.
Başhemşirenin sabırsızlıkla beklediğinin farkındayım.
I will wait for your decision impatiently.
Uyandırdığım için özür dilerim. Şato kahyasının oğluyum.
The horses of Apollo are pawing impatiently at the gates.
Apollo'nun atları sabırsızlıkla kapıyı tırmalıyor.
For years, TV critics such as yours truly, Kent Brockman have waited impatiently for cracks to appear in the show's hilarious facade.
Yıllardır, bendeniz Kent Brockman gibi televizyon eleştirmenleri, sabırsızca çizgi filmin imajının lekelenmesini bekliyordu.
I wait impatiently as it connects.
Sabırsızlıkla bağlanmasını bekliyorum.
Amar has been waiting impatiently.
Amar'ı sabırsızlıkla bekliyor.
Ladies and gentlemen! The bout you're awaiting so impatiently will soon begin.
Sabırsızlıkla beklediğiniz maç başlamak üzere.
Impatiently I awaited the day when mama and Nasreddin decided to take him to the city.
Sabırsızlıkla anamın ve Nasreddin'in onu şehre götürmeye karar vereceği günü bekledim.
The 0rnithocheirus waits impatiently in his cave, and busies himself with grooming.
0rnithocheirus ininde sabırsızlıkla bekliyor, ve kendisini tımar etmekle meşgul.
- We're waiting impatiently foryour answer, Mr. Gervais.
- Cevabınız için sabırsızlıkla bekliyoruz Bay Gervais.
I waited impatiently for my mystery maiden to return.
Sabırsızlıkla gizemli bakiremin dönmesini bekledim.
Monsieur is waiting impatiently.
Beyefendi sabırsızlıkla bekliyordu.
Four men waited impatiently on a small island surrounded by a calm sea.
Dört adam sakin bir denizin çevrelediği küçük bir adada sabırsız bir şekilde bekliyormuş.
After a brief goodbye to the passengers, I take the launch, which is honking impatiently now, back to Shokwan.
Yolcularla kısa bir vedalaşmadan sonra, sabırsızca düdük çalan gemiye binip Shokwan'a geri dönüyorum.
Dear viewers, there is only 1 minute left before the eclipse the whole world has been impatiently waiting for.
Büyük tutulma özel yayınımız için, yeniden birlikteyiz bütün dünyanın merakla beklediği güneş tutulmasına bir dakika kaldı sayın seyirciler.
As we enter the seventh amazing overtime, The members of sesame street on ice wait impatiently to begin their matinee performance.
Yedinci uzatmalara girerken, pistteki susam sokağı oyuncuları sabırsızlıkla gösterilerine başlamak için bekliyor.
Mr. Peterson organized a party for you and is waiting impatiently.
- Mr. Peterson senin için bir parti organize etti. - Ve sabırsızlıkla seni bekliyor.
The evil-eye wriggles impatiently in the darkness.
Karanlıkta sabırsızca kıpırdanan kem göz...
The Norton was waiting in the yard, its engine snickering impatiently.
Motosiklet bahçede çalışır hâlde bekliyordu. Motoru sabırsızlıkla çalışıyordu.
Dear Friend, I wait impatiently for the moment when I can hold you tightly in my arms again.
Sevgili Dostum, Seni yeniden kollarıma sarabileceğim anı sabırsızlıkla bekliyorum.
If you only knew how anxiously and impatiently I've been waiting for you!
Endişeyle ve sabırsızlıkla seni nasıl beklediğimi bir bilseydin.
"Interested? Impatiently awaiting reply."
İlgini çektiysem dört gözle cevabını bekliyorum.
Boys always impatiently wait for a chance.
~ Erkekler her zaman şans elde etmeye çalışır. ~
read earlier today, I expect impatiently
Oğlumu arıyordum
Is waiting impatiently right there.
sabırsız bir şekilde burda bekliyor.
Michael has simply gone before us, maybe a little impatiently, but we will follow him.
Michael bizden önce gitti. Belki biraz sabırsızca. Ama bizler onu izleyeceğiz.
I'm the one parent who's been waiting impatiently for your call.
Aramanızı sabırsızlıkla bekliyordum.
Impatiently.
Sabırsızca.
Erik Ritter arrived at the station to take Kate's job when she transfers out, and he's impatiently waiting.
Erik Ritter, Kate gönderilirken onun işini devralmak üzere istasyona varıyor ve sabırsızca bekliyor.
But even though shells reach the Boulevard Malsherbes, the troops, whom we await so impatiently, have not yet arrived.
Yurttaşlar! Yurttaşlar! İyi akşamlar!
DOORBELL RINGS IMPATIENTLY Oh... I'm coming.
Geliyorum.