In summary tradutor Turco
88 parallel translation
In summary, what is it you want, comrade?
Kısaca, sen ne istiyorsun, yoldaş?
Do you have anything you might just like to say in summary?
Bir şey söylemek isterdim, bir mahzuru yoksa.
in summary, miniskirts and not maxissaia nor.
Sonuç olarak, maksi mi, mini mi?
in summary, is advising that I live in the ambiguity of rubbish.
Sonuçta, onun tavsiyesi bu. Kararsız kalmamak için.
in summary, what you want?
Pekâlâ, ne istiyorsun?
in summary, I think that in your case it may be worthwhile.
Özetle, senin durumun zahmete değer gibi görünüyor.
In summary, what do you make of it?
Ne düşündüğünüzü söylemeyecek misiniz?
Nineteen dead, four of them killed by a gang of squatters... who were themselves killed in summary executions by Judge Dredd.
4'ü, Yargıç Dredd tarafından idam cezasına çarptırılan, çete üyeleri tarafından öldürülen 19 ölü.
I'm informed the defendant wants to be heard in summary judgment. Yes.
Pekâlâ Bana, savunmanın, davanın jürisiz oturumda görülmesini istediği söylendi.
In summary,... his anxieties had a lot to do with all this.
Özetle onun kaygılarının bununla çok ilgisi var.
So, in summary, NBC bad, Fox good. " CBS great.
"Kısacası, NBC kötü, Fox iyi." CBS harika.
In summary, Linda, the year listed on the bottle is not an expiration date.
Yani özetle Linda, şişenin üzerinde yazan yıl, son kullanma tarihi değildir.
"You're released once you pay a fine in Summary Judgement," correct?
"Kefaretini öder ödemez serbestsin" Dediniz mi?
- But, in summary...
- Peki, kısaca...
In summary, I suggest a broad alliance against Bremer.
Özetle, Bremer'e karşı geniş bir ittifak teklif ediyorum.
In summary, artillery shells will splinter, amputate, decapitate, bisect... quarter or otherwise grossly mutilate the human frame.
Özet olarak, top mermileri küçük parçacıklar halinde etrafa dağılarak organ kaybına, kafa kopmasına, vücudun ikiye bölünmesine dörde bölünmesine ya da insan bedeninin fena halde sakat kalmasına sebep olur.
So, in summary, there was no foul play.
Yani, özetle cinayet falan yoktu.
OK, in summary then, we all need some pussy action.
Tamam, özet olarak, hepimizin amcık operasyonuna ihtiyacı var.
And so, in summary, there are only two real commandments, and the other eight are just filler.
Ve özetlersek, iki gerçek emir vardır, ve diğer sekizi geçicidir.
So, in summary,
Neyse, özetle,
So, in summary, the predominant themes of...
Peki, Kısaltıcak olursak, kitabın baskın teması...
He is in summary a perfect mystery-loving gentleman.
Özet olarak o bulmaca çözmeyi seven mükemmel bir centilmen.
In summary, ears ringing, jaw fractured, 3 ribs cracked, 4 broken, diaphragm haemorrhaging, physical recovery : 6 weeks, full psychological recovery : 6 months.
Özetle, kulakta çınlama çenede kırık, kaburgalarda 3 çatlak, 4 kırık ve diyaframda kanama. Fiziksel iyileşme süresi : 6 hafta. Psikolojik düzelme : 6 ay.
In summary Escondido is the King of King of trafficking.
Özetle Escondido'nun insan ticareti Kralı olduğunu görüyorsunuz.
In summary, she would like to meet you.
Özetle, seninle tanışmayı istiyor.
In summary, you've got about as much chance of getting off as I have of blagging a shag with Angelina Jolie.
Özetle söyleyecek olursam, serbest kalma ihtimalin benim Angelina Jolie'ye çakma şansımla aynı.
So, in summary, and somewhat unexpectedly, The team can ignore the downdraft From the chopper blades...
Özetle ve beklenmedik şekilde takım, pervanenin oluşturduğu hava akımını görmezden gelebilir.
Who, gentlemen of the jury, in this rapid summary of the facts, could even vaguely imagine the horror caused by the spectacle of the two lovers lying there, disgustingly entwined in the vile enactment of their sin.
Kim, jürinin sayın üyeleri... kim, bu olayların kısa özeti içinde... izleyenlere dehşet veren bu belirsiz görüntülere... yerde yatan iki aşığın cesedine... bakarak bunlar günahlarının bedeliydi diyebilir?
Fabienne, on the SOGICOP statement, don't forget to add the 1970 summary to the one for 1971.
Fabienne, SOGICOP'un ifadesinde 1970'in özetini 1971'e eklemeyi unutma.
I don't have the 1971 summary.
Ama 1971'in özeti bende yok.
Reverend Mooney, could you give the jury a brief summary of your background in the field of higher education?
Peder Mooney, jüriye yüksek eğitim alanındaki geçmişinizden biraz bahseder misiniz?
Listen.'At the World Exhibition in New York, a cylinder was buried... containing a complete summary of our technology.
Dinleyin. New York'taki uluslararası bir sergide... teknolojimizin özeti olarak bir silindir gömülmüş.
He was reading my summary and he said, " You've got Vasquez's record wrong.
Geçen gün raporumu okurken dedi ki, "Vasquez'in sabıka kaydı yanlış."
In the summary, it talks about the concept of fatty-acid manipulation.
Kısacası, yağ asitlerinin kontrol edilmesinden bahsediyor.
I was just going over Carla Reece's discharge summary.
Carla Reece'in taburcu raporunu inceliyordum.
Summary judgment motions are brought by the defense in almost every civil action.
Savunma yaklaşık tüm tazminat davalarında özet karar talep eder.
Defendant's motion for summary judgment is hereby denied ruling in favor of the plaintiff.
Davalının özet karar talebi tarafımdan reddedilmiş davacının lehine karar verilmiştir.
Uh, mention that part in the executive summary and in the chapters.
Oo, bu kısımdan yöneteci özeti ve bölümlerde bahset.
Summary executions were followed by a huge roundup in the proletarian areas.
Diğer kapıyı denesek mi?
But the fact is just like this, and you will feel that actually. That's the same thing, perhaps. Maybe they are just my personal summary.
Aber gleichzeitig ist das, was sich da auf pathologische Weise zeigt, auch dasselbe wie etwas, das mir selbst in mir fremd sein kann.
Professor Bowmar of Willamette University College of Law... has prepared a summary that I'd like to use in my remaining time.
Willamette Üniversitesi Hukuk Fakülte'sinden Profesör Bowmar bir özet hazırlamış, kalan zamanımda onu sunmak istiyorum.
In short, this is a small summary on... madness!
... Kısaca, bu, küçük bir özet... Delilik!
A summary of my life in 30 sec.
Hayatımın 30 saniyelik özeti.
Under executive order 1345, issued by Chairman Wesker for gross misconduct in the field I sentence you to summary liquidation.
Başkan Wesker'ın çıkardığı 1345 sayılı kanuna göre itaatsizlik ve görevi suistimal nedeniyle.. ... seni tasviyeye mahkum ediyorum.
You mean, summary in judgment.
Yargı kararını mı diyorsun?
From the summary judgment, approximately 20,000 cases of rape occurred in Nanking within the first month of the occupation.
Karar oturumunda, Nanking işgalin ilk ayında yaklaşık olarak 20,000 tecavüz olayı yaşandığı belirtildi.
Issued a bench warrant for failure to appear on a summary citation in the ninth district.
Çağrıldığı 9. bölge karakoluna gitmediği için hakkında yakalama kararı var.
Yep.It's all in the summary.
Evet, hepsi özette yazıyor.
Summary of prognosis, conscious in 90 seconds.
Kısaca tanı koyacak olursak : 90 saniye bilinç hali.
You put me all in the clear and you make me a summary for the sales manager.
Her şeyi açıkça yazın ve satış müdürü için bir özet çıkarın.
We believe the government has padded its charge against my client with a ridiculous terrorism count, in my opinion, and we ask for summary dismissal of this charge.
Hükümetin müvekkilime yönelttiği suçlamayı... gülünç bir terörizm iddiası ile şişirdiğine inanıyoruz bence. Bu suçtan hemen beraatını talep ediyoruz.