Indecisive tradutor Turco
116 parallel translation
You give the impression of being indecisive and ineffectual.
Bana kararsız ve yetersiz biri izlenimi veriyorsunuz.
You've always been indecisive.
Daima kararsızsın.
He said I was unstable, and insecure, and indecisive and...
O kararsız, değişken, güvensiz olduğumu söyledi ve...
I'm sorry to be so indecisive... but it's not easy - it's not easy -
Karar veremediğim için üzgünüm... ama bu kolay değil - bu kolay değil -
How can you achieve great victory being indecisive in your mind
Eğer kararsız olursan nasıl kazanabilirsin?
Her harmonious features, now indecisive, seemed contorted now.
Şimdiyse, kesin olmamakla beraber, yüz hatları artık buruşmuş gibiydi.
King doesn't like indecisive people and doesn't trust them.
İçinizde Kralı seven, şüpheli veye beceriksiz kimse yokmu?
" but she was passive and indecisive.
" ama pasif ve kararsızdı.
Are you being indecisive?
Kararsız mısın?
And I'm not being indecisive.
Kararsız değilim!
You remain indecisive.
Kararsız kaldınız.
Mine has been so indecisive lately, I thought I'd examine yours.
Son zamanlarda benim falım çok istikrarsız, seninkine bakmak daha akıllıca geldi.
She say s in her last letter "On the one hand my two kids on the other my family." She's indecisive.
Son aldığım mektupta diyor ki... "Bir tarafta sevdiğim kocam, iki çocuğum. Bir tarafta ailem." Bocalama içerisinde.
So indecisive.
Çok kararsız.
Castellon is an indecisive old man.
Castellon kararsız ihtiyarın teki.
I'm indecisive!
Kararsızım!
You're not indecisive.
Kararsız değilsin.
- I'm bein'indecisive. - Yes.
Kararsiz davraniyorum.
You have to be sharp when doing business, you can't be indecisive.
Erkek dediğin kararlı olmalı. Evet mi, hayır mı?
I don't mean to suggest that you're indecisive, Mr. Hunter.
Sizi kararsızlıkla suçlamak istememiştim, Bay Hunter.
I may seem indecisive, but I'm not.
- Kararsız gibi görünebilirim ama değilim.
Too weak, too indecisive, too stupid!
Çok zayıf, çok kararsız, çok aptal.
Women prefer bad over weak and indecisive And unemployed.
Kadınlar ; zayıf, kararsız ve işsizlerin yerine kötüleri tercih ederler.
You think they do prefer weak, indecisive, And unemployed?
Zayıf, kararsız ve işsizleri tercih edeceklerini mi düşünüyorsun?
Yes, but I'm afraid madam... that your sister's rather... shall we say... indecisive when it comes to making decisions.
Evet ama korkarım gerçekleştiğinde kardeşiniz bir karar vermek durumunda kalacaktır.
Well, I'm kind of indecisive.
Ben biraz kararsızım.
A Luxan warrior must never be indecisive in battle.
Bir Luxan savaşçısı savaşta asla kararsız kalmamalı.
Aw, the hell with all of you indecisive bastards!
Hepinizin canı cehenneme kararsız piç kuruları.
You can't be indecisive in front of your crew.
Müretebatın önünde kararsız kalamazsın.
Now is not the time to be timid or indecisive.
Şimdi korkak ya da kararsız olacak zaman değil.
Instead of just standing there Waiting for something else to be indecisive about.
Kararsız görünmekten vazgeç.
He... thinks too much, which makes him indecisive.
O... çok fazla düşünüyor ve bu onun doğru kararlar almasını engelliyor.
So I'm a little indecisive.
Biraz kararsızım.
Ji-hwan, you're the most indecisive
Ji-hwan, sen en kararsızsın.
I recognize how indecisive this sounds...
Şüpheli olduğunu biliyorum.
You've been coerced... or you're indecisive.
- Ya zorlanıyorsun ya da kararsızsın.
I might be a little bit indecisive at times.
Bazen kararsız olduğum olur.
You're so indecisive.
Çok kararsızsın.
He was indecisive, erratic and, as I said, terrified to even think of military engagement.
Kararsız, dengesiz, ve dediğim gibi... harekatı düşününce bile dehşete düşüyordu.
Spoken very much like the indecisive, noncommittal character of Sam.
Tıpkı kararsız ve bağlanmaktan korkan Sam karakteri gibi konuştun.
- Can't call her indecisive.
- Ona düşüncesiz diyemem.
No, she's indecisive.
Hayır, o kararsızdır.
So could we move closer to one of the exits? And then we won't get all indecisive during impact.
Çarpma sırasında kararsız kalmamak için çıkışlardan birine daha yakın bir yere geçebilir miyiz?
You see the frail, indecisive looking man in the plyed shirt.
Çelimsiz, kararsız görünüşlü katmerli tişörtlü adamı görüyorsunuz.
I'm not like your frickin'indecisive leader.
Ben sizin kararsız lideriniz gibi değilim.
I can be so indecisive. Put me in front of a bin of cantaloupe, it'll take me an hour to pick one- - an hour!
Beni bir kasa kavunun önüne koy, seçmem bir saat sürer.
I'm compulsive but I'm also very indecisive.
Zorlayıcıyımdır, ama aynı zamanda çok da kararsızım.
So my last day is all about you telling me what an ugly, indecisive loser I am?
Son günümde bana benim ne kadar aksi ve kararsız bir zavallı olduğumu mu söylüyorsun?
I'm just the girl who fucks ugly, indecisive losers in the kitchen once this place is closed.
Bu yer kapalı olduğu bir zaman, mutfakta aksi bir kararsızın siktiği kızım ben.
Indecisive.
Kararsız.
No, the brass is being indecisive about this.
rütbeliler bu konuda kararsız.