Inactive tradutor Turco
207 parallel translation
We must remain inactive.
Etkin bir şey yapmamalıyız.
Inactive?
Etkin mi?
- So they put me on the inactive list.
- Beni çürük listesini aldılar.
I was inactive and yet I was.
Hizmet dışıydım, şimdiye kadar hizmet dışıydım.
The fact that an author is inactive that doesn't necessarily mean he isn't an author.
Bir yazarın pasif olması artık bir yazar olmadığı anlamına gelmez.
And the New Pit guys were inactive.
Yeni ocaktakiler de duruma ilgisizdi.
I can see red turns to blue, Mr Chesterton, but that's because we're dealing with two inactive chemicals.
Kırmızının maviye döndüğünü görüyorum, Bay Chesterton ama bunun nedeni iki pasif kimyasalı karıştırmamız.
How long have you been inactive in the church, Mr Shannon?
Ne kadar süredir kilisede aktif görev yapmıyorsunuz Bay Shannon?
I have been inactive in the church for all but one year..... since I was ordained a minister of the church.
Kilise vaizi olarak atandığımdan beri bir yıl hariç kilisede aktif olmadım.
Lying down, asleep... inactive, I can get by for an hour before taking a booster.
Sonra yatıp uykuya dalıyorum. Uykuda hareketsiz kalarak 1 saat boyunca nefessiz dayanabiliyorum.
I suppose we're lucky really to have kept him inactive as long as we have.
Onu yapabildiğimiz kadar pasif yaptığımız için gerçekten şanslıyız.
They may not remain inactive long.
Uzun süre böyle duramazlar.
They're inactive because they divided but we don't know for how long, So, come on!
Bölündükleri için hareketsizler ama ne kadar süreceğini bilemeyiz. Hadi artık!
Many women are so inhibited, that they become inactive.
Bir çok kadın, kendini frenler ve pasif kalmayı yeğler.
I don't like being inactive, or your seeing me in this ridiculous state
Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum.
For the allied Air Force, that they had been almost inactive in day 13 of May, day 14 of May was of a frantic activity.
13 ve 14 Mayıs tarihindeki hareketsizliğe rağmen, müttefik hava kuvvetleri artık iş başındaydı.
According to the report from your team, the virus was considered inactive.
Senin ekibinin raporuna göre, virüsü zararsız olarak düşünmeliydik.
We regret that your file will be placed in the inactive list.
Dosyanın listeden çıkmasına üzülüyoruz.
Now that fate has ordained me to be inactive,
Kader beni aylaklıkla mahkum etmişti.
Identity, Starfleet inactive.
Kimlik, Yıldız Filosu'ndan emekli.
That ship was rendered warp inactive.
O geminin warp gücü faal değil.
Their propulsion is inactive, so I hypothesise that they are asleep.
İtki sistemleri devre dışı, bu nedenle de, ben uyuduklarını varsayıyorum.
Engine reactor elements appear to have been inactive for approximately 300 years.
Hayır efendim. Görünüşe göre motor reaktörü mekanizması neredeyse 300 yıldır çalışmamış.
Shuttle Bay 2 is once again inactive.
Mekik alanı 2, yeniden devredışı.
'... most important EPH-3,'or as we call it "eff" - 3,'remains inactive'until the electronic sensor is triggered'by trace molecular elements found only in scanner subjects.'
En önemlisi EPH-3,... yada "eff" - 3 dediğimiz madde,... sadece tarayıcı deneklerde bulunan moleküler elementler tarafından elektronik sensor ile tetiklenene kadar pasif kalıyor.
The probe should at least be detecting some residual effect, even if the wormhole is inactive.
Solucan deliği faal olmasa bile bir kalıntı etkisi saptamalıydık.
For the 47 seconds I was inactive, there is no record of cognitive activity.
47 saniye süreyle hareketsiz kaldım ve bilişsel aktiviteye dair hiç bir kayıt yok.
Their warp drive must be inactive.
Warp sürücüleri devre dışı olmalı.
Geordi, the engine core is completely inactive.
Geordi, motor çekirdeği tamamen devre dışı.
It's bad for your metabolism to eat when your body's inactive.
Vücudun aktif değilken yemek metabolizma için kötü.
He's inactive, pending the investigation.
Soruşturma sonuçlanana kadar göreden alınmıştı.
This branched DNA is inactive.
Bu DNA parçası aktif değil.
His nervous system should be completely inactive.
Sinir sistemi hiç çalışmamalı.
I can see us many miles away, inactive
Bizi çok uzaklarda oturmuş
They're only emerging when her conscious mind is inactive.
Sadece bilinçsizken ortaya çıkıyorlardı.
I've been told the case is to be made inactive until further notice.
Yeni emirler gelene kadar davayı kapatmam söylendi.
The S2 unit is completely inactive.
S2 ünitesi tam anlamıyla çalışmıyor
The best way to conserve their dwindling energy reserves... and to keep cool... is simply to remain inactive, or to take a dip.
Küçük enerji rezervlerini korumanın ve serinlemenin en iyi yolu... hareketsiz durmak veya... suya dalmaktır.
I thought they were inactive.
Onların aktif olmadığını sanıyordum.
Normal DNA is inactive when in its helical form.
Normal DNA bilindik sarmal formunda aktif değildir.
It's been inactive for centuries, but you never know.
Asırlardır gayri-faal durumda, ama ne olacağını asla bilemezsin.
When your program is inactive, a moment or a millennium are the same to you.
Programın kapalı iken, bir an ile bin yıl senin için aynı olur.
It's inactive junk DNA, except in Gibson it's turned on.
Pasif, kalıntı DNA. Gibson'da harekete geçmesi bir istisna.
I thought you were on the inactive roster.
Aktif olmayanlar arasında olduğunu sanıyordum.
Introducing 2 cc of the protein complex into cultured, inactive brain neurons of an Alzheimer's patient.
2 cc protein kompleksini Alzheimer hastalarının aktif olmayan beyin nöronu kültürüne veriyorum.
How long will I remain inactive?
Nekadar hareketsiz kalacağım.
The EMH is inactive.
EMH aktiv değil.
Those are inactive and incapable of harming others.
Bunlar etkisiz ve diğerlerine zarar veremez haldedirler.
It seemed that the Moon had been inactive for billions of years.
Anlaşılan, Ay milyarlarca yıldır etkin değildi.
In order for them to stock up on raw materials, the Commune allows requisitions from inactive workshops. I've also been told of a new craze concerning revolutionary taxes.
Solda ise Belediye Binası'ndan kalanların olduğu yerde, Devrimci Altkomite tâ ki düne kadar sınırsız iktidarın keyfini sürüyordu.
A case is made inactive :
Bir olay hasıraltı edildi.