Inhaling tradutor Turco
189 parallel translation
Aren't you doing yourself serious harm by inhaling these gases?
Bu gazı soluyarak kendine ciddi bir zarar mı veriyorsun?
It's like smoking without inhaling.
İçine çekmeden sigara içmeye benziyor.
Last week he contemplated killing himself by inhaling next to an Armenian.
Geçen hafta bir Ermeni ile aynı havayı soluyarak intihar etmeyi denemiş.
Sometimes... ( INHALING DEEPLY )
Bazen...
[inhaling]
Bu bina beş katlı.
He showed me how he stands in the night... like a frozen tango dancer... inhaling the cold, sweet breath.
Bana geceleri nasıl ayakta dikildiğini gösterdi... tıpkı donmuş bir tango sanatçısı... soğuğu içine çeken, tatlı bir nefes gibi.
Yeah, well I spent the same twelve hours... inhaling sewage at the bottom of the Tamiami Canal, so everyone's got a sad story.
Ben de aynı on iki saati Taimami Kanalı'nın dibinde lâğım pisliği içinde geçirdim. Yani herkesin üzücü bir öyküsü var aslına bakarsan.
Yes, but setting fire to it and inhaling.
Tabii ama onu yakıp içine çekmek...
Now, you testified that you saw Rebecca... inhaling cocaine in the bathroom.
Rebecca'yı tuvalette kokain kullanırken gördüğünüzü... beyan etmişsiniz.
You'll have to go without inhaling for at least one minute.
Nefes almadan en az bir dakika dayanmalısın.
You guys better not be inhaling.
- İçinize çekmeyin.
It occurs as a result of inhaling acid gasses or chlorine.
Asit gazı veya klor solumaktan dolayı meydana gelir.
We started inhaling, coughing.
İçimize çektik ve öksürmeye başladık.
- I'm not inhaling.
İçime çekmiyorum!
( inhaling )
( Nefes alır )
Three kids got sick from inhaling his ointment fumes.
Üç çocuk merhem kokusunu içine çektiği için hastalandı.
Pacey, have you been inhaling too many lab chemicals?
Pacey, çok fazla kimyasal madde mi soludun sen?
Spence? You know, instead of inhaling Sara, you might wanna try, I don't know, talking to her.
Spence, Sara'yı içine çekmek yerine ne bileyim, konuşmayı deneyebilirsin mesela.
Either you've been inhaling too much beetle snuff or you're the greatest visionary ever to sit atop the Tower of Commerce.
Ya çok fazla böcek tozu çekiyorsun ya da Ticaret Kulesi'nin zirvesinde oturan en vizyon sahibi kişisin.
Well, at least we'll die doing what we love - inhaling molten rock.
En azından sevdiğimiz bir şeyi yaparken öleceğiz -... erimiş kayayı içimize çekerken.
So while we're inhaling London broil and lobster bisque, you're still gonna be standing here smelling up the myster cream fuck.
Biz muhteşem yemekleri yerken sen hala burada bu pis yemeklerle uğraşıyor olacaksın.
Inhaling those diesel fumes so you wouldn't have to!
Sen yapma diye o dizel dumanını ciğerleriyle soludu!
That's the vilest smell I've ever had the displeasure of inhaling.
Bu aşağılık iblisin pis kokusu, şimdiye dek duyduğum en iğrenç koku.
Standoff with the police, guy gets shot in the chest, runs back into his burning house, inhaling smoke as he goes.
Adamın biri polisten kaçarken göğsünden vurulur. Yanan evine döner, içeri girerken duman solur.
( inhaling ) Hmm?
Yasemin kokusu duyuyorum.
I'm inhaling these things!
Bu şeylere bayıldım!
[Inhaling] I ALSO GOT THAT PHOTO ;
Ne zaman? Uzun zaman önce.
She would sit inside the cave inhaling gases. "
"Mağarada oturup gazları soluyarak..."
I am naked, face down on a piece of broken church, inhaling a fragrant westerly breeze, my God, I deserved a break today.
çıplaktım, yüzü koyun, kiliseden arta kalan bir parçanın üzerinde, hoş kokulu meltem rüzgarını koklarken, tanrım, bugün bir mükafatı hakkettim.
It's hard to OD just inhaling heroin.
O zaman bu izlerin ne olduğunu bilmiyorum. Eroinin sadece dumanını çekerek aşırı dozdan ölmek zordur.
OR BREATHING. I'M STILL INHALING AND EXHALING.
Hala nefes alıp veriyorum.
You shouldn't be inhaling all this smoke when you're pregnant anyway.
Bütün bu dumanı hamileyken solumamalısın.
- What? Me inhaling peanuts at a singles bar.
- Benim bir bekâr barında fıstık yiyeceğimi
[Inhaling Loudly] You can do it!
Yapabilirsin!
Start inhaling, Waylon.
Tüttürmeye başla, Waylon.
Without inhaling, like that guy who used to be President of the United States, that guy Bill Clinton.
İçine çekmeden, bir zamanlar Birleşik Devletler başkanı olan o adam gibi, yani Bill Clinton gibi.
First into your mouth, then into your lungs, as if you were saying "amen" while inhaling.
Önce ağzına, sonra ciğerlerine... İçine çekerken "Amin" diyormuş gibi yap.
When my father ran a church in a poor neighborhood he said I had an accident by inhaling a lot of coal gas.
Babam, fakir komşularımız için kiliseyi işletirken kömür gazından zehirlendiğimi söyledi.
Workers inhaling diesel fumes from heavy machinery...
Ağır makinelerden çıkan gazları soluyan işçilerde...
He was in- - in bed, inhaling.
Yatakta yatıyordu.
I was always inhaling over steaming water and camphorated oil.
Her defasında su buharını... ve kafun yağını içime çekerdim.
[inhaling]
- Nasıl hissettiğini biliyoruz.
You been spending too much time inhaling them cleaning products.
Dostum, bence o temizlik malzemelerini çok fazla soluyorsun.
Inhaling is taking in new, fresh life energy.
Yeni bir nefes aldığınızda, hayat enerjiniz tazelenir.
[inhaling ] [ upper-class voice] good evening, delivery man of pizza.
İyi akşamlar, pizza teslimatçısı.
A forager of the forest floor, which from time to time becomes infected through inhaling the microscopic spore of a fungus that rains down from the trees above and lodges in its tiny brain...
Orman tabanının çöpçüsüdür. Zaman zaman yukarıdaki ağaçlardan yağan bir mantarın mikroskobik sporlarını..... solurlar ve hasta olurlar.
Yeah, but inhaling lab fumes does the same thing.
O adam kim?
( Inhaling deeply ) How much did you say the wine cost?
Şarabın değeri ne kadar demiştin?
( inhaling ) Locks.
Kilitler.
[Inhaling deeply]
Çok güzel kokuyor!
Melting it down and inhaling it.
Eritip içlerine çekiyorlar.