Induced tradutor Turco
705 parallel translation
I induced Captain Hollister, an old friend of mine, to put back to shore, and I followed you.
Sizi gemiye geri götüreceğim konusunda eski dostum Kaptan Hollister'a söz verdim ve o yüzden sizi takip ettim.
I mean that after you saved your own hide and left us all to die in Marmorus you went to Karen and induced her to go to America with you.
Kendini kurtarıp, bizi Marmaruş'ta ölüme terk ettikten sonra... Karen'e koştun ve seninle Amerika'ya gelmesi için gözünü korkuttun.
In the third place, no safari native could be induced to disregard the juju.
Üçüncü yolda jujuyu kimse göz ardı etmemeli.
The second half he left to Jane, providing she was alive and could be induced to return to civilization.
Öteki yarısını Jane'e bıraktı. Hayatta olduğu ve uygarlığa geri dönmesi koşulu ile.
The condemnation of an innocent man induced the acquittal of a guilty man.
Masum birinin suçlu bulunması suçlu bir adamı masum gösterdi.
- Whatever induced Esterhazy to confess?
- Esterhazy neden itiraf etti acaba?
I'm quite possibly wrong but I have known cases... when a sudden shock or blow has induced the most vivid impressions.
Büyük ihtimalle hatalıyım ama öyle durumlar gördüm ki... ani bir şok veya darbe en çılgın hayalleri yaratabilir.
If Mr. Haverstock could be induced... to hire him in the capacity of a private detective.
Eğer Bay Haverstock özel detektif sıfatıyla onu tutması konusunda ikna edilebilirse.
... from my study of the case, I believe that if my friend could be induced... ... to deliver the letter into our hands, it would save- - lt would save a great deal of trouble.
Davayla ilgili çalışmama göre, inanıyorum ki, eğer arkadaşım mektubu bize teslim etmeye ikna edilebilseydi bu bizi büyük bir dertten kurtarırdı.
Under what circumstance would your friend... ... be "induced" to part with the letter?
Arkadaşın hangi koşullar altında, mektubu vermeye ikna olurdu?
You say some important business induced you to follow me?
Önemli bir iş sizi peşimden getirtti diyordunuz?
I will induced Dr. Tobel to come and visit to my shop.
Dr. Tobel'i dükkânıma gelmesi için ikna ettim.
Lecours, how could we ever have been induced to accept the management of this place?
Lecours, buranın yönetimini kabul etmeye nasıl razı olduk?
Hysteria induced by shock.
Şokun yarattığı isteri nöbeti.
These beliefs probably upset their metabolisms, induced fixations, lustful appetites.
Böyle inançlar muhtemelen metabolizmalarını bozuyor bağımlılığa sebep oluyor ve iştah arzusu oluşturuyor.
Obviously... this is a case of self-induced hallucination.
Durumun halisülasyondan ibaret olduğu aşikâr.
"Given the excruciating remorse induced by my evil deed, " and the fear of paying for my sins in the eternal flames of hell, " I provide that all the wealth I wrongfully acquired
Kötü davranışlarımın vermiş olduğu dayanılmaz azap ve sonsuz cehennem alevleri içinde günahlarımın cezasını çekme korkusunu göz önünde bulundurarak haksız yollardan edindiğim ve kurbanımın cesedinin yanına gömdüğüm tüm servetin gerçek sahiplerinin de öldüğünü varsayaraktan tek bir şartla bulunduğu yerin sahibine verilmesini öngörüyorum.
" I may be induced to go as high as $ 45,000...
" 45,000 $, ya da mark olarak karşılığını...
From the psychosis induced by the cortisone.
Kortizonun yol açtığı sinir krizi.
Instead of attempting to duplicate the ultrasonic devices of our visitors we try to interrupt their magnetic field by projecting a highly intermittent induced electrical field. - Now, suppose we take... - Of course!
Onların ultrasonik cihazının aynısını yapmaktansa, yüksek dalgalı elektrik akımı alanıyla onların manyetik alanlarına parazit yapacağız.
Provided, of course, that he is not permitted... to indulge in those... excesses of work and emotion... that induced his former crisis.
Tabii eski krizine sebep olan yoğun ve duygusal çalışma temposuna girmesine izin verilmediği takdirde.
It says stupor or semi-consciousness may be induced by a sharp blow on the head.
Bu kitaba göre, "Sersemleme ya da yarı bilinç hali başa sert darbe sonucu oluşabilir."
The trouble with you is you suffer from self-induced hysteria at the word existentialism.
Senin sorunun... varoluş kelimesinden kaynaklanan içgüdüsel isteriden muzdarip olman.
And on the death certificate... I'll write down that death was caused by heart failure... due to electrically induced shock.
Ve ölüm ilmuhaberine elektrik şokundan dolayı kaynaklanan kalp yetmezliğinin sebep olduğunu yazacağım.
Anaesthesia induced by maintaining the leg in an unnatural position.
Uyuşma bacağın doğal olmayan pozisyonda durmasından tetiklenmiş.
He has proven that the mind can think in a state of sleep artificial sleep induced by hypnosis.
Zihnin uyku halindeyken, hipnoz edilerek başlatılmış yapay uykudayken düşünebildiğini ispatlamıştır.
They developed a technique for descent into the unconscious mind, part light-induced, part drug.
Yapay ışık ve ilaç yardımıyla, bilinçdışı zihne sızmayı sağlayan... bir teknik geliştirmişler. Onları boş ver.
He died of a heart attack induced by shock.
O ani şokla gelen kalp krizinden öldü.
Our scientific boys tell me that parthenogenesis... can be induced artificially, by radioactivity, or by certain chemicals.
Bizim bilimci çocuklar diyor ki, eşeysiz üreme yapay olarak tetiklenebilirmiş radyoaktivite ya da bazı kimyasallarla falan.
Heart failure induced by a massive dose of arsenic.
Kalp durmasını, yüksek dozdaki arsenik tetiklemiştir.
'Jacob Rushton did indeed suffer a heart attack but it was induced by a noxious substance in his snuff.'"
"Jacob Rushton gerçekten kalp krizi geçirdi ama buna enfiyesindeki tehlikeli bir madde neden oldu."
If those people can be induced to help us... Harris will do it.
Eğer bu insanları bize yardım etmeye ikna edebilirse... ki bunu ancak Harris yapabilir.
Yes, I think his majesty has pretensions to heroism a form of mental disease induced by vanity.
Evet, sanırım majesteleri kahramanlık iddiasında. Kibrin neden olduğu bir akıl hastalığı türü.
The Greeks, I think, thought of nepenthe as a state of mind induced by drugs, probably hashish.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
You can see from the report I've already given you... that we ourselves sought Leamas out in England... induced him to defect and finally brought him to our republic.
Size vermiş olduğum raporda da göreceğiniz gibi Leamas'ı İngiltere'den biz çıkarttık onu kaçmaya zorladık ve sonunda ülkemize getirdik.
It's only been induced. It hasn't happened yet. That comes later.
Daha yeni başladı, bitmiş değil.
Sheikh Ali Ibrahim has been induced... by my friend and great emir Mohammed al Khalia... to acknowledge me as the Expected One... the true Mahdi.
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Thus, shock, induced by blind terror.
Beklenmedik terörün etkisiyle şok geçirdi.
A form of self-induced hypnosis.
Bir tür kendi kendine hipnoz.
Induced would be a more precise term.
Buna ikna edilmişler çok daha uygun bir terim.
Induced by an outside force.
Dış güç tarafından ikna edilmişler.
Or a helpless mental depression and a state of suicidal anxiety could have been chemically induced.
Veya çaresi olmayan bir depresyon, bir intihar bunalımı kimyasallarla yaratılmış olabilir.
In order to explain the behavior of her husband, who attempted murder to protect his wife, we must assume that he suffered from an induced psychosis.
Karısını koruyabilmek için cinayet işleyen kocasının davranışlarını açıklayabilmek için onun da korkmuş bir ruh hâli içinde olduğunu düşünebiliriz.
Howard took his igneous rocks into the cockpit, selected two of them with a particularly high magnetic content and set up an electrically-induced field pattern on the...
Howard volkanik taşlarını alıp kokpite girdi... yüksek manyetik yapısı olan iki taş seçti... ve elektriklenmiş bir alan yarattı...
The first time one may feel remorse be induced to vomit, even have insomnia.
İlk seferinde pişmanlık hissedilir... kusmaya neden olur hatta hafıza kaybına yol açar.
Radiation-induced leukemia in the name of science.
Radyasyonla bilim adına onu kan kanseri yaptık.
Tell me, major. Have you ever seen drug-induced hypnosis?
Söylesene Binbaşı ; hiç ilaç destekli hipnoz gördün mü?
If precautions aren't taken the passengers will be fried by these induced cosmic rays.
Eğer önlem alınmazsa, yolcular artan kozmik ışınlar tarafından kızartılırlar.
What induced you to take charge of a poppet?
Hadi git canım.
Induced?
Nedeni bu mu?
I could be induced to arrange a passage.
Geçişini ayarlarım.