Impetuous tradutor Turco
189 parallel translation
He's so impetuous.
Çok telaşIıdır.
Innocent man unfortunately wounded by impetuous marksman... call for daughter not seen for many years.
Masum bir adam aceleci biri yüzünden incindi... yıllardır görmediği kızını çağırıyor.
Impetuous, friendly, enthusiastic, guileless.
Coşkun, arkadaş canlısı, şevkli, dürüst.
Forgive me for startling you with my impetuous sentiments... my dear Scarlett... I mean, my dear Mrs. Kennedy.
Coşkun duygularımla seni şaşırttıysam bağışla sevgili Scarlett, yani sevgili Bayan Kennedy.
One rough, impetuous bee can completely destroy the bloom.
Haşin, aceleci bir tek arı, çiçek açmasını mahvedebilir.
You mustn't be too impetuous.
Ama acele etmeyin.
Suppose yourself a boy... a thoughtless, impetuous boy indulged from childhood upwards.
Çocukluğundan beri şımartılan... düşüncesiz ve tez canlı bir çocuk olduğunu farzet
You haven't changed at all, dimitrios, always impetuous, always a little unkind.
Hiç değişmemişsin, Dimitrios. Hep atak, hep biraz kaba.
He would not unjustly demand the death of peace-loving men of good faith and an impetuous child.
İyi niyetli ve aceleci bir çocukla barışsever erkeklerin haksız yere ölmesini istemeyecektir.
- No, he'll never do anything impetuous.
Hayır, hesaplamadan hiçbir şey yapmaz.
You're almost as impetuous I as before your wedding.
Nikahtan önceki kadar acelecisin.
Our impetuous young man has come to rescue his lady in distress.
Tez canlı gencimiz kızı bu sıkıntıdan kurtarmaya geldi.
You are not as impetuous as you used to be, Morris.
Eskiden olduğu kadar aceleci değilsin, Morris.
Impetuous?
Aceleci mi?
I won't be impetuous.
Bu kez yumuşak olacağım.
Valerie, so impetuous.
Valerie çok aceleciydi.
Impetuous!
Çok aceleci. Homer'in şiirlerine uygun.
She is an impetuous character.
O düşünmeden hareket eden biri.
Of course, I realize I'm not very romantic or impetuous ─
Pek romantik ya da girişken olmadığımı biliyorum.
It is impetuous mass suicide.
Bu düpedüz intihar.
How impetuous you were!
Ne kadar coşkundun.
You must excuse My impetuous astrologer.
Fevri astrologumu bağışla.
You impetuous beast.
Seni aceleci canavar.
But I wouldn't be so impetuous if I were you.
Ama yerinde olsam bu kadar acele etmezdim.
I was impetuous.
Fazla içki içmiştim.
He was so impetuous.
O kadar aceleciydi ki.
He seems to be an impetuous man.
Düşünmeden hareket eden biri gibi görünüyor.
He's a mad, impetuous boy.
O deli ve kendini bilmez bir oğlandır.
You mad, impetuous boy.
Sen delisin, seni aceleci çocuk.
Because you're not prouder or more impetuous than Paulo.
Çünkü Paulo'dan daha mağrur ve de tez canlı değilsin.
She was never to be seen beyond her own estate,... and was utterly without companions,... unless that unnatural and impetuous horse, which she continually bestrode,... had some mysterious claim to the title of friend.
Evinden pek çıkmıyor, hiçbir dostuyla görüşmüyordu. Acaba o vahşi, sanki bu dünyaya ait olmayan at gizemli bir dost sayılabilir miydi?
But your impetuous nature...
Düşüncesizliğiniz...
General, I must protest this impetuous decision.
GeneraI, bu aceIeci kararnz protesto etmeIiyim.
A Custer decision, impetuous?
Custer kararna, aceIeci mi dedin?
Grant called me impetuous, too!
Grant da bana aceIeci dedi.
That drunkard, sitting there in the White House, calling me impetuous!
Beyaz Saray'da oturan o ayyas da bana aceIeci diyor.
Oh, Robin, you're so brave and impetuous.
Oh, Robin, sen çok cesur ve hızlısın.
I'd think, "What a mad, impetuous fool he is."
- "Ne delice çıIgın bir aptal" derdim.
Mm. You mad. impetuous thing.
Seni deli, aceleci hain.
Oh, impetuous foolish....
Ah, aceleci budala...
All right, but you're so impetuous!
Tamam ama öyle acelecisin ki!
I'm impetuous, but nothing like that!
Ben de sabırsızım ama bu kadar değil!
He is young, rash and impetuous but he is not after fame or riches
Genç, hevesli ve sabırsız! Ama para ve şöhretin peşinde değil!
I'm just impetuous.
Sadece tez canlıyım.
I was young, impetuous, I'd eat anything.
Gençtim, her şeyi yerdim.
A very impetuous man
Düşüncesiz adamın teki!
You mad, impetuous, romantic darling.
Seni deli, düşüncesiz, romantik sevgilim.
So it might possibly have been a rather impetuous assessment.
O halde aceleyle verilmiş bir karar olabilir mi?
Impetuous.
Çok aceleci.
That whole thing was dumb, childish, the impetuous act of a spoiled asshole.
Her şey aptalcaydı. Şımarık bir hergelenin, çocukça, aceleci bir hareketi.
There's an especially impetuous one over there, under the water jug.
Şurada bilhassa hızlı bir fare var, su sürahisinin altında.