Imply tradutor Turco
594 parallel translation
This will imply that you're a candy girl living in this dump and I'm just a pushover that you took advantage of.
Sen yurtta yaşayan bir Candy bense zengin avanak.
Now I don't mean to imply that I thought of this all by myself.
Bunların hepsini tek başıma düşündüğüm anlaşılmasın tabi.
You mean to imply that I'm a criminal?
Bir suçlu olduğumu mu ima ediyorsunuz?
Do you mean to imply then that... that is my brother?
Yani onun benim kardeşim olduğu... anlamına mı geliyor?
Is there, as the newspapers imply a certain relationship between that unfortunate happening and the death a little later of the man Thursby?
Gazetelerde yazdigi gibi... bu talihsiz olayla Thursby denen adamin ölümü arasinda... bir iliski var mi gerçekten?
Do you mean to imply there was someone else up there?
Orada başka biri de mi vardı?
And purpose and motive are the last things a sane man would wish to imply if he were posing as a madman.
Hem amaç ve neden akıl sağlığı yerinde olan kimsenin kendisini bir deli gibi gösteriyor olsaydı ima etmeyi isteyebileceği son şeydir.
- Do you mean to imply...
- İma ettiğiniz...
Told would seem to imply verbal communication.
Söylenen kelimesini kullanmak, yüz yüze görüştüğünü ima edebilir.
Your Honor, I don't want to imply that this identification is not in good faith... but it was a particularly dark night... and the basis for the identification seems to be... that the murderer wore a dark coat and a light hat, a fairly common combination.
Sayın Yargıç, bu tanımlamanın iyi niyetli olmadığını ima etmek istemiyorum ama özellikle karanlık bir geceydi ve kimlik tespitine temel olan katilin koyu renk palto ve açık renk şapka giymesi... oldukça yaygın bir kombinasyon.
Are you trying to imply that Latour might have murdered him?
LaTour'un onu öldürdüğünü mü söylüyorsun?
What are you trying to imply?
Ne ima etmeye çalışıyorsun?
I don't mean to imply that I am old.
Yaşlı olduğumu söylemiyorum.
Nor do I imply that they are.
Ben de aksini ima etmedim.
Mrs. Emery, I'm sure the Inspector didn't mean to imply...
Bayan Emery, Müfettiş bence öyle demek istemedi...
Are you trying to imply that I was a priest at that time?
O zaman papaz olduğumu mu kastediyorsunuz?
- What did it imply?
- Anlamı neydi?
- What do you imply?
Ne ima etmeye çalısıyorsun? Şey...
You are trying to imply that I put pressure on Mrs. Lansdowne... to come here and perjure herself.
Siz, Bayan Lansdowne'a baskı yaparak... yalan yemin ettirdiğimi iddia ediyorsunuz.
Or are you trying to imply Elizabeth has committed this breach of taste?
Yoksa Elizabeth'in bir şeyleri ihlal ettiğini mi ima ediyorsunuz?
Do you imply that he would raise the slaves against me?
Köleleri bana karşı kışkırtmaz.
Now what does that imply?
Şimdi o ne anlama geliyor?
Well, I certainly didn't mean to imply any biological relationship.
Elbette ki biyolojik bir bağı kastetmemiştim.
Do you imply that he came home from the war, from combat duty just to beat you up?
Sadece sizi dövmek için savaşı bırakıp eve döndüğünü mü ima ediyorsunuz?
I don't mean to imply that's the reason these men are being transferred but... well, the whole thing's a messy business.
Bu adamların tayin edilmesinin nedeninin bu olduğunu düşünme ama- - Evet, bütün bunlar berbat işler.
You imply that yesterday when we were on our way to Mademoiselle Suzanne, we were driving in the wrong direction?
Dün Matmazel Suzanne'i almaya giderken yanlış yöne gittiğimizi ima ediyordun.
I didn't mean to imply that you were a huntress.
Bir avcı olduğunuzu ima etmek istemedim.
What does a departing soldier's resolution imply?
Sevke tabi bir askerin kararlılığı neyi ifade eder?
And when reference is made To u n f in ish ed bus in ess Of a major natu re, The only i nterpretation To be made here Is s imply that- -
Yarım kalmış önemli bir mesele dendiği zaman buradan çıkarılabilecek tek anlam şu ki...
It's what you imply - the veiled slurs.
Söylediğiniz şey, iftiraların üstünün kapanması.
I hope counsel does not mean to imply that this court is bigoted.
Umarım avukat, mahkemenin bağnaz olduğunu kastetmemiştir.
Don't imply that's my line of work.
Bunun, benim mesleğim olduğunu ima etme.
You imply that these children may be the result of impulses... directed towards us from somewhere in the universe?
Bu çocukların, evrende bir yerden gönderilen sinyallerin sonucu olabileceğini mi söylemeye çalışıyorsunuz?
OH, I S IMPLY CAN'T STAND THIS!
Sıranız için bir dolar.
I didn't mean to imply that,
Bunu ima etmedim.
I didn't mean to imply anything as drastic as that.
Bu kadar a § llr bir gay ima etmek istemedim.
What did you mean to imply?
Ne ima ettiniz?
Well, Arthur, if this memo of yours is correct, this is a case for the police, not for Social Welfare. Does the memo imply they've broken the law? I don't recall making any such statement.
Eğer bu kişiler dediğin gibiyse Sosyal Hizmetler başka bir yerde olmalarını sağlayabilir.
Alisha, how dare you imply I'd misrepresent this situation?
- Günaydın millet. - İstediğim ipliği buldun mu?
Is that supposed to imply something?
Bir şey mi ima etmeye çalışıyorsunuz?
To imply is to indicate without saying openly or directly, to infer is to conclude from something known or assumed.
İma etmek açıkça söylemeden belirtmektir, çıkarsamak bir varsayımdan sonuca varmaktır.
Does that imply that the bird's name is Richelieu?
Bu, kuşun adının Richelieu olduğunu mu ima ediyor?
I didn't mean to imply that.
Böyle söylemek istememiştim.
It would be absurd to imply... that Carlos has been intimidated by the arrests.
Yapılan tutuklamalardan Carlos'un gözünün korktuğunu ima etmek saçma olur.
It is, as you imply, common practice... but a practice may be common and remain an offence.
Dediğiniz gibi bu yaygın bir şey... ama bir şey hem yaygın olup hem de suç teşkil edebilir.
Telepathy doesn't imply control and I assure you that I have full control of your friends.
Telepatide kontrol yok, adamlarınız tamamen benim kontrolümde.
Oh, that's true imply "imply" is more the word
İma. İma daha doğru sözcük.
Why, George, he doesn't mean to imply he's going over your head.
- Neden, George? - Seni önemsemediğini ima etmiyor.
Not of course to imply that that's not what you are.
Sizin de kız olmadığınızı söylemiyorum. Siz de bir kızsınız.
I didn't mean to imply that, uh...
Bunu demek istemedim. Aslında, sadece bir kız değilsiniz.
I don't think you ought to imply that Daddy was wrong in f ront of Daddy.
Babanın yanında, babanın haksız olduğunu söyleyecek değilsin, herhalde.