Inflicting tradutor Turco
166 parallel translation
Mumbling and inflicting self-injuries...
Kendine zarar verip eziyet ediyor.
Now I'm not a superstitious man Mr. Holmes but I don't know of any weapon capable of inflicting such wounds except an animal's claw.
Şimdi, ben batıl inançları olan bir adam değilim Bay Holmes ama hayvan pençesi dışında böyle yaralar açabilen herhangi silah bilmiyorum.
No sense inflicting her on one's friends.
Bir arkadaşımızın üstüne kalsa daha mı iyi?
The public seems to love inflicting misfortune on the fortunate.
Halk, şanslı insanların da şanslarının tersine döndüğünü görmekten hoşlanıyor.
Through the ages, man has shown his greatest genius in the art of inflicting pain upon his fellows.
Çağlar boyunca, insanlık muhteşem zekasını etrafındakilere zarar verme sanatında gösterdi.
You know by now, along with my friends here, that I enjoy inflicting pain.
Dostlarım da buradayken artık bilmen gerekir ki, ben acı çektirmekten keyif alırım.
She knows only too well the kind of games you like to play - the kind of humiliation you enjoy inflicting on other people.
Ne tip oyunlar oynamaktan hoşlandığını çok iyi biliyor. Diğer insanları zor duruma sokup aşağıladığın tip oyunları.
Enterprise and Hornet will act on the principle of calculated risk, which means avoiding exposure to attack by superior enemy forces without good prospect of inflicting greater damage to the enemy.
Enterprise ve Hornet hesaplı bir rizikoya gireceklerdir. Kendinden daha üstün düşmana karşı çarpışmak için, bu mücadele sonunda, düşmana mümkün olduğu kadar fazla hasar verme şansı bulunmalıdır.
Having been convicted of threatening behavior, assault and battery and inflicting bodily injury resulting in death, you must be considered a danger to public safety and morality.
Tehditkar davranış, mümessir fiil, fiili şiddetle ölüme sebebiyet vermek suçlarından hüküm giymiş olduğunuzdan dolayı toplum güvenliği ve ahlakı açısından tehlike oluşturmaktasınız.
The United States can survive a Soviet first strike and retaliate, inflicting more damage on them than they inflict on us.
ABD ilk Sovyet saldırısında ayakta kalacaktır ve karsı tarafa zarar verecek bir misilleme yapabilecek güçtedir.
Power is inflicting pain and humiliation.
Güç acı verir ve utandırır.
This device was used for inflicting cut wounds!
Bu alet yaralar açmak için kullanılırdı!
Well, based on all the whiplash you were inflicting back there, I wondered if you had to be licensed for carrying concealed weapons.
Az önce sebep olduğun boyun incinmelerini görünce, gizli silah taşıma ruhsatın vardır diye düşündüm.
You still take pleasure in inflicting pain.
Hala acı çektirmekten zevk alıyorsun.
Who is inflicting more violence?
Kim daha fazla şiddet uyguluyor?
" and the pain he was inflicting on me,
" beni dikiyordu,
The bodies are weak and uncoordinated but are capable of inflicting damage on people and property.
Vücutları kuvvetsiz ve hareket kabiliyetleri sınırlı. Ama insanlara ve eşyalara zarar verebiliyorlar.
Now that you've tasted captivity, perhaps you will reconsider inflicting it on others.
Artık sizde esareti tattınız, belki bunu bir daha denemeden önce bir kez daha düşünürsünüz.
And for inflicting that upon you I'll hang him from the walls by his entrails.
Size bunu yaptığı için... onu bağırsaklarından duvara asacağım.
It was an unhappy accident, but I am convinced that the lady had no intention of inflicting so grievous an injury.
Bu talihsiz bir kazaydı, ama ben inanıyorum ki kadının kasten ağır biçimde yaralamak gibi bir niyeti yoktu.
We do not possess the Cardassian gift for inflicting pain.
Acı çektirmek için Kardasyan yeteneklerine sahip değiliz.
These personalities often turn against their creator... sometimes inflicting actual bodily harm.
Bu ruh halinde olan insanlar bazen yarattıkları kişiliklerle kendilerine ve başkalarına da zarar verebilirler.
Seems to be inflicting costume wounds on the victims after they're dead and has excellent cleaning skills.
Kurbanlar öldükten sonra çeşitli yerlerini kesiyor. Ve hiç bir delil bırakmıyor.
- "Inflicting emotional distress".
- "Duygusal gerilim yaratma" "'.
Are you still, you know, inflicting all that horrible Ethan Frome damage?
Hala o berbat Ethan Frome'u okutuyor musunuz?
The purpose of these implements is to probe those organs inflicting the maximum amount of pain whilst keeping the victim alive for as long as possible.
Bu aletlerin amacı, kurbanı olabildiğince uzun süre canlı tutarak, bu organları sıkıştırıp en fazla acıyı vermektir.
But what if the aliens retaliate by inflicting lethal mutations on everyone?
Ama yabancılar ölümcül bir mutasyonla misilleme yaparlarsa ne olacak?
If each of us holds out for 10 years, neither inflicting nor attracting harm, we're spared the fate of Brother Lamb.
Eğer 10 yıl boyunca kimseye zarar vermeden... durabilirsek, Kardeş Lamb'ın kaderinden kaçınabiliriz.
I command you to immediately stop the evil acts that you are inflicting on Yoshiki Shindo's body.
Yoshiki Shindo'nun bedenine uyguladığın şeytani işlemleri derhal durdurmanı emrediyorum.
Your first lesson : inflicting pain.
İlk dersin : acı çektirmek.
So... We're meant to believe... that you killed Bill Houston by inflicting 34 wounds on him because... He asked you to.
Yani, sadece Bill Houston istedi diye, vücudunda 34 tane yara açarak.... öldürdüğünüze... inanmamızı... bekliyorsunuz.
Inflicting pain and pleasure with equal zest until one day Mademoiselle found herself at the mercy of a man every bit as perverse as she.
Acı ve zevki aynı hazda verebiliyordu. Ta ki günün birinde Matmazel kendini en az kendisi kadar sapkın bir adamın merhametinde buldu.
Instead, I am damned to spend eternity inflicting others!
Bunu yerine, sonsuza kadar başkalarını günah sahibi yapmakla lanetlendim!
It's time we start inflicting some of our own.
Şimdi bizim sıramız geldi.
It's obviously capable of inflicting severe pain, as well as death.
Öldürebildiği gibi, oldukça dayanılmaz acılar da verebilir.
The Gun Kata treats the gun as a total weapon... each fluid position representing... a maximum kill zone, inflicting maximum damage... on the maximum number of opponents... while keeping the defender clear... of the statistically traditional trajectories... of return fire.
Silah öğretisi, silah olarak tabancayı esas alır. Her bir akıcı mevzi, savunanları kurşunun geri sapmasından korurken azami sayıda düşmana en fazla zararı vermek üzere düzenlenmiştir.
It has increased our lifespans... while making our lives meaningless, taking away human dignity, increasing psychological suffering and inflicting, as well, great damage to the natural world. "
Yaşam sürelerimizi uzatırken, bir o kadar anlamsızlaştırdı, insanoğlunun değerini alıp götürdü, psikolojik acı ve eziyet arttı. Bunun yanında doğa, en büyük yarayı aldı.
Cos I got the impression that you enjoyed, you know, inflicting.
Öç almaktan keyif aldığın izlenimine kapılmıştım.
I got the impression that you enjoyed inflicting.
Öç almaktan hoşlandığın izlenimine kapılmıştım.
"that were following her every step, and felt ashamed of being part of inflicting that fear."
Ve bu korkuyu yaratan nedenlerden biri olduğu için utanç duydu.
Think about all those men out there in their uniforms... barking and swallowing orders, inflicting their petty rule over the entire globe!
Dışarıda üniformalı onca adamı düşün... bağırıp, aldıkları emirleri yutuyorlar, güzel kurallarını tüm dünyada uygulatıyorlar!
Somewhere high where I could enjoy the damage I'm inflicting.
Yerde yüksek ben verecek am zarar zevk verebilir.
Some people derive sexual pleasure... through inflicting physical, emotional abuse.
Bazı insanlar cinsel tatminlerine fiziksel ve duygusal tacizler gerçekleştirerek ulaşırlar.
The time-out room is specifically designed to protect patients... who are vulnerable to inflicting harm on themselves.
Tecrit odası kendilerine zarar vermeye yatkın hastalar için özel olarak tasarlanmıştır.
But after 20 years in political office, I'm telling you these things have a way... of inflicting damage on the people you least expect.
20 yıllık politika tecrübeme göre şunu söylüyorum bu tip şeylerin hiç ummadığınız kişilere zararı olur.
I'm talking, like, inflicting pain.
Ciddi acılardan bahsediyorum.
Mr. Pasquese suffered a torn earlobe, inflicting acute pain and requiring meticulous surgical resculpturing.
Bay Pasquese'in kulak memesi yırtıldı, çok acı çekti ve dikkatli bir cerrahi müdahale gerekiyor.
I'm not inflicting that thing on you.
Seni buna zorlamıyorum.
But those who hope to find remedies for human ills by inflicting deliberate sufferings on animals commit two fundamental errors in understanding.
Fakat hastalıklara deva bulmak için hayvanlara kasıtlı acı çektirenler iki temel hataya düşerler.
"The relevant acts include killing, " causing serious bodily or mental harm, " and deliberately inflicting conditions of life
"Bahsi geçen hareketlere öldürmek ciddi bedensel veya ruhsal zarar vermek yaşam koşullarını kötü etkilemek ve grubun fiziksel bütünlüğünü bozmak dahildir."
You shouldn't be arguing over who gets credit, you should be arguing over who gets blamed for inflicting this horrible joke upon the world!
Ve maymunlara! "Bu şakayı bulan benim" diye övünmek için değil, Bu şakayı dünyaya zorla duyurduğu için kimi suçlayacağınızı tartışmalıydınız.